YENİ TÜRKİYE Mİ? ESKİMEYEN TÜRKİYE Mİ?

 

Bir “Yeni Türkiye” türküsü tutturdular gidiyorlar.

Fareli köyün kaval sesi gibi

Ama bilinmeli ki,

Her yeni, iyi değildir;

Her yeni, faydalı olmaz!

Her yeni, güzel olacak diye de bir koşul yok.

Çünkü;

Yenidir, ama tasarım hatası vardır.

Yenidir, ama defoludur.

Yenidir, ama estetik değildir.

***

Yeni Türkiye…

“Ne mutlu Türk’üm diyene” yazılarının alkışlarla yerinden sökülüp atıldığı Türkiye midir?

Evet..,

Maalesef yeni Türkiye,

Çocuklarımızın;

Türk’üm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem;

Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ey büyük Atatürk;

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime and içerim.

Varlığım; Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk’üm diyene!

diyerek AND içemediği Türkiye’dir!

Öğrenci Andı’nın hangi cümlesi, hangi kelimesi kime batmıştır, kimin zoruna gitmiştir.

Yeni Türkiye;

İstiklalimizin ve İstikbalimizin sembolü ay yıldızlı al bayrağımız ile ilgili yazılmış en güzel şiirlerden biri olan Arif Nihat Asya’nın BAYRAK şiirinin ders kitaplarından TAHRİK unsuru olduğu için çıkarıldığı Türkiye’dir.

Hainlerin bayrağımızı gönderden indirdiği, ülkeyi yönettiğini zanneden zavallıların da bu utancı sadece seyrettiği zamanın adıdır Yeni Türkiye!

KPSS’nin kaldırılarak mülakat sisteminin ön plana çıkarılmak istendiği, bendensin değilsin diyerek memleket evlatlarını kamplaştıran ve kendisine kapıkulu gibi gören anlayışın hakim olduğu bir ülkedir Yeni Türkiye!

Yeni Türkiye, “Padişahım çok yaşa” edasıyla biat etmekten başkaca yükümlülüğü olmayan bir teba yaratılmak istenen Türkiye’dir.

Ismarlama fetvalar ile yolsuzluk ve rüşvetin meşrulaştırıldığı bir ahlaksızlığın adıdır Yeni Türkiye!

Yeni Türkiye, yargı kararına cevaben ‘Güçleri yetiyorsa yıksınlar‘ diyerek baskı kurulan, yargı kararlarının uygulanmadığı, hukukun rafa kaldırıldığı bir Türkiye’dir.

Yeni Türkiye, çalışanların sarı sendikacılığa mahkum edildiği, Toplu Sözleşme masalarında  sahibinin sesi ve  neferi gibi davrananların hakim kılındığı bir Türkiye’dir!

***

“Kaza geliyorum demez” derler.

Aslında kaza geliyorum der!

Der de; biz duymazdan geliriz.

Ya geçmişten ders almamışızdır,

Ya bilgi sahibi değilizdir

Ya da gerçeği görmek işimize gelmez

Mesela iş güvencemiz:

Adım adım yok edilmeye doğru gidiyor, iktidar sahiplerinden ne istesek karşılığında iş güvencemizi istiyorlar. Dönüp dolaşıp konu iş güvencesine geliyor.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK başta olmak üzere, tüm teşkilat yöneticileri, yıllardır  iş güvencemize göz dikildiğini tekrar tekrar anlatıyor.

Bu satırların yazıldığı sırada www.turkegitimsen.org.tr web sitemizin arama motoruna iş güvencesi yazıp arattığımızda, iş güvencesinin, 27 (yirmi yedi) köşe yazısına ve 206 (iki yüz altı) habere konu olduğunu görüyoruz.

Yani biz, her fırsatta tehlikeye dikkat çekiyor, sürekli gündemde tutuyoruz.

Kamu çalışanlarını, eğitim çalışanlarını buradan bir kere daha uyarıyoruz; KAZA GELİYORUM diyor. Dostunuzu düşmanınızı iyi tanıyın. İş güvencenize göz diken siyasilere, onlara taşeronluk yapan yandaş sendikalara, soylu mücadele aldatmacasıyla çalışanların alın terini peşkeş çekenlere, haklarını gasp edenlere artık kanmayın!

Velhasıl..;

Kıymetli meslektaşım,

Gözümüzün önünde gelişen olayları görmez, gözümüzün içine baka baka “iş güvenceni elinden alacağım” diyenlere prim verirsen, kuralsız ve güvencesiz bir çalışma hayatının içine düşeceksin.

İşte o düşeceğin çukurun adı “Yeni Türkiye” olacak!

***

Bırakın bizi eskide kalalım.

***

Gelecek bizim elimizde… 

Son Haberler

DYK’DA GÖREV ALAN MEMURLARA ÜCRET ÖDENMELİDİR

Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2024 ve 2025 Yıllarını Kapsayan 7....

MEB BÜTÇESİ İHTİYAÇLARI KARŞILAYACAK MI?

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, MEB Bütçesi hakkında yaptığı değerlendirmedir.

ATATÜRK, TÜRKİYE’DİR!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.