BANA RUHUNU SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM! YENİKAPI MI? YANDAŞKAPI MI?

15 Temmuz 2017 tarihinde düzenlenen Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Genel Başkan İsmail Koncuk’un şu ifadeleri dikkat çekmişti: “15 Temmuz'un ardından yapılan Yenikapı Mitingi’ni hatırlıyorsunuz, işte bizim ihtiyacımız olan budur. 7 Ağustos 2016’da İstanbul’dan tüm dünyaya önemli bir mesaj verildi. Orada, millet olarak birlik ve beraberlik içinde, yumruk gibi olduğumuzu ilan ettik. O anlayışın devamı sağlanmalıdır. 15 Temmuz ihanetini yapanlara lanet olsun, ama yaşadığımız felaket günlerinin önemini bir kez daha hissettirdiği birlik duygusundan bugün neden uzaklaştığımızın da muhasebesi yapılmalıdır.”

İyi niyetli bir ikaz.

Muhatapları tarafından mutlaka değerlendirilmesi gereken önemli bir ikaz.

***

15 Temmuz 2016 tarihinde Devletimiz hain ve büyük bir saldırıyla karşı karşıya kaldı.

Evet, 15 Temmuz, daha önceleri yaşadığımız “Darbe” girişimlerinden çok farklı bir hüviyet taşıyordu. Amaç “Şu iktidarı alaşağı edelim de Hükümeti paşa gönlümüze göre biz yönetelim” olayı değildi. Maksat, çok boyutlu iç çatışmalarla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çökertme ve teslim alma operasyonu idi.

Şükürler olsun ki; şerefli subaylarımızın önderliğinde kahraman Türk ordusunun direnci, polis teşkilatımızın fedakar direnişi ve büyük Türk Milleti'nin tarihte defalarca kez gösterdiği destansı şahlanışı sayesinde ihanet taarruzu bertaraf edildi.

***

İhanetin hemen akabinde Devletimizin refleksiyle İstanbul’da tertip edilen ve tüm dünyaya Türk Milleti'nin birliğini cesaretle gösteren Yenikapı Mitingi, eminim Türk siyasi ve sosyal hayatının unutulmazları arasında hak ettiği yeri almıştır. 

Türk Milleti'nin asil evlatları, Devletin bekası ve milletin selameti için bütün siyasi ve sosyal farklılıklarını bir yana koyarak, 7 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Yenikapı miting alanında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin etrafında bir koruma kalkanı gibi saf tutmuşlardı. Devlet erkanı ve tüm siyasi partilerin en üst düzeyde temsil edildiği ve Devlet ile milletin yek vücut olduğu Yenikapı görüntüsü ülkemizin geleceği için ümitleri tazelemişti.

Bu birlik görüntüsü ve özlemi, 7 Ağustos 2016 tarihinden itibaren “Yenikapı Ruhu” olarak adlandırılmış ve o günden bu yana başta Devleti yöneten irade olmak üzere tüm siyasiler tarafından dillerden düşürülmemektedir.

***

Anadolu’da varlık mücadelesi veren Türk milletinin en çok ihtiyaç duyduğu bu Yenikapı Ruhu’nu koruma ve toplumsal hayatın her alanına yayma gayreti tabii ki herkeste olmalıdır.

Hiç şüphesiz, bu konudaki öncelikli sorumluluğun sahibi ise,ülkeyi yönetme pozisyonunda olanlardır. 

Ancak aradan geçen bir yılda üzülerek şahit olduk ki, Genel Başkanımız İsmail Koncuk’un ifadesiyle “Yenikapı Ruhu Külliye’nin duvarlarını aşamadı.”

Hükümet eden partinin ve siyasetin güdümündeki kimi bürokratların, -daha bir yıl önce ülkemizi felakete sürüklemiş olan- dar kadrolaşmacı ve ötekileştirici yönetme alışkanlıkları, maalesef varlığını önemli ölçüde devam ettiriyor. 

Kamuda, Devlet mekanizmasının dışında müstakil bir hiyerarşik yapı oluşturmak  ve kendi hukukunu inşa etmiş olan paralel yapılanmanın koskoca  ülkeyi nasıl bir felakete sürüklediğini en acı şekilde yaşamış olmamız, hala, bazılarının şuuruna ışık olamamış. 

Hala, birileri için tek mesele, pis iştahlarının tatmini olmaya devam ediyor. 

Hala, sendika, cemaat, vakıf görüntüsü altında kendi “düzenini” kurma gayretinde olanlara yol veriliyor.

Hala, kendinden olmayanı dışlayan, iten, elinde imkanı olsa bir bardak su vermek istemeyen pis yönetim anlayışı sürdürülüyor.

Hala,  üçüncü dönem milletvekilliği yapan tecrübeli(!) siyasetçi, bir memuru telefonla taciz ederek “Bizim sendikadan nasıl istifa edersin?” diye sorgulayabiliyor.

Hala, kamuya alımlarda ve görevde yükselmelerde liyakat ve adalet kriteri değil; parti, sendika, vakıf, cemaat/tarikat referansları geçer akçe oluyor.

Ne yani?

Aklımızın başımıza gelmesi için daha kaç 15 Temmuzları yaşamamız gerekecek?

***

Böyle olmaz.., böyle gitmez..

Biat edenlerin makbul, mahalleden olmayanların tu ka ka ilan edildiği bu iklim, asla  Yenikapı Ruhu’nun değil, olsa olsa YANDAŞKAPI RUHU’nun aurasıdır!

Başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Hükümet etme sorumluluğundaki tüm yetkililerin artık bu kötü alışkanlığa dur demesi gereklidir. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çok yönlü ve yoğun bir saldırı altında. Tarihi ve çok sıkıntılı bir sürecin içerisindeyiz. Bir yandan terör kuşatması, bir yandan bölgesel kaos ve çatışma ablukası ve de uluslararası kuruluşlar üzerinden sergilenen dayatmacı tutumlar..

Unutulmamalıdır ki; ülkemiz bu kuşatmayı, ancak birlik ve beraberlik içerisinde sağlayacağı milli bir kucaklaşmayla ortaya koyacağı sağlam bir duruşla aşabilecektir. Yani Yenikapı Ruhu diye adlandırılan hissedişin yerleşik hale gelmesiyle…

Bunun sağlanabilmesi için öncelikli sorumluluk ise ülkeyi yöneten siyasi iradededir. 

Ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyan akp  yönetimi, artık kendine çeki düzen vermelidir. AKP kadrolarının dışlayıcı yaklaşımları, gerektiği her zaman Devletinin yanında canıyla malıyla kalkan olmuş olan milletimizi üzmekte, şevkini kırmaktadır. 

Şu bir gerçektir ki, AKP Hükümeti, bugüne kadar toplumun genelini kucaklayabilmiş, yani “Yenikapı Ruhu”nu Yenikapı Miting Alanı’nın dışına çıkarabilmiş değildir. Eğer 15 yıldır yapıldığı gibi ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı yönetim anlayışı sürdürülürse ülkemiz daha büyük sosyal ve siyasal problemlerle karşı karşıya kalacaktır.

Siyasi iktidar, başta kamudaki ayrımcılık olmak üzere, toplumdaki ötekileştirici uygulama ve yaklaşımlarına son vermelidir. Kamu yönetiminde ve kamuya alımlarda ehliyet, liyakat ve adalet tek kriter olmalı, yandaş kadrolaşma düşkünlüğüne son verilmelidir. Hükümet, kamudaki PARALEL tüm çeteleşmelere müdahale etmeli, Devlet mekanizması dışında, kamuyu yönetme hevesindekilere DUR demelidir! İktidar, tam bir toplumsal kucaklaşmaya öncülük etmelidir. Devlet yönetimi, bu kucaklaşmayı becerebilirse Türkiye’nin üstesinden gelemeyeceği hiçbir iç ya da dış problem olmayacaktır. 

Aksi durumda ise bu ülkenin karşılaştığı sıkıntıların sorumluluğu, öncelikle Genel Başkanından en alttaki yöneticisine kadar iktidar partisinde olacaktır.

Bu memleket  huzuru hak ediyor.

Yazık etmeyelim bu güzel ülkeye…

 

Talip GEYLAN / Türk Eğitim-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri

 

 

Son Haberler

ÖMK YÖNETMELİĞİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME

21 Aralık 2024 tarihli 32759 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ADAY ÖĞRETMENLİK VE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ...

UZMAN VE BAŞÖĞRETMEN TAZMİNATLARI OCAK AYINDA YATIRILSIN!

Genel Başkan Yardımcımız Orhan Kütük, 17-18.12.2024 tarihleri arasında Bilecik ve Eskişehir’de temaslarda bulundu.

KAMU ÇALIŞANLARI EKONOMİK AÇMAZA SÜRÜKLENMESİN!

Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun, 18-19 Aralık 2024 tarihinde Afyonkarahisar ve Kütahya’da bir dizi temaslarda bulundu.

TARLADA İZİ OLMAYANIN HASATTA YÜZÜ OLMAZ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun ile birlikte  13-14 Aralık 2024 tarihlerinde Ordu ve Trabzon’da ziyarette bulundu.