Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın okulların açılmasına yönelik yaptığı basın açıklamasıdır.
2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı 6 Eylül tarihinde başlıyor. Öğretmenlerimize, eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimiz için başarılı, sağlıklı ve yüz yüze eğitimin devam edeceği bir eğitim-öğretim yılı temenni ediyoruz.
Türk Eğitim-Sen yüz yüze eğitime başlarken 43 bin 455 eğitimci ile bir anket çalışması düzenledi. Bu anketin sonuçlarına göre katılımcıların %58’i okulların tam zamanlı açılmasını desteklerken, %31’i hibrit modelin devam etmesi (belirli günlerde belirli kademeler için açılmalı) gerektiği görüşündedir. Dolayısıyla eğitimcilerin okulların açılmasına büyük oranda destek verdiğini söyleyebiliriz. Bu noktada;
Yeni eğitim-öğretim yılında en dikkat edilecek konuların başında okullarda salgının yayılımını önlemek, tam zamanlı yüz yüze eğitimi sürdürebilmek için tedbirlerin en üst düzeyde alınması gelmektedir. Okullarımıza ek bütçe tahsis edilmeli; bu bütçeyle okulların maske, temizlik malzemeleri vb. ihtiyaçları eksiksiz olarak karşılanmalı, teknolojik alt yapı vb. eksiklikler giderilmeli, ek derslikler tahsis edilmelidir. Okullarda hizmetli personel eksiği ivedilikle kapatılmalıdır. Teneffüs süreleri uzatılmalı, sınıflar sıklıkla havalandırılmalı, ders süreleri 10 dakika azaltılarak, 30 dakika olarak ayarlanmalıdır. Nitekim anketimizde de katılımcıların %66,8’i ders süresinin 30 dakika olması gerektiğini ifade etti. Öğretmen açığı olan okullara ivedi şekilde atamalar gerçekleştirilmeli, tahsis edilecek bütçenin bir kısmı öğretmen atamalarına ayrılmalıdır. Öğrenci sayısı çok olan okullara daha az öğrenci sayısına sahip olan ve fiziki imkânları müsait olan okulların sınıfları tahsis edilmelidir. Zira Türk Eğitim-Sen’in anketinde katılımcılar pandemi önlemleri açısından en çok öğrenci sayılarını (%63,7) sorun olarak görmektedirler. Daha sonra sırasıyla en çok; pandemi önlemleri konusunda bilinç düzeyini (%49,5), sınıf, tuvalet, öğretmenler odası gibi yerlerde mesafenin olmayışını (%48,9) sorun olarak görmektedir.
Ayrıca her eğitim bölgesine mobil sağlık ekibi tahsis edilerek hem okullarımızda sağlık tedbirlerinin hem de öğrencilerin covid-19 takipleri yapılmalıdır. Bu tedbirler tam zamanlı yüz yüz yüze eğitimi sürdürmesi açısından çok önemlidir.
Telafi eğitimlerinin sağlıklı yürütülmesi için 2021 yılı sonuna kadar en az 60 bin atama istiyoruz.
Öğretmen atamaları pandemi döneminin en büyük sorunlarındandır. Yüz yüze eğitime geçtiğimiz ve telafi eğitimlerine ihtiyaç duyduğumuz 6 Eylül tarihinden itibaren öğretmenlerin sınıflarda eksiksiz olarak yer alması, öğretmen açığı olan bir okulun kalmaması önceliğimiz olmalıdır. Bu noktada norm kadro açığının 109 bin 616 olduğu, ücretli öğretmen sayısının 69 bin 326’ya ulaştığı, atama bekleyen öğretmenlerin sayısının 500 bini aştığı ve yoğun bir telafi programına başlanacağı göz önüne alındığında 2021 yılı için 3 Eylül tarihinde yapılan 20 bin atama sayısı çok yetersizdir. Yeni eğitim-öğretim yılında 20 bin atama Haziran ayında emekli olan öğretmenlerin boşluğunu bile doldurmayacaktır. Hal böyle olunca 2021 yılı sona ermeden en azından ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılmalıdır. Bu noktada talebimiz en az 60 bin atamadır.
Bakanlık 50 kilometre ve 3 yıl şartı üzerinden ilçe emri hakkı aileleri birleştirmelidir.
Okullar yüz yüze eğitimle açılırken; ilçe emri verilmediği için aynı il içinde ailesinden ayrı yaşayan öğretmenlerimizin büyük bir mağduriyet yaşadığını belirtmek istiyoruz. Aynı il içinde aralarında yüzlerce kilometre bulunan öğretmenler ailelerinden uzakta ‘gurbetçi’ hayatı yaşamaktadır. Örneğin Ankara’nın Akyurt ilçesi ile Bala ilçesi arası 116 kilometredir. Bitlis’in Adilcevaz ilçesi ile Hizan ilçesi arası 122 kilometredir. Mersin’in Akdeniz ilçesi ile Anamur ilçesi arası 210 kilometredir. Öğretmenler sözüm ona aynı il içindeler ama her gün bu kadar yol gidip gelemeyeceklerine göre ailelerinden ayrı ev tutup, onlardan ayrı yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Bu da aile bütünlüğünü bozmakta, eşler arasında sorunlara yol açmaktadır. Bakınız; il emrine atanan öğretmenlerin özürlerinin bulunduğu ilçelere atanacaklarının duyurusu yapıldı. Ama yıllarca ilçe emri verilmediği için mağdur olan il içi özür grubu ne yazık ki görmezden geliniyor. Bu mağduriyete son verilmeli, Bakanlık 50 kilometre ve 3 yıl şartı üzerinden ilçe emri hakkı aileleri birleştirmelidir. Öte yandan; yeni eğitim-öğretim yılında mülakat tamamen kaldırılmalı, tüm yöneticiler Yönetici Atama Yazılı Sınav sonuçlarına göre atanmalıdır.
Proje okullarına yapılan keyfi atamalar son bulmalı, bu okullara atamalar MEB’in Yönetici Atama Yönetmeliğine bağlı olarak gerçekleştirilmelidir.
Öğretmen atamaları sözleşmeli, ücretli olarak değil, sadece kadrolu olarak gerçekleştirilmeli; tüm sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir.
Her Eğitim-Öğretim Yılı başında öğretmenlere verilen Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir. Zira bu ödeneği 1 milyon öğretmenimize verebilen MEB, sayıları 80 bin olan diğer eğitim çalışanlarına da ödeyebilecek güçtedir. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’den talebimiz şudur: Gelin bir ilke imza atın ve Eğitime-Öğretime Hazırlık Ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına verilmesi sağlayın. Bu şekilde tüm eğitim çalışanlarının yeni eğitim-öğretim yılına motivasyonu yüksek başlamasını sağlayabilirsiniz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.