Türk Eğitim-Sen Kocaeli Şubesinin daveti üzerine 18 Haziran 2005 tarihinde İzmit’te düzenlenen bir yemekli toplantıya katıldım. Toplantının onur konuğu ise KKTC eski Cumhurbaşkanı sayın Rauf Denktaş Bey idi. İzmit fuar alanı içerisinde tertip edilen programda, heyecan ve sevinçleri gözlerine yansımış olan iki bini aşkın davetli salonu hınca hınç doldurmuştu.
Denktaş salona girdiği anda davetlilerin, yüreklerindeki coşku ve minnet duygularının alkışlarına yansıyan riyasız ve samimi ifadesi, görülmeye değer bir ibret sahnesiydi adeta.
İbret sahnesi diyorum; çünkü sayın Denktaş’ı İzmit girişinde karşılayıp salona getirinceye kadar şahit olduğumuz tablolar üzüntü vericiydi. Emniyet görevlilerinin sanki bir yerlerden talimat almışcasına trafiği bile düzenlemeye tenezzül etmeden lakayt tavırlar sergilemeleri, il idarecilerinin bir tanesinin bile nezaket ve töre gereği için de olsa karşılamaya gelmemeleri bana çok manidar geldi. Sanki gelen bir Cumhurbaşkanı değil de otostopla seyahat eden sıradan bir seyyah idi. Ki, bu ziyaret Denktaş’ın İzmit’e ilk gelişi olmasına rağmen. Hele ki, AKP’nin iki bakanının, Denktaş’ı kaldığı otelin lobisinde gördükleri halde sayın Cumhurbaşkanına selam verme nezaketini bile göstermeden geçmelerini hazmedemiyorum. O bakanlar ki, mensup oldukları hükümet, demokrasi ve hoşgörü adına, ihanetleri toplum vicdanın da defalarca tescillenmiş olan parazitleri bile devlet protokolleri ile ağırlamışken; sayın Denktaş’a olan bu kin ve düşmanlıklarının sebebini aklım almıyor.
Denktaş’ı sevmeyebilirsiniz, genel başkanınızın dediği gibi Denktaş’ın onlarca yıldır sürdürdüğü politikaları tasvip etmeyebilirsiniz, Denktaş’ın mücadelesi ve temsil ettiği milli duruş sizin dünya görüşünüzle uyuşmuyor olabilir; ama beyler, lütfen biraz nezaket gösterin. Karşınızdaki bir kurucu devlet başkanı, on iki yıl Cumhurbaşkanlığı yapmış bir zat. Kaldı ki, sayın Denktaş’ın on yıllardır sürdürdüğü politikanın doğruluğu, sizin basiretsiz ve öngörüsüz icraatlarınızın fiyaskosu ile bir kez daha doğrulanmış bulunmaktadır. Bari Denktaş’a sahip çıkarak hürmet gösterin ki, millet vicdanında biraz olsun affedilin.
Fakat Anadolu biliyor. Biliyor ki; Denktaş, Kıbrıs’taki Anadolu’dur. Kıbrıs ve Anadolu etle tırnak gibidir, ayrılamaz. Kıbrıs Türkiye’nin namusudur. Namustan taviz olmaz. İşte bu gerçeği bilen ve Anadolu insanının samimiyetine imanı gibi güvenen Denktaş, yarım asıra yakındır mücahitleri ile birlikte varoluş mücadelesi vermektedir. Yılmadan, bıkmadan, tükenmeden. Her türlü gaflete, dalalete ve hıyanete rağmen…
Gözyaşları içerisinde duygu dolu bir konuşma yapan Denktaş, “Kıbrıs, Sırat Köprüsündedir. Düşmememiz için Anadolu`daki bu heyecan ve kararlılığın sürmesi önemlidir. Bu millet, Türk askerinin Ada`dan çıkışını ve çıkarken de şehitlerin kemiklerini torbalara koyarak Anadolu`ya dönmesini hazmetmeyecek ve kabul etmeyecektir” diyerek kararlı mücadelesini son nefesine kadar sürdüreceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, AB için ilk olarak KKTC`nin istendiğine dikkat çekerek, “Avrupalının beklediği de, Rum`un uğraşı da budur. Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan haklarına riayet ettiğini zannettiğiniz AB bize, ‘Yasaya bakmayın,biz kararı verdik’ demişlerdir. Türk milletinden gerçekler gizlenmektedir. AB sevdası başkadır. Türkiye`nin AB`ye girme hakkı vardır ve başkadır. Ama Türkiye`yi AB`ye alacağız diye kaz gibi onu yolmak bambaşka bir meseledir. Bu kısmı millete göstermiyorlar. Böyle pazarlık olmaz. Madem yürüyeceksiniz bu yolu, her adımda bir şey vereceksiniz. AB ne diyor: ‘Başta sizden Kıbrıs`ı istiyoruz. Onu da vereceksiniz. Sonuna geldiğinizde üye olup olmayacağınızı o zaman kararlaştıracağız.’ Kıbrıs Türkü 40 yıldır Türklük davası için dimdik ayakta durmaktadır. 11 yıl hiçbir milletin dayanamayacağı o acılara, sıkıntılara, yokluklara katlanmıştır. Bunların karşısında dik durmak lazım. Kuzeyde 70 milyonun namus ve şerefini temsil eden KKTC diye kale vardır. Bu kaleyi adamsanız gelin yıkın.Türkiye`yi parçalama oyunları dün başlamadı” diye konuştu. Denktaş’ın bu veciz konuşması salonu dolduranlarca dakikalarca coşkuyla alkışlandı.
İşte o salonda Anadolu vardı. Anadolu, Kıbrıs’taki Anadolu ile öyle bir kucaklaşıyordu ki, tam bir ibret sahnesiydi.
Kim için mi? İthal sevdalarla icraat yapmaya çalışanlar için.
Rauf Denktaş:Tevazu ve vakar sahibi, inanmış, kararlı, bilgili ve mücadeleci yaşayan bir kahraman. Allah Kıbrıs’ı ve milletimizi Denktaşlardan mahrum bırakmasın.
Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim: Kısa hayatım boyunca yanında olabilmeyi, ellerinden öpebilmeyi çok arzuladığım iki şahıstan birisi de Rauf Denktaş idi. Yüce Rabbim her ikisini de nasip etti. Şükürler olsun…
Talip GEYLAN