GENEL MERKEZ BAYBURT VE ERZURUM`DA

Genel Mevzuat ve Toplu Sözleşme Sekreteri M. Yaşar Şahindoğan ve Genel Dış İlişkiler ve Basın Sekreteri Sami Özdemir, yurt gezileri kapsamında 15 Nisan tarihinde Bayburt,  16 Nisan tarihinde ise Erzurum illerimizi  ziyaret etti. Ziyaretlerde, Bayburt ve Erzurum Şube Başkanları, şube yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve işyeri temsilcileri ile şubelerin kadın komisyonu üyeleri hazır bulundu. 

Bir konuşma yapan Genel Dış İlişkiler ve Basın Sekreteri Sami Özdemir terör saldırıları hakkında önemli açıklamalar yaptı. Özdemir, “Bugünlerde ülkenin bir tarafı resmen kan gölüne dönmüş.  Çözüm süreci ile ülkenin bu hale gelmesine sebep olanlar şu anda süt dökmüş kedi gibi seslerini çıkarmıyorlar. Ankara’nın göbeğinde, İstanbul’un en işlek caddesinde bombalar patlıyor. Her gün an az 5 vatan evladı bu ülkenin bölünmez bütünlüğü için canlarını feda ediyor.  Durum böyleyken, bu ülkenin istihbarat teşkilatı ne işe yaramaktadır? Sadece Cumhurbaşkanı’nı ya da Başbakan’ı korumakla mı görevlidir?  Sosyal hukuk devletlerinin yapması gereken görevlerden biri de vatandaşlarının can güvenliğini korumak değil midir?” dedi.

Çözüm sürecinde sözde akil adamlar heyetinin il il gezdiğini de hatırlatan Özdemir, “Terör örgütünün başındaki  kişi için ‘onun düşünceleri bu ülkeye ışık tutuyor’ diyenler oldu.  Peki, şimdi bu akiller nerede? Onlar vatan sevdalısı değiller. Asıl vatan sevdalıları bizleriz” diye konuştu.

Türkiye’nin çok zor bir süreçten geçtiğini de bildiren Özdemir, “Özellikle de 14 yıllık AKP Hükümetinin kamu çalışanları üzerinde uygulamış olduğu baskı ve zulüm emin olun ki kimseye yapılmamıştır. Ama bunlar bizi yıldıracak mı? Elbette ki hayır” dedi.

Hukukun iğdiş edildiğini ifade eden Özdemir şunları söyledi: “Hukuksuz bir yönetici atama süreci yaşadık. Hani hukukun üstünlüğünü savunuyordunuz? Mahkeme karalarına rağmen arkadaşlarımız görevlerine iade edilmiyor. Gerçi Sayın Cumhurbaşkanı bile bu ülkenin en üst hukuk kurumu olan Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararları tanımıyor. Böyle olunca da illerdeki yöneticiler de hukuku tanımaz hale gelmiş. Ama herkes şunu iyi bilmelidir; bugün iğdiş edilen hukuk, yarın sizi de bulacaktır.  Sizler hak ettikleri yönetici makamlarını onların elinden almakla tam bir kul hakkı yiyorsunuz. Aynı zamanda sofralarındaki ekmeği çalıyorsunuz. Buna ne zaman dur diyeceksiniz? Siz vatansever kişilere çok büyük görevler düşüyor. Yaşananları herkese anlatmak zorundasınız. Sanki milletin üzerine ölü toprağı ekilmiş.”

Alkış sendikacılığı yapıldığını da ifade eden Özdemir, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın eşi bir açıklamasında ’90 yıllık enkazı kaldırdık.’ diyor. Şimdi sayın hanımefendiye birileri, ‘Seçme ve seçilme hakkı birçok Avrupa ülkesinden önce Türk kadınına verilmedi mi?’ diye sormaz mı? Hanımefendi bu sözleri sarf ederken diğer hanımefendiler de alkışlıyor. Böyle biat kültürüne sahip bir toplum nereye gider? Kadınlarımıza 1930 yılında verilen haklar, o dönemde Avrupa ülkelerinde verilmemişti Fransa’da 1944 yılında, Japonya’da 1945 yılında, İtalya’da 1946 yılında, Çin’de 1947 yılında, İsviçre’de 1971 yılında  kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı. Bunun neresi enkaz? Size biat eden o topluluklara sadece şirin gözükmek için söylemlerde bulunuyorsunuz.” dedi.

Ziyaretlerde bir konuşma yapan Genel Mevzuat ve Toplu Sözleşme Sekreteri M. Yaşar Şahindoğan ise şunları kaydetti: “Ülke ve millet olarak zor zamanlardan geçiyoruz, Ülkemizin bir bölümü adeta bir savaş cephesine dönüşmüş durumdadır. İstanbul’un 73 günde fethedildiğini ama Diyarbakır’ın Sur ilçesine 3 ayda girilebildiğini düşünürsek, bu aradaki kıyaslama ile tehlike ve sıkıntının ne büyük olduğunu daha çok anlamış oluruz. Gerçekten çok ciddi bir bölücülük ihaneti ve bu ihanete yıllarca çanak tutanlar var. Yollarımızın altına tonlarca bomba yerleştirilirken buna göz yumuldu. Bölücü örgüt şehir yapılanmasını tamamlayıp organize olurken çözüm süreci adı altında bu ihanete adeta göz yumuldu. Gerçekten ülkenin bölünmesine giden yolda çok önemli bir dönüm noktası olan çözüm süreci ihanetini Türk milletine sanki bir ilaçmış gibi anlatma gayretine de düşüldü. Bu kapsamda akil adamlar görevlendirildi. Bu ihaneti gittikleri yerlerde ülkenin kurtuluş reçetesi olarak anlatmaya kalktılar. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak o dönemde de,  ‘Bu süreç bir ihanet sürecidir’ demiştik. Zaman bizi haklı çıkarmıştır. Umuyoruz ki; ülkemizin içinde bulunduğu bu ihanet süreci güvenlik güçlerimizin üstün gayret ile sona erdirilecektir.”

Şahindoğan, “Sadece ülke olarak değil, kamu çalışanları açısından da gerçekten sıkıntılı günler yaşıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığında bizim aleyhimize işler oluyor. Siyasi iktidar iş güvenliğimize gözünü dikmiş, her fırsatta iş güvencesinden rahatsız olduğunu ifade ediyor. İş güvencesi olmazsa olmazımızdır, kırmızı çizgimizdir. Bugün Türk Eğitim-Sen çatısı altında toplanıp istişare yapabiliyorsak, bunu iş güvencemize borçluyuz. İş güvencesinin olmadığı bir çalışma şeklinde devletin memuru değil, siyasi iktidarların memurları olabilir. İnsanlar hür iradeleri ile hareket edemezler. İnsanların gelecekleri il başkanlarının iki dudağının arasında olur. Böyle bir çalışma sisteminin insan onuruna yakışır bir sistem olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette ki hayır. Bunun için iş güvencesi ile ilgili yaklaşan tehdide tüm gücümüz ile karşı koymalıyız. Bu mücadeleyi siyasal iktidarın koltuğunun altına girmiş kişiler yapamaz. Ancak siyasi iktidarın karşısında dimdik duran yapılar yapabilir.” dedi.

Yönetici atama konusuna da değinen Şahindoğan, Türk Eğitim-Sen olarak okul ve kurum yöneticilerinin haklarını savunduklarını belirtti. Şahindoğan şunları kaydetti: “Mevcut iktidar döneminde ciddi haksızlıklar yaşandı. Yöneticilerimize çok büyük haksızlıklar yapıldı. Yıllardır okullarını, kurumlarını başarı ile yöneten, dişiyle tırnağıyla mücadele ederek yönetici olmuş insanların bir kanun yoluyla yöneticilik görevleri ellerinden alındı. Güya yöneticilik görevlerini değerlendirmede başarılı olanları devam ettirdiler, başarılı olmayanları öğretmenlik görevine döndürdüler. Bu değerlendirme gerçekten objektif bir değerlendirme miydi? Liyakatsiz birçok insan sırf yandaş olduğu için çeşitli yöneticilik makamlarına getirildiler ve gerçekten liyakatli insanlar sırf yandaş olmadıkları için yöneticilik görevlerinden uzaklaştırıldılar. Hiçbir akıl ve vicdan sahibinin kabul edemeyeceği bir süreç yaşandı. İnsanların hakları gasp edildi. İslamiyet’in temeli olan adalet duygusu zedelendi. Üstelik bunu da güya Müslüman olduğunu söyleyen insanlar yaptı. Her şeye rağmen Türkiye’de hukuk ve adalet var. Yönetici arkadaşlarımızın hakkını Türk Eğitim-Sen olarak mahkemelerde arıyoruz, aramaya da devam edeceğiz. Onlar arkadaşlarımızın lehine çıkmış mahkeme kararlarını uygulamamak için ne kadar direnirlerse dirensinler bu işin kaçışı yok. Gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne ya da AİHM’e giderek bu arkadaşlarımızın gasp edilen haklarını mutlaka alacağız. Çünkü er ya da geç hak galip gelecektir. Biz buna inanıyoruz.” dedi.

İlksan ile ilgili de önemli açıklamalar yapan Şahindoğan, “İlksan’ı önemsiyoruz. 9 Nisan tarihinde İlksan delege seçimleri yapıldı. İlksan, ilkokul öğretmenlerine verdiği sosyal ve emeklilik yardımları ile ek imkanlar getiren bir kuruluştur. Bu sandık 1996 yılında eksi 3 milyon TL açıkla devralındı. Bugün ise İlksan’ın kasasında 955 milyon TL var. 1996 yılından bu yana İlksan’ı Türk Eğitim-Sen delegeleri yönetmektedir. İlksan bugün üyelerine son maaşlarının sekiz tutarı katı emekli ikramiyesi veren, doğumda, ölümde, evlenmede sosyal yardımlar yapan bir kuruluş haline geldi. Bir kurumu Türk Eğitim-Sen yönetiyorsa, orada başarı vardır, büyüme vardır. Malum sendika seçimlere katılmadığını açıklamıştır. Çünkü onlar kaybedeceklerini bildikleri için seçime girme cesaretini gösterememiştir. Güya İlksan’ı boykot ederek kapatılmasını istemişlerdir. Bilindiği gibi bu insanların en büyük özelliği ele geçiremedikleri kurumların kapatılmasını istemektir. Asıl korkuları bu seçime girip hezimet yaşamaktı. Seçimlerden 217 delegenin yaklaşık 190’nı Türk Eğitim-Sen’in delegeleri oluşturacak şekilde bir tablo ortaya çıktı. İlksan başarısı hepimizin başarısıdır ve İlksan emin ellerde daha iyi yerlere gelecektir.” şeklinde konuştu.

 

 

Son Haberler

DOĞUM YAPAN ÖĞRETMENİN YARI ZAMANLI ÇALIŞMASINA İLİŞKİN EMSAL KARAR

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun Ek 43. maddesinde, "Doğum yapan memurlar doğum...

İZAHA MUHTAÇ YAZI!

Genel Başkanımız Talip Geylan, Sağlık İl Müdürlükleri tarafından okullarımızda öğrencilerimize yönelik sağlık taraması yapılabilmesi...

2025’TE YETKİ TÜRK EĞİTİM SEN’DE

Genel Başkan Yardımcılarımız Selahattin Dolgun ve Orhan Kütük, 16-18.10.2024 tarihlerinde İzmir’de okul/kurum ve üniversite ziyaretlerinde bulunarak, şubelerimizin düzenlediği istişare toplantılarına katıldı.

MAĞDURİYETLER GİDERİLSİN, AİLE BİRLİĞİ SAĞLANSIN!

Bilindiği üzere, Eylül 2021 Sözleşmeli Öğretmenliğe Başvuru ve Atama Duyurusu kapsamında sözleşmeli öğretmen atama...