Genel Sekreter Musa Akkaş ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar Şahindoğan, 6 Nisan tarihinde Çorum ve Amasya’da istişarelerde bulundu.
Musa Akkaş Çorum’da basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar Şahindoğan, Çorum Şube Başkanı Selim Aydın ve şube yönetim kurulu üyeleri hazır bulundu.
Akkaş ve Şahindoğan daha sonra Amasya Şube’nin düzenlediği istişare toplantısına katıldı. Toplantıda Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, şube yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve işyeri temsilcileri ve üyelerimiz hazır bulundu.
Genel Sekreter Musa Akkaş Çorum’da düzenlediği basın toplantısında, Türk Eğitim-Sen’in terörle mücadelede devletimize amasız, lakinsiz, şüphesiz destek verdiğini kaydetti. Bütün sınır hattımızda -Suriye ve Irak dahil olmak üzere- güvenlik koridoru oluşturulması ve son terörist unsur temizleyinceye kadar operasyonların devam etmesi gerektiğini ifade eden Akkaş, “Sınırlarımızda ve sınırlarımızın ötesinde Türk milletinin huzurunu, Türk devletinin bekasını sağlamak için canını hiçe sayarak şehit olan tüm kahraman Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz” dedi.
Öğretmenlere yönelik şiddetin arttığını söyleyen Akkaş, “Öğretmenlerimiz bilim ve irfan yuvası okullarımızda tehlike altındadır. Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği, öğretmenlerin etkisinin azaltılması, yetkisizleştirilmeleri sonucunda hemen her gün öğretmenlerimiz öğrenci ve veli saldırısına uğramaktadır. Öğrencileri tarafından öldürülen Rabia Sevilay Durukan, Ayhan Kökmen öğretmenlerimizi nasıl unutabiliriz?” dedi.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz öğretmeni küçümserseniz, öğretmenlerin itibarını azaltırsanız, öğretmenleri az çalışan, çok tatil yapan insanlar olarak lanse ederseniz, performans saçmalığıyla öğrenci ve veliye öğretmeni değerlendirme yetkisi verirseniz, öğretmenin tüm yetkilerini elinden alırsanız, öğretmenlere yönelik şiddete zemin hazırlarsınız. Okullarımızda şiddetin yeri olmamalıdır. Öğretmenlerin hunharca katledilmesini, darp edilmesini, sözlü ve psikolojik şiddete uğramasını sadece lanetlemek yetmez, Bakanlık konuyla ilgili ivedi tedbirler almalıdır. Öğretmene şiddet sorumluları en ağır şekilde cezalandırılması ve hatta bir şikâyete gerek kalmadan sorumlular hakkında kamu davası açılarak takip edilmesi hususunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. MEB, çalışanların güvenliği için sorumluluk almalıdır. Bu çerçevede öğretmene şiddeti önleme kanunu çıkarılmalıdır” diye konuştu.
Performans sistemi ile ilgili önemli açıklamalar yapan Akkaş, “Öğretmenlere performans değerlendirme sistemi, öğretmenlerimizin itibarını sarsacak, öğretmenleri etkisizleştirecek, öğretmenlere psikolojik şiddet aracı olarak kullanılabilecek bir uygulamadır” dedi.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Okullarımızın önemli bir bölümü mülakatla getirilen yöneticiler nedeniyle kabiliyetli, donanımlı, ehil insanlar tarafından yönetilmemektedir. Sendikal, ideolojik, siyasi ya da başka saiklerle hareket eden okul yöneticilerinin öğretmenlere hak ettikleri puanı vermeyeceği çok açıktır.
Öğrenci ve velinin öğretmenleri değerlendirmesine gelirsek; öğrenci ve veli objektif olarak öğretmenlere not verebilir mi? Bu uygulama ile birlikte öğrenciler sevdiği öğretmene yüksek not veren, sevmediği öğretmene düşük not veren öğrenciler olacaktır. Öğrenciler öğretmenlerle not pazarlığı yapmaya yeltenecektir. Öğretmenler tehdit edilecektir. Yılda bir kez dahi çocuğunun okuluna uğramayan, öğretmenlerin adını bilmeyen, dersteki performansları hakkında bilgi sahibi olmayan velilerin öğretmenleri değerlendirmesi de başka bir handikaptır. Öğretmenlere 4 yılda bir mesleki yeterlilik sınavı yapılmasına da karşıyız. Öğretmen yeterliliğini sadece sınavla ölçemezsiniz. Bu noktada MEB öğretmenlerin performansını böylesine ucube bir yöntemle ölçmek yerine; tüm öğretmenleri 5 yılda bir içeriği doldurulmuş, sağlam bir hizmet içi eğitime alabilir
Biliyorsunuz, tüm öğretmenlerimiz 29 Mart 2018 Perşembe günü 17:00-20:00 saatleri arasında Alo 147’yi arayarak, ‘Öğretmenlerimizin itibarını rencide edecek olan performans sistemine karşıyım’ dedi. Yine 29 Mart-5 Nisan 2018 tarihleri arasında, performans değerlendirme sisteminin öğretmenlerin itibarını daha da azaltacağını, çalışma barışını bozacağını, bu uygulamanın psikolojik şiddetin aracı haline geleceğini belirten metni, CİMER ve BİMER üzerinden Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamına ilettik. Mücadelemiz, bu ucube sistemden vazgeçilene kadar sürecektir. Aksi taktirde her türlü demokratik ve hukuki hakkımızı kullanacağız.”
Öğretmen açığının eğitimin kanayan bir yarası olduğuna dikkat çeken Akkaş, 109 bin öğretmen açığımız bulunduğunu, buna karşın Türkiye genelinde 63 bin 656 ücretli öğretmen görevlendirmesi yapıldığını kaydetti. Akkaş, “Bu öğretmenlerin de 26 bin 276’sı eğitim fakültesi mezunu, 27 bin 56’sı eğitim fakültesi hariç lisans mezunu, 8 bin 398’i ise ön lisans mezunudur. Ücretli öğretmenlik insanlık dışı bir uygulamadır. Bakanlık girdiği ders başına ücret alan, hiçbir güvencesi, hakkı, hukuku olmayan ücretli öğretmenliği adeta bir istihdam modeli haline getirmiştir” dedi.
Akkaş, 2018 yılında 100 bin öğretmen ataması yapılması gerektiğini de kaydederek, “Ücretli öğretmenler eğitim fakültesi ya da lisans mezunu olabildiği gibi, pedagojik formasyona sahip olmayan, yani öğretmen yeterliliği taşımayan iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları da olabilmektedir. Uzmanlık gerektiren zihinsel-görme-işitme engelliler öğretmeni olarak bile iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları görevlendirilmektedir. Ayrıca ülkemizde atama bekleyen 400 bin atama bekleyen öğretmen bulunmaktadır. 20 bin atama ile ne öğretmen açığı giderilir ne de atama bekleyen öğretmenlerin talebi yerine getirilebilir. Sendika olarak talebimiz 2018 yılı için 100 bin atamadır” diye konuştu.
Yönetici atama mülakat sürecinin 5 Nisan 2018 tarihinde başladığına dikkat çeken Akkaş, “Mülakatlar 3 Mayıs 2018 tarihine kadar sürecektir. Geçtiğimiz yıllarda yapılan yönetici mülakatlarında çok nahoş olaylar yaşanmıştı. Bu nedenle sözlü sınav komisyonlarında gözlemci olarak Türkiye genelinde en çok üye kaydetmiş iki sendikanın temsilcilerine yer verilmesi için talepte bulunduk. Ancak bu talebimiz kabul görmedi. Sözlü sınav komisyonlarında görev yapacak kişilerin; yöneticilerin kariyer ve liyakat ilkesi gereğince işinin ehli olan, görevini layıkıyla yerine getirebilecek kişiler arasından adaletli ve özenli bir şekilde seçilmesi sağlanmasını da talep ettik. Herkes bilmelidir ki; yeni başlayan yönetici atama mülakat sürecini yakından takip ediyoruz. Kul hakkı yenmemesi, adaletin sağlanması için her türlü gayreti göstereceğiz” dedi.
Sendikamızın nöbet görevi ile ilgili aldığı 4 ayrı eylem kararını da dikkat çeken Akkaş, “Tüm üyelerimiz sendikamızın aldığı bu kararları ilgi tutarak, eylem yapmaya başlamıştır. Sendikamızın hazırladığı dilekçeler okul müdürlüklerine sunulmaktadır. Bu eylemlerle ilgili üyelerimize her türlü desteği de vereceğiz” dedi.
Amasya Şube’nin İstişare Toplantısında da konuşma yapan Genel Sekreter Musa Akkaş ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar Şahindoğan performans sistemi, yönetici atamaları, sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, öğretmen açığı, üniversite çalışanları, 4/C’liler ile ilgili geniş açıklamalar yaparak, sendikal çalışmalar hakkında verdi.
Toplantılarda Yardımcı Hizmetler Sınıfının sorunları da değinen Genel Sekreter Musa Akkaş ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar Şahindoğan şunları kaydetti: “Yardımcı hizmetler sınıfının genel hizmetler sınıfına alınmasını istiyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan birçok personel, büro memuru olarak çalıştırılıyor. Yani ortada fiili durum bulunmaktadır. Dolayısıyla bu fiili bir duruma uygun bir mevzuat düzenlemesi yapılması gerekmektedir. Hatta sendikamız ve Türkiye Kamu-Sen yardımcı hizmetler sınıfına dahil personelin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi için ülke genelinde imza kampanyası başlattı. Şube ve sendika il temsilcileri tarafından toplanan imzalar başbakanlığa gönderildi.
Yardımcı Hizmetler Sınıfı ile ilgili diğer taleplerimiz de şunlardır: Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen “Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”; brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, MEB ve Yüksek Öğretim personelinin tamamına ödenmelidir. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel ek göstergeden yararlanmalıdır. Görev tanımlarının yapılması ve memur ve hizmetlilerle ilgili sübjektif değerlendirmelere yol açan “İdarenin vereceği diğer görevleri de yapar.” İbaresi ile diğer mevzuatlardaki benzer ifadeler kaldırılmalıdır. Devlet Parasız Yatılılık burslarında öğretmenlere ayrılan kontenjandan hizmetliler ve tüm eğitim çalışanları yararlanmalıdır. Öte yandan okullarda hizmetli kadrosunda çalıştırılan personel yeterli eğitimi almadığı, hatta görevi olmadığı halde kaloriferci gibi çalıştırılmaktadır. Bu konu çalışanları mağdur ettiği gibi güvenlik açısından da son derece tehlikelidir. Hizmetlilerin kaloriferci olarak çalıştırılması önlenmeli, eleman yokluğundan çalıştırılmak zorunda kalınıyorsa mutlaka bu konuda gereken eğitimi almaları sağlanmalı ve kendilerine bu görevleri ile ilgili ayrıca ücret ya da tazminat ödenmelidir.
Öte yandan; öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600 olarak yeniden düzenlenmesi, akademisyenlerimiz ve tüm kamu görevlileri için ek göstergelerin 800 puan artırılması, yardımcı hizmetler sınıfına da ek gösterge verilmesi yönündeki taleplerimizin de dikkate alınmasını istiyoruz.”