TÜRK EĞİTİM-SEN’ DEN MİLLİ EĞİTİM BAKANINA KARNE

MİLLİ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK’İN KARNESİ KIRIKLARLA DOLU
2007-2008 Eğitim-Öğretim yılının birinci yarı yılı bugün sona eriyor. Ancak bu dönemde de eğitimde yaşanan sıkıntılar aşılamadı. Gerek eğitim çalışanları, gerekse öğrenciler bu eğitim-öğretim yılında da Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın, eğitim alanındaki plansız ve başarısız uygulamalarına tanıklık etti.

Hükümetin ve Bakanlığın karnesi eğitim çalışanları nezdinde kırıklarla doludur. Bu nedenle sendikamız, ikinci dönem derslerine daha çok çalışması için Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin ÇELİK’e uyarı niteliğinde bir karne verilmesini kararlaştırdı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın iyi yönetilmesini, Türk Milli Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasını, eğitimde kalitenin sağlanmasını ve verimin artırılmasını, eğitim alanında karşılaşılan engellerin ortadan kaldırılmasını, eğitim çalışanlarına kaybettiği itibarlarının geri kazandırılmasını talep eden sendikamızın, Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin ÇELİK için hazırladığı karne dikkate alınmalıdır.

ÖĞRETMENLER MİLLETVEKİLLERİNDEN 9 KAT AZ KAZANIYOR
Bu eğitim-öğretim yılının ilk yarı yılı, ne yazık ki öğretmen maaşları tartışmalarıyla sona ermektedir. Dünya Bankası’nın öğretmen maaşlarını yüksek olduğunu iddia eden açıklaması, ardından da bu talihsiz açıklamaya Milli Eğitim Bakanı’nın destek vermesi eğitim camiasında infial yaratmıştır. Kendi maaşının yüksekliğini dile getirmeyen Bakan ÇELİK’in, öğretmen maaşlarını yüksek bulması bir hayli ilginçtir. Zira ülkemizde Bakanlar aylık ortalama 8 bin 937 YTL, milletvekilleri ise 8 bin 751 YTL kazanmaktadır. Üstelik milletvekilleri haftada 3 gün ve 12 saat çalışmaktadır. Bir sınıf öğretmeni ise haftada 18 saat derse girmektedir. Aldığı ücret ise en düşük derecedeki bir öğretmenin 973 YTL, en yüksek derecedeki bir öğretmenin 1.177 YTL’dir. Bu durumda milletvekili maaşları öğretmenlerin maaşlarından 7.6 ila 9 kat fazladır.

Ayrıca Türk öğretmenleri Avrupalı meslektaşlarına göre daha fazla çalışmaktadır. İlköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin toplam çalışma zamanı Türkiye’de bin 808 saat iken, OECD ülkelerinde bin 695 saattir. Bu rakam İspanya’da bin 425, Portekiz’de bin 540, Almanya’da bin 742, Hollanda’da bin 659 ve İskoçya’da bin 365 saattir.
Tüm bunları görmezden gelen Sayın Bakan, öğretmen maaşları üzerinden siyaset yapmaktadır. Zira daha önce ‘öğretmenler az çalışıyor, çok kazanıyor’ diye açıklama yapan Bakan, aradığı yandaşı sonunda bulmuştur. Oysa aldığı ücretle geçinmekte büyük sıkıntı yaşayan ve açlığa mahkum edilen eğitim çalışanları ne kendilerini geliştirebilmekte, ne ailelerine katkı sağlayabilmekte ne de sosyal-kültürel aktivitelerden yararlanabilmektedir. Hatta borçları nedeniyle intiharı düşünen ya da intihara teşebbüs eden öğretmenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Dolayısıyla eğitim çalışanlarının maaşlarına göz dikenler, bunun bedelini ağır ödeyeceklerdir.

ÖĞRENCİ BAŞINA YAPILAN HARCAMA TÜRKİYE’DE DAHA AZ
Öğrenci başına harcama oranı Türkiye’de oldukça düşüktür. OECD ülkelerinde öğrenci başına tutan harcama miktarı; ilköğretimde 5 bin 331 dolar, ortaöğretimde 7 bin 163 dolar, yükseköğretimde ise 11 bin 443 dolardır. Türkiye’de ise öğrenci başına harcama miktarı ilköğretimde bin 120 dolar, ortaöğretimde bin 808 dolar, yükseköğretimde ise 4 bin 231 dolardır. Yani OECD ülkelerinde ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim için öğrenci başına 23 bin 937 dolar ayrılırken, Türkiye’de 7 bin 159 dolar ayrılmaktadır.

2008 EĞİTİM BÜTÇESİ BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI
2008 yılı bütçesi eğitim camiasının beklentilerini karşılamamıştır. 2008 yılı eğitim bütçesi 22 milyar 915 milyon YTL’dir. MEB bütçesi, Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 3.2’sine denk gelmektedir. Konsolide Bütçeden eğitime ayrılan pay ise, yüzde 10.3’tür. Oysa 2007 yılında bütçeden eğitime ayrılan pay yüzde 10.4, bütçeden GSMH’ya ayrılan pay da, yüzde 3.4’tü. OECD ülkelerinde de milli gelirden eğitime ayrılan pay, yüzde 5.4’tür. Bu rakam İsveç’te 7.4, Norveç’te 7.6, Danimarka’da 8.4, Belçika’da yüzde 6, Yeni Zelanda’da yüzde 6.5, İrlanda’da yüzde 7.6’dır.

TÜRKİYE’DE LİSE VE ÜNİVERSİTE MEZUNLARININ SAYISI AB ÜLKELERİNE GÖRE DÜŞÜK VE EĞİTİMDE KALİTE SAĞLANAMIYOR
Eğitim sistemimiz her yeri oynayan bir yapıya dönüşmüştür. Öyle ki bu oynak yapı, üniversitelere öğrenci yetiştiremememize, okullarımızın dünya ülkeleri arasında son sıralarda yer almasına neden olmaktadır. Ayrıca eğitim sistemimiz ne yazık ki günü birlik alınan kararlar, yapılan haksız uygulamalar neticesinde büyük zarar görmektedir. Eğitim sistemimiz kaliteden uzaklaşmakta, merkezine AB’ye itaatkarlığı alarak, gerek müfredat programları gerekse ders kitapları açısından sıkıntı yaşanmasına neden olmaktadır. Müfredat programları yurtdışından ithal edilmektedir. Ders kitapları titizlikle incelenmemektedir. Eğitimde kalite düşmekte, rekabet düzeyi istenilen düzeyin çok gerisinde kalmaktadır. Bu gerçek, rakamlarla da teyit edilmektedir. OECD ülkelerinde ortalama olarak mezuniyet yaşındaki bireylerin yüzde 34.8’i üniversiteleri ve benzer diplomalar veren diğer kurumları kapsayan A seviyesindeki yükseköğretimi bitirmektedir. Bu rakam Hollanda’da da yüzde 40.2, İzlanda’da da yüzde 50, Finlandiya’da yüzde 47, Danimarka’da yüzde 45, Yeni Zelanda’da yüzde 48.4, İngiltere’de yüzde 38.3 iken, Türkiye’de 10.8’dir.

OECD ülkelerinde lise mezunlarının mezuniyet yaşındaki nüfusa oranı; Finlandiya ve Danimarka’da yüzde 90, Almanya’da yüzde 99, Japonya’da yüzde 92, Kore’de yüzde 96, Norveç’te yüzde 100 iken, Türkiye Brezilya ve Şili’nin bile geriside kalmaktadır. Brezilya’da lise mezunlarının nüfusa oranı yüzde 65, Şili’de yüzde 68 iken; Türkiye’de yüzde 53’tür.

ÖĞRETMEN AÇIĞI OLMASINA KARŞIN ATAMALAR YAPILMIYOR, SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ALIMINA DEVAM EDİLİYOR
Türkiye’de derslik ve öğretmen açığıda büyük handikaptır. Snıf başına düşen öğrenci sayısı Türkiye’de ilköğretimde 35, ortaöğretimde 34’tür. Ancak bu rakamlar büyük şehirlerimizde ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çok daha yüksektir. Bu durumda 30 kişilik sınıflar baz alındığında; derslik açığı ilköğretimde 54 bin 53, ortaöğretimde ise 14 bin 142’dir.

OECD ülkelerinde ise sınıf başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 21.4, ortaöğretimde 24.1’dir. Türkiye’de OECD standartları göz önüne alındığında ilköğretimde derslik açığı 199 bin 354, ortaöğretimde ise 41 bin 779’dur. Çağ nüfusunun tamamının okula gitmesi durumunda ise derslik açığı okul öncesinde 229 bin 187, ilköğretimde 218 bin 366, ortaöğretimde ise 66 bin 729 olacaktır.

Türkiye’de ilköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 27, ortaöğretimde 18’dir. OECD ülkelerinde ise öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 16.9, ortaöğretimde 13.3’tür. Dolayısıyla öğretmen açığı; OECD standartlarına göre ilköğretimde 239 bin, ortaöğretimde ise 66 bin 975’dir. Bu rakamlara çağ nüfusu da eklendiğinde öğretmen açığı ilköğretimde 263 bin 88, ortaöğretimde 112 bin 184 olacaktır. Ancak Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK, gerçek öğretmen ihtiyacının 12 bin 805 olduğunu söylemektedir.
Bu açıklamaya Bakan’ın kendisi de gerçekten inanmakta mıdır, doğrusu merak ediyorum. Şayet Bakan’ın verdiği rakam doğruysa, o halde niçin yıllardır öğretmen açığı meselesi çözülemiyor? Anadolu’nun ücra köşeleri öğretmen bekliyor? Öğretmenler sözleşmeli, ücretli adı altında düşük ücretlerle çalıştırılıyor?

Üstelik öğretmen açığı konusunda MEB yanlış bir strateji izlemektedir. Öğretmen açığı ile ilgili çelişkili rakamlar veren Bakan ÇELİK, öğretmen açığı meselesini iş güvencesinden yoksun sözleşmeli öğretmen alarak çözmeye çalışmaktadır. Açık olmasına karşın atama yapmayan Bakanlık, üç kuruşa çalıştırdığı öğretmenlerinden verim beklemektedir. Maliyeti düşürmek ve devletin eğitim harcamalarını kısıtlamaya yönelik olan bu uygulama ne yazık ki insan sömürüsünden başka birşey değildir. Bu nedenle sözleşmeli öğretmen alımı uygulamasına derhal son verilmelidir. İnsan yetiştirmek gibi ulvi bir mesleği icra eden öğretmenlerimiz, çaresiz bırakılmamalıdır.

SENDİKAMIZ EK DERS ÜCRETLERİNİ YARGIYA TAŞIDI
Sendikamız, ek ders ücretlerinin kesilmesi ile ilgili mağduriyeti sık sık gündeme getirmektedir. Bayramlar dolayısıyla ya da okulun tatil edildiği günlerde öğretmenler, o haftaya ait ek ders ücretlerini alamamaktadır. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen,"Dini bayramlarda ve herhangi bir nedenle okulun tatil edildiği haftalarda maaş karşılığının okulun açık olduğu günlere göre hesaplanması" istemi ile dava açmıştır. Büyük bir hukuksuzluğa imza atan ve hiçbir hakka sığmayan bu uygulama umuyoruz ki yargıdan döner ve öğretmenlerin ek derslerinde herhangi bir kesintiye gidilmez.

YÖNETİCİ ATAMA YÖNETMELİĞİ BİR AN ÖNCE YAYINLANMALIDIR
Yönetici Atama Yönetmeliği arapsaçına dönmüştür. Zira Danıştay 2. Dairesi, 13.04.2007 gün ve 26492 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliğini iptal etmişti. Böylece yönetmelik hükümlerine göre 2006 ve 2007 yıllarında yapılan tüm yönetici atama işlemlerinin yürürlüğü durdurulmuştu. Bu nedenle yeni bir yönetmelik yayınlanması gerekiyordu. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen hala, yeni bir yönetmelik yayınlanmamıştır. Bu durum eğitim çalışanları arasında huzursuzluğa neden olmaktadır. Zira binlerce okul vekaletle görevlendirilen yöneticiler tarafından idare edilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın niçin bu konuda elini yavaş tuttuğunu anlamak mümkün değildir. Eğitim camiasında Bakanlığın yönetmeliği geciktirerek, yandaşlarını korumaya çalıştığı görüşü ağır basmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, bu şaibeden derhal kurtarılmalı ve Sayın Başbakan soruna ivedilikle el koymalıdır.

BAKANLIĞIN HUKUK BİLGİSİ ZAYIF
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı uygulamalarla, çıkardığı yönetmelik ve genelgelerle sık sık yargı duvarına çarpmaktadır. Eğitim alanında haksızlıklara imza atan Bakanlığın ve Sayın Bakan’ın hukuk bilgisi oldukça zayıftır. Buna rağmen yine de Bakanlık, hukuk dışı uygulamalarına devam etmekte ve eğitim çalışanlarını mağdur durumda bırakmaktadır.

ÖRGÜN EĞİTİMDE BAŞARISIZ OLAN BAKAN ÇELİK’İN AÇIK ÖĞRETİME NAKLEDİLMESİ GEREKİYOR
İşte tüm bunlar Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’e verdiğimiz karnenin notlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle şimdi sizlere Bakan’ın karnesinin notlarını açıklayacağım.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK; eğitime ayrılan bütçe dersinden 35 puan, meslek liseleri dersinden 30 puan, okullaşma oranlarının artırılması dersinden 25 puan, derslik ve öğretmen açığının giderilmesi ve planlı olarak iş yapma alışkanlığı dersinden 20 puan, MEB kaynaklarını verimli kullanabilmesi dersinden 15 puan, ek ders ücretleri, öğretmen atamaları ve aldığı görevi yerine getirme başarısı derslerinden 10 puan, milli eğitimin sorunlarına duyarlılığı dersinden ise 5 puan alabilmiştir.

Bakan ÇELİK sıfır puan aldığı dersleri ise şöyledir: Eğitim çalışanları ile ilişkiler, Eğitim çalışanlarının maddi ve özlük haklarının iyileştirilmesi, okullarda şiddet, bağımlılık ve tacize çözüm bulunması, müfredat programları, ders kitaplarının denetimi, mevzuata hakim olma, yönetici atamalarında liyakata uygun hareket edilmesi ve verdiği sözleri yerine getirmesi.
Bakan; kadrolaşma ve adam kayırma, Dünya Bankası ve İMF ile ilişkiler, güvenceden yoksun öğretmen istihdamı, eğitim çalışanlarından bağımsız olarak iş yapması, eğitim çalışanlarını aşağılama, hor görme ve eğitimde özelleştirme derslerinden ise tam 100 puan alarak, Pekiyi’yi hak etmiştir.

Görüldüğü üzere Bakan’ın karnesi kırıklarla doludur. Bu nedenle Bakan ÇELİK’in, ikinci dönem derslerinde başarılı olabilmesi ve sınıfını geçebilmesi için büyük bir gayret göstermesi ve çok çalışması gerekmektedir. Ancak biz eğitimciler, örgün eğitimde başarılı olamayan Bakan Hüseyin ÇELİK’in, açık öğretime nakledilmesinde fayda görmekteyiz. Bakan ders sıralarını boşuna işgal ederek, başkalarının hakkını gasp etmemelidir.

Saygılarımızla.

Son Haberler

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.

SINAVSIZ ATAMAYA DANIŞTAY’DAN İPTAL KARARI

Türk Eğitim Sen olarak ilçe milli eğitim müdürü kadrolarına yapılacak atamalarda aranan sınav şartının...

KAMU ÇALIŞANLARINI SENDİKAL ESARETTEN KURTARACAĞIZ!

Türk Eğitim-Sen Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Eğitim ve İstişare Toplantısı, 31 Ekim-3 Kasım 2024 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi.

OCAK AYINDA YAPILACAK ZAMMA EK YAPILMALI, ÜZERİNE REFAH PAYI EKLENMELİ

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci Ekim ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi.