Kamuoyunun ve eğitim çalışanlarının yakından takip ettiği üzere yaklaşık altı aydır güzel ülkemizin eğitim kurumlarında büyük bir kaos yaşanıyor. Devleti tamamen ele geçirmeye çalışan ve kendine biat etmeyene hayat hakkı tanımayan zihniyet kanun, kural, ahlak gibi normları da hiçe sayarak eğitimin üstüne bir karabasan gibi çökmüş durumda. Kamuoyunda MEB yasası olarak bilinen Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesinden sonra yaşananlar akıl ve vicdan sahibi herkesi isyan ettirecek noktaya ulaşmıştır.
Görev süresini uzatma ile ilgili yaşanılan değerlendirme sürecinde bir sendika adeta pazar kurarak yöneticilikleri satışa çıkarmış, insanlardan kendilerine biat etmelerini, ahlaki ve etik değerlerden vazgeçmelerini bedel olarak koymuştur. Çok şükür ki bu süreçte ahlaktan, erdemden vaz geçmeyen, onurlu arkadaşlarımız dimdik durmuşlar, makam, mevki tüccarlarına prim vermemişlerdir. Bu dönemde az da olsa nefislerine ve makam mevki isteklerine uyarak saf değiştirenler olmuş, kişiliklerinden ve duruşlarından taviz vererek koltuklarını korumuşlardır. Ancak onlar için görev süresi uzatımı yeni sıkıntıların başlangıcı olmuştur. Bu müdürler kendi istedikleri kişilerle çalışma şanslarını da yeni yönetmelik gereği Milli Eğitim Müdürlerine devretmişler, müdürün kimle çalışacağına Milli Eğitim müdürünün karar verdiği kişilik sahibi yöneticilerin asla kabul edemeyeceği durumlar yaşanmaya başlanmıştır.
Görev süresini uzatma ile ilgili yapılan değerlendirmelerde değerlendirmeyi yapanlar yandaş bir sendikanın üyelerinden oluşturulmuş ve yine o yandaş sendikanın üyeleri açıkça kollanmış, diğer sendika üyelerinin başarısına bakılmaksızın hakları yenilmiştir. Bu komisyon üyelerinin sendika üyelik bilgilerini Türk Eğitim Sen olarak valiliklerimizden istemiştik. Bu konudaki bilgi talebimize cevap veren 19 il valiliğinin gönderdiği bilgilere baktığımızda bile bu garip ve kabul edilemez durum açıkça görülecektir.
Dört yılını dolduran mevcut müdürleri değerlendirmek için 19 ilimizde oluşturulan değerlendirme komisyonlarında 570 kişi görev(!) yapmış olup bunlardan 425 kişi Eğitim Bir Sen üyesi,126 kişi sendikasız ya da sendikası bilinmeyen kişilerden oluşmaktadır. Bu komisyonlarda sadece 16 Türk Eğitim Sen üyesi,1 Eğitim-iş üyesi ve 2 Metesen üyesine görev verilmiştir. Haliyle komisyonların yapısı neredeyse tamamen malum sendika üyelerinden oluşunca yapılan değerlendirmeler “sözde değerlendirme “ olmuş, malum sendika üyelerinin liyakatine bakılmaksızın yüksek puan alması, farklı sendika üyelerinin de ne kadar liyakatli olurlarsa olsunlar düşük puanlanması ve görev sürelerinin son bulması sağlanmıştır. Bu komisyonların çalışma yöntemleri ile ilgili dedikodu ve şaibeler nerdeyse sağır sultan tarafından bile duyulmuştur. Malum sendika şubelerinin tüm ayarlamaları yaptıktan sonra listeleri değerlendiricilerin önüne koydukları, bunlara uygun değerlendirme yapmayanlara ya değerlendirmeyi değiştirttikleri daha da direnen olursa onu değerlendiriciler arasından çıkarttırdıkları yaşanan örneklerle görülmüştür.
Bu gayrı ciddi, gayrı ahlaki ve tamamen keyfi değerlendirmelerde şubelerimizden bize gelen verilere göre 4048 Türk Eğitim Sen üyesi değerlendirmeye tabii tutulmuş, bunlardan 2953 kişiye 75 puanın altında verilerek yöneticiliği sonlandırılmış, ancak 1095 Türk Eğitim Sen üyesi yöneticilik görevine devam edebilmiştir. Bunun anlamı Türk Eğitim Sen üyesi yöneticilerin % 73’ünün okul yöneticiliklerinden tasfiye edildiğidir.
Türk Eğitim Sen üyeleri tasfiye edilirken malum sendika üyeleri de bu değerlendirmelerde açıkça kollanmıştır. Malum sendika üyelerinden 7510 kişi değerlendirilmiş, bunlardan 5491 kişiye –büyük çoğunluğu da 90-100 aralığında olmak üzere- 75 puanın üstünde puan verilmiştir. Malum sendika üyelerinin yöneticilik görevinin uzatılması değerlendirmelerinde başarı oranı yaklaşık %73.1 olarak gerçekleşmiştir.
Bu rakamlar ve oranlar malum sendikanın üyesi yöneticilerin açıkça korunduğunu, Türk Eğitim Sen üyesi yöneticilerin ise adeta biçildiğini göstermektedir. Türk Eğitim Sen üyelerinin yürüttükleri okul yöneticilikleri, malum sendika üyeleri için boşaltılmış, onlara adeta “buyurun” denmiştir.
Bu haksız ve adaletsiz değerlendirmelerle oluşan kıyım karşısında gerek genel merkezimizin, gerekse şubelerimizin ortaya koyduğu haklı tepki eylemleri, bu eylemlerin kamuoyunda geniş yankı bulması ve değerlendirme sürecinde yaşanan rezaletlerin iyice deşifre olması üzerine malum sen ve Milli eğitim müdürlükleri bünyesindeki tetikçileri ilk defa ve yeniden yönetici atamalarında başka bir taktik geliştirerek eğitim çalışanlarının karşısına çıkmıştır. Bir çok yerde az da olsa Türk Eğitim Sen üyelerine de mülakatlarda gerekli olan 70 barajının üstünde puanlar verilmiş ve mülakatta başarılı gibi görünmeleri sağlanmıştır. Ancak ildeki boş eğitim kurum sayısı ile mülakatı kazanan aday sayısına bakıldığında 70 puanı geçen Türk Eğitim Sen üyelerinin görevlendirilme şansı bulunmadığı da açıkça görülmektedir. Çünkü bu mülakatlarda malum sen üyelerinin genellikle 90-100 puan aralığında puanlarla başarılı olmaları sağlanmış ve istedikleri okullara atanmaları böylelikle garanti edilmiştir.
İlk defa ve yeniden yönetici görevlendirmelerinde ortaya çıkan tablo da önceki tablodan çok da farklı olmamıştır. Burada mülakata 8519 Türk Eğitim Sen üyesi girmiş, bunlardan 5638’i 70’in altında puan verilerek elenmiş, büyük bir çoğunluğu 70 civarında puanlarla olmak üzere 2396 Türk Eğitim Sen üyesi ise mülakatta 70’in üzerinde puan alarak- güya- başarılı olmuşlardır. Mülakatta başarılı olan Türk Eğitim Sen üyelerinin büyük çoğunluğunun atanma şansı bulamayacağı apaçık ortadadır.
Gelelim ilk defa ve yeniden yönetici atamalarında malum sendikanın durumuna. Malum sendika üyelerinden 16357 kişi mülakata girmiş ve bunlardan-büyük çoğunluğu 90-100 aralığında puanlarla olmak üzere- 11721 kişi mülakatta başarılı kılınmıştır. Malum sendika üyelerinden 3982 kişi ise 70’in altında puan alarak başarısız olmuştur. Burada şunu da belirtmek gerekir ki, malum sendika üyelerinden başarısız olanların büyük bölümü yönetici görevlendirme süreci içinde çeşitli sendikalardan ayrılarak malum sendikaya üye olan kişilerdir.
Bu sayısal veriler açıkça göstermektedir ki gerek yöneticilik görev süresi uzatımı, gerekse ilk defa ve yeniden müdür görevlendirme sürecinde bariz, açık ve tereddütsüz bir şekilde ortada olan bir kıyım yaşanmış, liyakat, adalet ve eşitlik gibi değerler ayaklar altına alınmıştır. Malum sendika üyeleri hem değerlendirici olarak haksızlığa imza atmışlar, hem de değerlendirmelerde hak etmedikleri halde başarılı gösterilerek hak eden insanların haklarını ellerinden almışlardır.
Ancak şu unutulmasın ki; Türk Eğitim Sen, hiçbir üyesinin hakkını kimsede bırakmaz. Sonuna kadar takip eder ve hak gaspçılarından alır. Nitekim hem bu hukuksuzluklara zemin oluşturan yasal düzenlemeler, hem de keyfi ve objektiflikten uzak uygulamalar yargıya taşınmıştır. Yargıdan peş peşe gelen kararlar bu hukuksuzlukların tescili niteliğinde olup, yandaşın uykularını kaçırmaya başlamıştır. Üyelerimiz, hakları gasp edilen yönetici arkadaşlarımız emin olsunlar; Türk Eğitim Sen hukuk yoluyla bunların hesabını mutlaka görecektir.
Bu yaşanılanlar sadece okul ve eğitim kurumu yöneticilikleri meselesi olarak da görülmemelidir. Çünkü eğitim kurumunun nasıl sevk ve idare edildiği, yönetici konumunda olanların liyakat ve başarıları doğrudan eğitimi de etkilemektedir. Bu kaos ve hukuksuzlukların yaşandığı bir sistemden eğitimde başarı beklemek olsa olsa hayal görmek olur. İyice yapboz tahtasına dönen ve son 12 yıllık dönemde her geçen gün biraz daha dibe vuran eğitimimiz bu yaşanılanlardan da büyük yara alacaktır. Yandaşlığın ve biat etmenin geçer akçe haline geldiği bir camianın ne huzuru kalır ne de mutluluğu. Nitekim eğitim camiasında huzursuzluk had safhaya ulaşmıştır. Milli Eğitimi yönetenler artık bu gerçeği görmeli ve eğitim camiasında huzuru yeniden tesis etmelidir. Yoksa eğitimimizin dibe vuruşu hızlanarak devam edecektir.