Türk Eğitim-Sen olarak sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için söylemediğimiz cümle, yapmadığımız eylem neredeyse kalmadı. Bu yaptıklarımızla da yetinmedik ve 16 Nisan 2011 tarihinde iş güvencemize sahip çıkmak, 4/B ve 4/C gibi kuralsız ve güvencesiz istihdam modeli ile taşeronlaşmaya karşı çıkmak için yeni bir eylem kararı aldık.
350 bin ataması yapılmayan gencimizin derdiyle dertlendik ve yapılan her eyleme maddi, manevi destek verdik, ek öğretmen ataması yapılmadığı takdirde daha büyük eylemler yapacağımızı 16 Ocak tarihinde Abdi İpekçi Parkı’nda yapılan eylemde basın önünde ilan ettik. 30 bin rakamı da ilk defa Türk Eğitim-Sen tarafından dile getirilmiş ve kabul görmüştür.
Türk Eğitim-Sen her sözünün arkasında oldu, tutamayacağı sözü vermedi, insanları umutlandırıp çark da etmedi. Gerek sözleşmelilerin kadroya alınması, gerekse 30 bin ek öğretmen ataması taleplerimiz kamuoyunda geniş yer ve destek buldu. Bu konuların sürekli gündemde tutulması sonucunda, Milli Eğitim Bakanı ve Hükümet yaklaşan genel seçimleri de dikkate alarak, geri adım atma sinyalleri vermeye başladı. 16 Nisan tarihinde bu konularda eylem yapılacak olması da, düne kadar zinhar olmaz diyenleri harekete geçirdi.
Bu arada, Hükümete yakınlığı ile meşhur, malum sendika, tarihinde ilk kez 29 Mart 2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı önünde, sözleşmelilerin kadroya alınması için, basın açıklaması yapacağını ilan etti. Doğrusu çok merak ettik, bu sendika MEB önünde ne diyecekti? Malum sendika, Hükümeti ve Nimet Çubukçu’yu çok sert bir dille eleştirip, ‘sözünüzün arkasında durun, aksi takdirde daha büyük eylemler yaparız’ mı diyecek; yoksa zülfüyare dokunmadan ‘sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması için gereğini arz ederiz’ mi diyecekti? Bunu öğrenebilme imkanımız artık kalmadı. Çünkü, bu sendika sürpriz eylem kararını yine sürpriz bir şekilde iptal ettiğini duyurdu. İptal gerekçesi de, Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın bunların yapacağı eylemden çok korkarak, bunlara randevu vermesiymiş. Bu sendikayı ve yöneticilerini Türk Eğitim-Sen olarak tebrik ediyoruz. Türk Eğitim-Sen’in onca para harcayarak yaptığı eylemler, mitingler, onlarca basın açıklaması, televizyon programlarında yapılan sert eleştiriler ile başaramadığı işi, MEB önünde eylem yaparım ha diyerek başardılar(!)
Tabi ki işin aslı, bu konuların Türk Eğitim-Sen ve mağdurlar tarafından sürekli gündemde tutulması ve yaklaşan genel seçimlerde İktidarın hesabına olumsuz yansıyacak olmasıdır. Aklı başında ve vicdanı olan bir tek kişi bile, bu malum sendikaya inanmayacaktır. Bu gelişmelerden nemalanmak için, sendika-hükümet ele ele her çeşit tezgahı kuranları, eylem yapacağız numaraları ile dikkat çekip, eylem yapmadan, ‘Bakan söz verdi, biz bu işi çözdük’ maskaralığına soyunanları tüm sendikalarla birlikte, eğitim çalışanları ibret ve tiksinti ile seyretmektedir.
Bu zavallılığı, ahlaksızlığı sendikacılık olarak takdim etmek ne utanç vericidir. Böylesine entrika ve utançtan yüce Allah hepimizi korusun.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ