Kamu Çalışanları, HÜKÜMETTEN % 53 ALACAKLIDIR
Kamu çalışanlarının ücret zammı konusunda Hükümet temsilcileri ile yetkili sendikalar arasında gerçekleşen toplu görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamamıştır. Bu olumsuzluğun tek ve biricik sebebi, Hükümet’tir. Geçtiğimiz seneki toplu görüşmelerde de sergilemiş olduğu yapıcılıktan uzak, uzlaşmaz, anlayışsız, dediğim dedik katı tutumunu aynen bu seneki görüşmelerde de devam ettiren Hükümet temsilcileri, hiçbir inandırıcılığı olmayan, gerçeklerle ilgisiz birtakım istatistik bilgilere başvurarak, kamu çalışanlarının refah içinde olduğu yalanını savunmaya çalışarak maaş artışı taleplerimize karşı çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir. Hükümet adına tam yetkili Bakan Mehmet Ali Şahin’in refah iddiası öylesine tutarsızlaşmış bulunmaktadır ki, neredeyse değil ki zam vermek, ücretleri daha da düşürmeye bile çalışacak noktaya gelmişlerdir.
Hükümet temsilcilerinin görüşmelerde ortaya koydukları sözde belgelerin ne kadar çürük, ne kadar gerçek dışı olduğunu kamuoyu önünde defalarca ispat ettik. Kamu çalışanlarını ve asıl olarak da kamuoyunu aldatmaya yönelik bu sahte belgelere göre, geçen bir yıl içersinde gerçekleşmiş olan enflasyon artışı, en fazla %6–8 oranında olduğundan, önümüzdeki senenin ücret artışlarını da bu değerlere göre belirlemeye çalışmakta ve düşük ücretli kamu çalışanına 2007 Ocak ve Temmuz aylarında % 4 + %4, yüksek ücretlilere ise % 3 + %3 zammın, onların ücretlerinde yeni bir refah artışı bile sağlayacak bir yükselme getireceğini ileri sürmektedirler.
Yaşadığımız acı gerçeklerin hiç de bu komik rakamlarla çizilen pespembe, sahte mutluluk tablosu ile bir ilgisi olmadığını hatırlatalım. %3’lük bir dilim hariç, tamamının Yoksulluk Sınırı’nın ve bunların içinde de çok büyük bir bölümünün Açlık Sınırı’nın altında ücret aldığı kamu çalışanları için asıl enflasyon oranları, zorunlu harcamalarda meydan gelenlerdir. Çünkü tek derdi aybaşını getirmek olan kamu çalışanı için diğer harcama kalemleri zaten çoktan defterden silinmiş bulunmaktadır. Zorunlu harcama kalemleri ise, elektrik, doğal gaz, giyim, gıda, sağlık giderleri ve ev kirası başta olmak üzere, kaçınılamayacak olan giderlerden oluşmaktadır ve asıl enflasyon da bunlarda görülmektedir. Meselâ, ev kiraları bir yıl içerisinde %30-ilâ %50 arasında ve hatta daha da fazla; doğal gaz en az % 25 oranında, ilaç ve tedavi fiyatları başta olmak üzere sağlık harcamaları da en az bu oranda artmıştır. Üstelik bu yılın baharından itibaren, IMF’nin “sağlık giderlerinde devlet katkısını düşürün” talimatına “baş üstüne” diyerek harfiyen itaat eden Hükümet, aslı astarı olmayan sudan bahanelerle birçok ilacın ödemesini ya resmen ya tamamen kesmiş ya da ödememek için getirdiği ağır şartlar yüzünden fiilen ödenemez hale getirmiş olduğundan masrafını kamu çalışanına yüklemiştir ki bu suretle de kamu çalışanının zaten yetersiz olan bütçesinden çıkan sağlık giderleri daha da yükselmiştir. Ramazan’ın başlaması ile birlikte gıda maddelerinin fiyatlarında meydana gelen artış da göz önüne alındığında, bizzat Başbakan’ın açıkladığı “mutlu ve refah içindeki kamu çalışanı” sözü, iyiden iyiye, içi boş bir slogandan ibaret kalmaktadır
Hükümet temsilcilerinin fiyat istikrarı için bula bula örnek olarak gösterdiği tek gıda maddesi ekmek olmuştur. Bu iddia ise komik olduğu gibi ayıptır da aynı zamanda. Demek ki pek saygıdeğer hükümetimiz kamu çalışanına sadece ekmekle açlığını bastırmayı teklif etme yolunu keşfetmiş olmaktadır.
Kamu çalışanları buzdolabı, televizyon gibi dayanıklı tüketim mallarını bir defaya mahsus alıyorlar ve yıllarca kullanıyorlar, oysa kira, gıda, temizlik, ısınma gibi harcama kalemleri için her gün bütçelerinden para ayırmaları gerekiyor. Bugün kamu çalışanlarının sorunu beyaz eşya alma sorunu değil, hayatta kalma sorunu, açlık sorunudur. Türkiye İstatistik Kurumundan alınan resmi rakamlara göre; 2002 yılından 2006 Eylül ayına kadar memur maaşlarının günlük tüketim malzemeleri karşısında % 53 oranında eridiği ortaya çıkmıştır. Elektronik piyasasında, Çin’in de etkisiyle yaşanan fiyat düşüşlerini kullanarak, memurların alım gücünün arttığını söylemek son derce yanlıştır.
Türkiye Kamu-Sen olarak bildiririz ki:
Hükümet temsilcilerinin art niyete dayalı bu kasıtlı uzlaşmaz tutumları ve kamu çalışanına zulmetmeyi temel bir siyasî tercih haline getirmiş olduklarından, yasaların verdiği haklarımızı kullanarak, demokratik kurallar çerçevesinde sürekli eylem planını devreye sokmuş bulunuyoruz
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.