Bir sendikanın açtığı dava sonucunda Danıştay türbanla ALES sınavına girmenin hukuka aykırı olduğuna karar verdi. Haliyle bu mahkeme kararı diğer sınavlar bakımından da bir emsal teşkil edecek, ALES dışında kalan benzeri sınavlara da başörtüsü ile girmek yasak kapsamına alınacaktır.
Türk Eğitim Sen yüksek öğretimde eğitim öğretimin önündeki tüm engellerin kaldırılmasından yanadır. Ancak, söz konusu mahkeme kararının zamanlamasını manidar bulduğumuzu da söylemeden geçemeyeceğiz. 2011Genel Seçimlerine 6 ay kala Danıştay’ın böyle bir karar vermesinin, kimin değirmenine su taşımak anlamına geldiğini bu ülkede aklı başında olan her kesin anlayacağı muhakkaktır. Aynı zaman dilimi içerisinde imam hatip mezunlarının da polis meslek yüksek okulu sınavlarına girebilmesi doğrultusunda düzenlemeler yapılacağının açıklanmasını da kamu oyu yüksek feraseti ile değerlendirmelidir. Elbette, imam hatip mezunları da, diğer genel liseler ve meslek liseleri mezunları gibi polis meslek yüksek okullarına girebilmelidir. Söylemek istediğimiz, 8 yıldır çözülmeyen bir problemin seçimlerden 6 ay önce çözülmesi için harekete geçmek ne anlama gelmektedir?
Ülkemizde genç işsizlik oranı yüzde 27’lerdedir. 1 Milyona yakın üniversite mezunu, milyonlarca lise mezunu, 600 bin meslek yüksek okulu mezunu işsiz, umutsuzdur. Geleceğe yönelik hiçbir program yapamayan, hatta evlilik planları dahi yapamayan bu işsiz gençlik Türkiye’nin önündeki en büyük problem ve tehlikedir. Vatandaşlarımızın bankalara borcu 475 milyar TL’ye ulaşmış, ülkemizde borçsuz tek insan kalmamış, kredi kartlarına mahkum bir hayat yaşamak zorunda bırakılmıştır. Milyonlarca aile komik asgari ücretle yaşamaya mahkum halde, kaderine boyun bükmüş, hiç olmazsa sağlık haklarından yararlanıyorum diye şükretmektedir. Bu problemlere bağlı olarak darp, gasp, hırsızlık ve fuhuş gibi olayların akıl ermeyecek kadar artması da gözden kaçırılmamalıdır.
Bütün bu problemleri yaşayan ülkemizde, siyasi iradenin bunları çözmek gibi bir gayreti ve isteği görülmemektedir. Neden? Çünkü, siyasetçi ülke insanının düşünce kodlarını çözmüş, bu kodlara göre siyasi politikalar oluşturmakta ve hiç de hak etmediği oy oranlarına ulaşmaktadır. Sürekli kavga ortamı, değerlerin istismarı, inandığımız değerlere hakaret edildiği gibi kaygılar insanımızın siyasi tercihlerini belirlemektedir. Bu basit ama sonuç alıcı siyasi manevralar 2011 Genel Seçimleri öncesinde de tek tek sahnelenecektir.
Dini değerlerimiz üzerinden siyaset yapanların yanı sıra, bunlara gollük pasları verenler de vardır. Bilerek veya bilmeyerek, kendilerini bir iş yaptım zannederek yüce dinimizin sürekli istismarına zemin hazırlayan zevat ta, bu istismarcılar kadar sorumludur.
Türk Eğitim Sen olarak, tüm kişi ve kuruluşları uyarıyoruz, politikalarınızı yüce dinimizin sembolleri üzerine oluşturma anlayışını terk edin, ellerinizi milletimizin ortak değeri olan yüce dinimizin üzerinden çekin! Bu ülkenin ve milletimizin geleceği, sizlerin temsil ettiği kuruluşların geleceğinden, sizin menfaatlerinizden çok daha önemlidir. Günlük politikalara, anlık menfaatlere ülke geleceğini ve çocuklarımızın istikbalini feda etmek kimsenin hakkı da, haddi de değildir.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ