Tabii ki, bu süreçte kontrolü yapması gereken mercii Yüksek Seçim Kurulu’dur. Nitekim YSK ölçünün kaçırıldığı noktalarda devreye girmekte ve savcıları göreve davet etmektedir. Bir eğitim sendikası olarak, kamuoyunun dikkatini çekmek istediğimiz husus, öğrencilerimizin seçim rekabetine alet edilmiş olmasıdır. Ülkemiz için en büyük tehlikelerin başında eğitimin siyasallaştırılması gelmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin olduğu gibi siyasilerin de buna çok dikkat etmesi gerekmektedir. Ancak, Kocaeli’nde örneği görüldüğü gibi, kimi siyasilerimiz bu konuda yeterli hassasiyet göstermemekte ve daha üzücü olanı da eğitimimizi idare eden bazı bürokratlarımızın da bu girişimlere aracı olmalarıdır.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Genel Başkan İsmail KONCUK, eğitim ortamının siyasi mülahazalara zemin haline getirilmesinden mutlaka kaçınılması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi; “09.02.2009 tarihinde İzmit Milli Eğitim Müdürlüğü, okullara bir yazı göndererek başarılı öğrencilerin adres ve telefon bilgilerini istemiştir. İlk ve orta öğretimde okuyan ve birinci kanaat döneminde takdir/teşekkür belgesi alan öğrencilerin Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ödüllendirileceği ve bu amaçla bilgilerin istenildiğinin belirtildiği yazı, aynı zamanda Milli Eğitim Müdürlüğü’nün adresinde de 12 Şubat 2009 tarihi itibariyle yayınlanmıştır.
Yerel seçimlere bir buçuk ay kala, böylesi bir faaliyetin yapılmasını yalnızca ‘eğitime destek ve öğrencileri teşvik’ amacıyla yapıldığını düşünemiyoruz. Eğer öyle olsaydı bundan önceki dört yıl süresince de belediye yönetimi aynı uygulamayı hayata geçirirdi. Kocaeli il genelindeki okul ve takdir/teşekkür alan öğrenci sayısı düşünüldüğünde; elde edilen bilgilerle binlerce aileye bu vesileyle bir kez daha ulaşmak mümkün olabilecektir.
Amaç, gerçekten eğitime destek olmak ise bu faaliyet okul idarecilerimiz eliyle kolayca yapılabilecektir. Çocuklarımız, seçmen ailelerine karşı birer propaganda aracı olarak kullanılmak istenmiyorsa belediye ödüllerini bizzat okullarımızda dağıttırabilecektir. Fakat bu yöntem tercih edilmemiş ve dolayısıyla biz eğitimcilerde çocuklarımızın siyasi rekabete alet edileceği kaygısı uyanmıştır.
Nitekim Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tavrı da bu kaygımızı haklı çıkarmıştır. Şöyle ki, sözkonusu yazı, 12 Şubat’ta adresinde yayınlanmış fakat 13 Şubat’ta kaldırılmıştır. Demek ki, yapılanın yanlışlığı görülmüş ve yazı apar topar yayından kaldırılmıştır. Yanlışın neresinden dönülürse kardır. Fakat unutulmamalıdır ki, eğitimimizi idare edenlerin daha duyarlı olması ve yalnızca eğitime hizmet etmeleri gerekmektedir.
Temennimiz odur ki, önümüzdeki bir buçuk aylık dönemde, özellikle sorumluluk makamında bulunanlar, seçim sürecinin heyecanına kapılarak bir daha böylesi yanlış tutumlara alet olmazlar.
Öğrencilerimiz, ailelerin devletimize ve dolayısıyla biz eğitimcilere emanetidir. Emanete sahip çıkmak namus borcudur.”
