Bilindiği üzere MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmelik Taslağı MEB tarafından hazırlanıp görüşlerini almak üzere sendika genel merkezlerine gönderilmiştir.
Türk Eğitim Sen Genel Merkezi 26.03.2010 tarihinde görüşlerini Bakanlığa sunmuştur. Sunduğumuz görüşler öğretmenlerden ve şubelerimizden alınan görüşlerdir. Takdir edilir ki; hemen her konuda fikir birliği oluşturmak mümkün olmamaktadır. Ortaya konulan bir görüş bir eğitim çalışanını çok memnun ederken, bir diğer eğitim çalışanının kızgınlığına yol açabilmektedir. Bu sebeple, Türk Eğitim Sen çoğunluk görüşünü dile getirmeyi demokratik teamül, sebebiyle uygun görmüştür. Bu görüşümüze rağmen, zarar görmesi muhtemel olan eğitim çalışanlarının zarar görmemesi yönündeki görüşlerimiz de yönetmelik taslağına eklenmiştir. GEÇİCİ MADDE 4 Bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önceki, Atama ve Yer Değiştirme hükümleri doğrultusunda zorunlu hizmet yükümlülüğünü yerine getirmek üzere yer değiştirme suretiyle atanmış olan öğretmenler, zorunlu çalışma sürelerini veya bulundukları illerde geçirilmesi gereken süreyi tamamlayıp tamamlamadıklarına bakılmaksızın bu yönetmeliğin yayımı tarihini izleyen ilk yer değiştirme döneminde bulundukları il dışına yer değiştirme isteğinde bulunabilirler.
Bu görüşlerimiz daha önceki yazılarımızda yayınlanmıştır. Ancak, yaşanan olayın sadece bir yönünü öne çıkaran bazı eğitim çalışanları bu maddeleri görmemekte, çevresinde oluşan birçok yanlış değerlendirme ile görüş bildirmektedir.
Sendikamıza bir çok mail ve yorum gelmektedir. Yorumların büyük bir çoğunluğu yapılan çalışmaları takdir ederken, sendikamıza teşekkür etmekte, bir kısmı ise zorunlu çalışma yükümlülüğü tarihi sebebiyle sendikamıza gönül koymaktadır. Yaptığımız bir çok açıklamaya rağmen bu konudaki bazı arkadaşların düşünceleri değişmemiştir. Halbu ki, esas olan, şuanda içinde bulunulan durumu, yani kendi şartlarına uygun değerlendirme değil, çalışma hayatı boyunca oluşabilecek problemlere göre yönetmeliği değerlendirmektedir. Ancak, böyle olmamakta batı ya da doğuda görev yapıyor olmak, yönetmeliğe bakış açısını ayar etmektedir. Hatta, bu yıl için bulunduğu okulda iki yıl çalışma süresini doldurmuş ve il içi tayin hakkı kazanmış bir çok öğretmen, yönetmelik bu yıl uygulanırsa üç yıl şartı gelir diye düşünerek, yönetmeliğin bu yıl uygulanmasını istememektedir. Ancak, çoğunluk yönetmeliğin bu yıl uygulanmasından yanadır(%91). Bu şartlar altında, hiçbir sendikanın herkesi memnun edecek bir görüş ortaya koyması mümkün olmayacaktır.
Bu şekilde bir değerlendirme içerisinde olunduğunda bir çok konu, kendisi için engel görenler için kabul edilemez olacaktır. Mesela, Türk Eğitim Sen il içi ve il dışı tayinlerin aynı anda yapılabilmesini savunmuştur. Bu konu, Batıda çalışan ve il içi tayin isteyen bir çok öğretmenin kabul etmeyeceği bir durumdur. Çünkü, bu öğretmenler, doğuda görev yapanların daha çok puan aldığını bilmekte ve buna karşı durmaktadır. Ama Türk Eğitim Sen, bu görüşünde ısrarcıdır il içi ve iller arası tayinler puan üstünlüğüne göre aynı anda yapılmalıdır. Bu teklifimiz şu anda zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan öğretmenlerimizi rahatlatacak bir uygulama olacaktır.
Zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapanların tayin isteklerinin gerçekleşmesi için, tüm münhallerin duyurulması ile ilgili girişimlerimiz devam etmektedir. MEB’in bu konuda ikna olması doğrultusunda tüm sendikalar da ortak görüş bildirmiş durumdadır.
Ayrıca, Yönetmelik taslağının 29.maddesinin (1) fıkrasında ‘’zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında görev yapan öğretmenlerden zorunlu çalışma yükümlülüğü ait hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarında 3 yıllık çalışma süresini dolduranlar’’ ifadesindeki 3 yıl ifadesinin (eski yönetmelikte olduğu gibi) 2 yıl olması gerektiği hususu da sendikamızın bir talebi olarak MEB yetkililerine ifade edildi” konusu MEB ile 5 Nisan’da yapılan 1. Yönetmelik Toplantısında dile getirilmiştir.
Kurum içi atama konusunda da, sendikamıza gelen talepleri dikkate alarak MEB’e taslak yönetmeliğe konulması doğrultusunda aşağıdaki teklifi götürdük:”Taslağın 18. maddesinin 3. fıkrasının: “Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı dışındaki hizmet sınıflarında görevli olup, öğretmenliğe ilk defa atanacakların atamaları, istekleri ve tercihleri doğrultusunda, devlet memurluğundaki hizmet süreleri dikkate alınarak, zamana bağlı olmaksızın yapılabilir” biçiminde değiştirilmesi hususunda görüşümüzü ilettik.
İl içi tayinlerin 2 yılda bir yapılması doğrultusunda teklifimiz de ısrarcıyız. MEB’in bu konuda görüşünü değiştirmek için gayretimiz bundan sonra da devam edecektir. Yorum gönderen pek çok eğitim çalışanı büyük tereddütler içerisindedir. MEB’in taleplerimiz doğrultusunda taslak yönetmeliği revize etmemesi durumunda, hukuki süreç Türk Eğitim Sen tarafından takip edilecektir. Gönül ister ki, bu konuda dava açmaya gerek kalmasın.
Zorunlu hizmete tazminat istenmesi konusu, Türk Eğitim Sen’in yönetmelik taslağı görüşleri içerisinde yer almıştır. Bu talebimizin basında duyulması üzerine bazı eğitim sendikaları da, zorunlu hizmet yükümlülüğü kapsamında görev yapanlara tazminat verilmesini teklif etmiştir. Esasen bu görüşümüz yeni olmayıp yıllardır dile getirdiğimiz önemli bir talebimizdir. Bu talep yerine getirilmediği sürece bölgeler arası öğretmen dağılımında adaleti sağlamak mümkün değildir. Talebimiz yönetmelikte aşağıdaki şekilde yer almıştır. “MADDE 48 (6) Belirlenen hizmet alanlarından 1. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 1 brüt asgari ücret, 2. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 1,5 brüt asgari ücret 3. . hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 2 brüt asgari ücret tutarında zorunlu hizmet tazminatı ödenir. Bu bölgelere isteğe bağlı olarak atatan ve bu kapsamda görev yapmakta olanlara tazminat tutarlarının ½’si oranında zorunlu hizmet tazminatı ödenir.”
Hizmet süresinin hesap edilmesinde 30 Eylül tarihini baz alınması ile ilgili teklifimizden vaz geçmiş değiliz, sendikamızı arayan bir çok eğitim çalışanı bu tarihten vazgeçtiğimiz şeklinde duyum aldıklarını ifade etmektedirler. Bu yanlış bilgi hangi kaynaktan çıkmıştır, bilmiyoruz. Ancak, 30 Eylül talebi çok eski bir talebimizdir. Bu tarihin 15 Eylül yapılmasına da karşıyız. MEB ile yapılan son toplantıda, MEB yetkilileri kesin olmamakla birlikte, 15 Eylül tarihine göre bir hesaplama yapılmasını gündeme getirmiş ancak sendikalar bu konuda MEB’e destek vermemiştir. MEB 15 Eylül konusunda çok ısrarcı olmamıştır.
İl emri ve sözleşmeli öğretmenlerin de bu haklardan faydalanması konusundaki tekliflerimiz yönetmelik taslağında bulunmaktadır. Türk Eğitim Sen ailelerin parçalanmaması doğrultusunda bir yönetmelikten yanadır. Bu sebeple il emri konusuna büyük önem vermektedir.
Taslağı iyice incelemeden yorum yapmayınız. Yorum yaparken empati yapınız ve kendi doğrunuzu en doğru olarak görme anlayışından sıyrılarak yorum yapınız. Yönetmeliği bir bütün olarak değerlendiriniz. Taslak yönetmelikle ilgili MEB’e sunduğumuz görüşlere yukardaki linkten ulaşabilirsiniz. Sağlam bir araştırma yapmadan hüküm vermek, sadece sizi yanıltmaz, aynı zamanda haksızlık yapmayı da beraberinde getirir. Yönetmelik taslağı hakkındaki diğer yazılarımızı da okuyarak değerlendiriniz.
Yönetmelik taslağı ile ilgili olarak öne çıkardığımız konuları takip etmeye devam edeceğiz. MEB’le bu konuda diyalogdan yana bir tutumla çalışmalarımızı yürüteceğiz. Eğitim çalışanlarının haklarını korumak konusunda hassasiyetimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Diğer eğitim sendikaları bu konularda açıklama yapmaktan kaçınırken, Türk Eğitim Sen, tüm eleştirilere yönelik açıklamalar yaparak eğitim çalışanlarının görüşlerine önem vermektedir.
NOT:Yukarda teklif edilen maddeler ve MEB’in taslağı da dahil, Resmi Gazete’de yayınlanmadan resmiyet kazanmayacaktır. Yönetmeliğin bu yıl uygulanması için gayretimiz sürmektedir. Şuana kadar tartışılan hiç bir maddenin Resmi Gazete’de de böyle yayınlanacak diye bir garantisi bulunmamaktadır. Bütün açıklamalarımıza rağmen, ısrarla, daha net açıklama yapın diye yorum yapan arkadaşlara duyurulur.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ