Toplantıya Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı İsa Barış, İLKSAN Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Torun, İLKSAN Denetleme Kurulu Üyeleri Mustafa Çınar ve Mustafa Göksu, Şube Başkanları ve şube yönetim kurulu üyeleri katıldı.
Kamu çalışanları sendikal esaret altında
Toplantının açılışında bir konuşma yapan Genel Başkanımız Talip Geylan, “Büyük fedakârlık ve ihlasla hak mücadelemize omuz veren yiğitlik abidesi yol arkadaşlarımın her biriyle gurur duyuyorum. Rabbim hepsinden razı olsun” diyerek sözlerine başladı.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’in yetkili olması gerektiğini belirten Geylan,“Tüm zorluklara, bizim dışımızda kaynaklanan, farklı emellere matuf şekilde kurgulanan süreçlere rağmen bugün üye sayımız 260 bine yaklaştı. Muhatap olduğumuz zorlukları göz önüne aldığımız zaman bu başarı takdire şayandır. Allah hepinizden razı olsun. Daha güçlü olacağız” dedi.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’in yetkiyi alacağını, alması gerektiğini ifade eden Geylan, “Yetkiyi almayı kendimiz için istiyorsak namerdiz! Yetkili olmayı kamu çalışanları için istiyoruz. 2010 yılından beri sözde yetkili konfederasyon kamu çalışanlarını toplu sözleşme masasında temsil etmektedir. Ama kamu çalışanları yetkili konfederasyonun iş bilmezliğinden, basiretsizliğinden kaynaklı olarak 10 yılı aşkındır kaybetmektedir. Çok açık söylüyorum ki, kamu çalışanları sendikal bir esaret altındadır. Bu esaretten kamusal hayatı kurtaracak olan sadece sizlersiniz!” diye konuştu.
Yetkili konfederasyon artık sarı sendika da değil, kendini adeta kamu yönetiminin, işverenin yerine koyuyor
Toplu görüşmelerde 2009’a kadar yetkili olan Türkiye Kamu Sen’in de her talebine, her beklentisine karşılık bulamadığını, ama masada kamu çalışanlarını, eğitim çalışanlarını layıkıyla temsil ettiğini, bu nedenle çalışanların kendilerine olan güveninin hiç sarsılmadığını söyleyen Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “ Devam eden süreçte işverenin suflesiyle güya kamu çalışanlarını temsil eden bir sendikayla muhatap oluyoruz. Örneğin, son toplu sözleşmede 3600 ek gösterge ile ilgili süreci hatırlayın. 1. Dereceye inmiş kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesiyle ilgili düzenleme eksik kalmıştı. Mutabakatta ‘1. Dereceye inmiş kamu çalışanlarının ek göstergeleri 3600’e yükseltilmesiyle ilgili çalışma yapılacak denilmişti. Ne çalışması yapıyorsunuz? Kanun çıkmış, yüz binlerce kamu çalışanı faydalanıyor. Şayet mutabakatta ‘çalışma yapılacak’ değil de, ‘1. Dereceye inmiş tüm kamu çalışanlarının ek göstergeleri 3600’dür’ denilseydi, yeni bir kanuni düzenlemeye gerek kalmayacaktı. İşte bu nedenle kamu çalışanlarının esaret altında olduğunu söylüyoruz.”
Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sarı sendika, kapalı kapılar ardında işverenle dirsek teması yapan ama çalışanların huzuruna çıktığında farklı tavır sergileyendir. Yetkili konfederasyon artık sarı sendika dahi değil, kendini adeta kamu yönetiminin, işverenin yerine koyuyor. Allah’ın izniyle Türkiye Kamu Sen, Türk Eğitim Sen önümüzdeki süreçte yetkiyi alacak! Böylece kamu çalışanları, yetki nasıl temsil edilir, masada hak nasıl kazanılır bir kez daha görecek.”
Kamu çalışanlarının hak, talep ve sorunlarını istismar etmedik, kimseye de istismar ettirmedik.
Geylan, Türk Eğitim Sen olarak temsil ettiği kesimin hak ve hukukunu korumak ve geliştirmek için ne gerekiyorsa geri durmadıklarını, bundan sonra da durmayacaklarını belirterek, “Her türlü demokratik, idari ve hukuki araçları sonuna kadar kullanarak çalışanların sesi olmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ama herkes şunu da bilsin ki, kurulduğumuz tarihten bu yana çalışanların hak, talep ve sorunlarını farklı hedef ve emellere de istismar etmedik, kimseye de istismar ettirmedik.
Belki de dünyada ilk kez milli ve muhafazakâr değerlerden beslenen ve güç alan bir sendika, sendikal hareketin yol başçısı oldu. İşte bu sizlersiniz.
Taleplerimizin, itirazlarımızın ve karşı duruşlarımızın siyasal ya da ideolojik heveslerin ve didişmelerin mezesi yapılmasına da asla müsaade etmedik. Bizler, hem sendikacılığın gereklerini adam gibi yerine getiririz hem de memleketimizin huzuruna kast eden heveslere karşı göğsümüzü siper ederiz.
Aslında bu hüviyetimiz itibariyle bir ilk olma özelliğini taşıyoruz. Bakın dünyanın her yanında ve sendikal tarihin her döneminde, sendikal hareketler sosyal demokrat hatta sosyalist değerlerden beslenir. Ama belki de dünyada ilk kez milli ve muhafazakâr değerlerden beslenen ve güç alan bir sendika, sendikal hareketin yol başçısı oldu. İşte bu sizlersiniz, bu Türkiye Kamu-Sen’dir, Türk Eğitim Sen’dir!” dedi.
Kanun kâmil hale gelene kadar mücadelemiz devam edecek
Öğretmenlik Mesleği Kanunu ile ilgili açıklama da yapan Geylan, kanunun önümüzdeki süreçte sendikamızın en büyük gündem maddesi olmaya devam edeceğini ve kanun kamil hale gelene kadar konuya sahip çıkacaklarını söyledi. Kanunun; yazılı sınavın kaldırılması, 20 yıl ve daha fazla hizmeti olan öğretmenlerimiz için uzman olma ya da bekleme şartı olmaksızın başöğretmenliğe başvurabilmesi, öğretmenlere yönelik şiddete dair alınan yasal tedbirler konularında kazanımları olduğunu belirten Geylan, kanunun eksikliklerini de sıraladı.
Geylan;
- Sözleşmeli öğretmen istihdamının ve ücretli öğretmen görevlendirmesinin kaldırılarak, sadece kadrolu öğretmen alımı yapılması,
- 130 bin yönetici pozisyonu olan bir Bakanlığın çıkardığı bir meslek kanununda yönetici atama sürecinin yer alması, her iktidar hatta her bakan değiştiğinde keyfiyete göre çıkarılan yönetmeliklerle yönetici atama sürecinin yaşanmaması,
- Elverişsiz bölgelerde öğretmen istihdamının sağlanmasının yolunun öğretmenleri esir etmek değil, teşvik etmekten geçtiği gerçeğinden hareketle, bölgenin mahrumiyet derecesine göre değişen oranlarda öğretmenlere Zorunlu Hizmet Tazminatı ödemesi yapılması,
- Şeffaf, başarıyı esas alan, objektif kriterlere haiz bir ödül sistemi getirilmesi,
- Öğretmenlerin yer değiştirmesine dair düzenlemeler yapılması,
- Çalışan ve emekli arasındaki makasın giderek açıldığı, bu nedenle emekliliği geldiği halde öğretmenlerin emekli olmadığı göz önüne alındığında uzman ve başöğretmenlik tazminatlarının emeklilik kesintisine dahil edilmesi, bu şekilde sayıları 500 bini aşan eğitim fakültesi mezununa istihdam yaratılması,
- Okul müdürlüğünün tali görev olmaktan çıkarılması,
- MEB’de görev yapan müfettiş yardımcıları, müfettişler, şube müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri ve il milli eğitim müdür yardımcılarının maaşlarının yetki ve sorumluluklarına, hiyerarşik silsileye göre artırılması,
- Öğretmenlerin mesleki gelişimleri ve yönetici eğitimi için katkı sunacak olan Milli Eğitim Akademisi’nin işlevinin aday öğretmenler bakımından yeniden düzenlenmesi,
- Öğretmen atamalarında mülakatın kaldırılması, atamaların sadece KPSS puan üstünlüğüne göre yapılması,
- Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in, ‘5 yıllık öğretmenlerimiz uzman, 5 yıllık uzman öğretmenlerimiz başöğretmen olacak’ sözünün Hükümetin taahhüdü olarak görülmesi ve yerine getirilmesi,
- Afetin etkilediği bölgelerimizde görev yapan ya da yapacak olan öğretmenlerimize Afet Tazminatı adı altında bir ek ödeme yapılması gibi hususlar eksik kalmıştır.
Tüm öğretmenlerimiz müsterih olsun, kanunla ilgili mücadelemiz, söyleyecek sözümüz burada bitmedi. Öğretmenlerimizin beklentileri karşılanana kadar kanunla ilgili her türlü gayreti sarf etmeye devam edeceğiz” dedi.
Toplantının ikinci gününde Eğitimci Ali Mutlu, “Kamusal Yaşamda Protokol ve Davranış Kuralları” konulu bir eğitim faaliyeti düzenledi. Aynı gün öğleden sonra istişare toplantısı kapsamında Genel Başkanımız Talip Geylan önderliğinde “Başkanlar Kurulu” Toplantısı gerçekleştirildi. Genel Merkez Yöneticilerimiz de kendi sekretaryaları ile ayrı ayrı toplantı gerçekleştirdi. Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Eğitim ve İstişare Toplantısı, Genel Başkanımızın kapanış konuşmasıyla sona erdi.