Toplantıda; kamuoyunu yakından ilgilendiren iç ve dış gelişmeler ile eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunlar ve beklentileri üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapılmış, önümüzdeki döneme dair izlenecek strateji ve yürütülecek faaliyetler istişare edilmiştir.
Türk Eğitim-Sen Başkanlar Kurulu Antalya Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nin kamuoyu ile eğitim çalışanlarının bilgisine sunulmasını oy birliğiyle kararlaştırmıştır.
Bu çerçevede;
- 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti , eğitim ve kültür alanında yaptığı planlama ve atılımlar ile insan kaynağını yetiştirmiş, 100. yılına erişmiştir. 2023 yılının Türk asrı olması yolunda emin adımlarla ilerlediğimiz Cumhuriyet’in bu yeni yüzyılında kalkınmanın ve bağımsızlığın ana unsurları arasında yer alan eğitim öğretime gerekli hassasiyetin gösterilmesi beklentimizdir.
Böylelikle bilim, teknoloji, sanat ve ekonomide gerçekleştireceğimiz sıçrama ile gök kubbenin altı ve üstü feza dahil her yere Türk mührü vurulacaktır.
- Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgal edilmesi Karabağ Zaferi ile önemli ölçüde sonlandırılmıştır. Fakat Ermenistan’ın imzaladığı anlaşmaya bölge dışı ülkelerin telkini ile uymaması ve Zengezur Koridoru ile ilgili Karabağ’dan çıkan Ermenileri o bölgeye yerleştirmeye çalışmak gibi kirli emellerini kınıyoruz. Karabağ sorunu bölge dışı ülkelerin kurduğu masalarla değil; Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’nin de bulunduğu ön yargısız bir ortamda görüşülüp nihayete erdirilmelidir. Bununla birlikte Ermenistan’ın Karabağ, Hocalı, Ağdam, Kelbecer, Şuşa gibi Türk yurtları başta olmak üzere yapmış olduğu kültürel ve ekonomik tahribat için savaş tazminatı vermesi, dönemin yönetici ve komutanlarının soykırım suçu ile yargılanması talebimizdir.
- Türk Dünyası’nın göz bebeği Karabağ’ın görkemli zaferini büyük Türk milletinin fertleri olarak büyük bir coşkuyla yaşadık. Çok defa yinelediğimiz gibi Karabağ kadim Türk Yurdudur, Karabağ Türk’tür. Karabağ Türk milletinindir. Geçtiğimiz ay Karabağ’da yaşanan hadiselerde şehit düşen 192 Azerbaycan Türkünü rahmetle anıyor, kardeş Azerbaycan’a başsağlığı diliyoruz. Kadim Türk yurdu Karabağ’ın, Azerbaycan’ın siyasi ve sosyal bütünlük içinde yarınlara erişmesini diliyoruz.
- Irak ve Suriye’de bulunan Türklerin demografik bir oyun ile saf dışı edilmeye çalışılmasını şiddetle telin ediyoruz. Türk yurtlarının asli unsurlarıyla tekrar mamur edileceği günleri sabırsızlıkla bekliyoruz. Bununla beraber Kerkük’te Türkçenin resmi dil olmasını memnuniyetle karşıladığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
- Öte yandan, devletimizin, iç savaş nedeniyle komşu ülkelerden göç etmiş olanların güvenli şekilde yurtlarına dönebilmeleri amacıyla alacağı tedbir ve girişimleri güçlü şekilde onaylıyor ve destekliyoruz.
- UAESEB, TİKA, TÜRKSOY, Türk Fonu, Türk Devletleri Teşkilatı gibi Türk kültürü, ekonomisi, ticareti, eğitimi gibi alanlarda işbirliğini güçlendirecek yapıların çalışmasını takdirle takip ediyor, Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere eğitim sendikalarının da özel bir platformda desteklenmesini talep ediyoruz.
- Bugün Türk dış politikasında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Değişen siyasi ve sosyal ortam içerisinde Türk Dünyası, siyasi istikrar, güçlü sosyal ilişkiler ve iş birlikleri ile büyük Türk milletinin refahını sağlayacak önemli adımlar atmalıdır. Bu bağlamda kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nın çalışmaları genişletilmeli Kerkük’ten Kırım’a, Urumçi’den Halep’e tüm Türk Dünyası’nın daha müreffeh yarınlara kavuşması için gerekli somut adımlar atılmalıdır. Biliyoruz ki, Türkiye, bu coğrafya için bir umut ışığıdır. Türkiye’nin güçlü olması Türk Dünyası’nın güçlü olması demektir. Daha müreffeh bir Türk Dünyası arzumuzu ve temennimizi yineliyoruz.
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bundan 40 yıl önce Kıbrıs Türklüğünün iradesi ve şanlı mücadelesiyle kurulmuştu. Bugün stratejik konumu, tarihi ve kültürel değerleri bakımından oldukça önem arz eden Kıbrıs Devleti’nin, Kazakistan’da 3 Kasım 2023’te yapılacak olan Türk Devletleri Teşkilatı Toplantısı’nda Türk Devletleri tarafından da tanınması Türk Cumhuriyetlerine güç katacak, Türk Dünyasının geleceği bakamından da önemli bir eşik olacaktır. Kıbrıs Türklüğünün haklı mücadelesinin bu vesile ile tüm dünyaya bir kez daha gösterilmesi arzumuzdur.
- Doğu Türkistan’da Türklerin yaşadığı sıkıntılar ve çektikleri zulmü dikkatle izliyor, uluslararası camiayı bu konuyu tarafsızca çözme yolunda göreve davet ediyoruz.
- TBMM’nin yeni yasama yılı başlangıcında İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen hain terör saldırısını lanetliyoruz. Saldırı esnasında yaralanan kahraman emniyet mensuplarımıza Allah’tan acil şifa diliyoruz.
Ülkemizin bütünlüğü ve milletimizin birliği için canını feda eden şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyor, şehit aileleri önünde saygı ve hürmetle eğiliyoruz. Kahraman güvenlik güçlerimizin, devletimizin bekası ve milletimizin selameti için gerek yurt içinde ve gerekse sınır ötesinde yürüttüğü terörle mücadelesini amasız, fakatsız ve şartsız desteklediğimizi ifade ediyoruz.
- Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depreminden sonra devletimiz milletimiz ile el ele vererek afetin yaralarının sarılması ve hasarların telafisi için bütün imkânlarını seferber etmiştir. Hayatın olağan akışının devam etmesi için kamu hizmetlerinin sağlıklı yürütülmesi ön koşuldur. Bu itibarla, bölgede çalışma hayatı ve kamu çalışanları için alınacak her türlü tedbir ve sağlanacak kolaylık devletin vatandaşa yönelik yüzü olan kamu hizmetlerinin verimli şekilde sunulabilmesini sağlayacaktır.
- İçinde bulunduğu her türlü zor koşula rağmen deprem bölgesinde vatandaşlarımıza hizmet ulaştıran kamu çalışanları da aynı zamanda birer afetzede durumundadır ve ertelenemeyecek ve bir an önce karşılanması gereken ihtiyaçları bulunmaktadır.
Afet bölgesindeki çalışanlar, hükümetten sorunlarının çözülmesini ve gönül rahatlığı içinde hizmet üretebilmelerinin sağlanmasını beklemektedir.
Kamu görevlilerinin barınma sorunlarının acilen giderilmesi büyük önem arz etmektedir. Çünkü kamu hizmetlerinin sağlıklı yürütülebilmesi için kamu çalışanlarının sağlıklı yaşam koşullarına kavuşturulması şarttır. Bu itibarla, afet bölgesinde kurulacak prefabrik konutlarda kamu çalışanlarına öncelik sağlanmalıdır.
- Afet bölgesinde zor koşullarda görev yapan çalışanların takdir edilmesi ya da bölgeye dışarıdan gelecek kamu çalışanlarının teşvik edilmesi amacıyla “Afet Tazminatı” uygulaması devam ettirilmelidir.
- Ülkenin doğusundan batısına, her coğrafyasında ve her şartta görev yaparak ülkemiz ve geleceğimiz için fedakârlık yapmakta olan öğretmenlerimiz bu emeklerine karşılık ekonomik yönden mağdur edilmiştir. Bu nedenle öğretmenlerin ek ders ücret hesaplamalarında dikkate alınan ek ders göstergelerinde, en son 2006 yılında yapılan artışın günümüz şartlarına göre tekrar düzenlenmesi zorunluluk arz etmektedir. Bu bağlamda, ek ders ücret ödemelerinde kullanılan katsayıların düzenlendiği 657 sayılı DMK’nın 176. maddesinde yer verilen ek ders ücret ödeme katsayısının gündüz öğretimi için 140’tan 280’e, gece öğretimi için 150’den 300’e arttırılması için, gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.
- Öğretmenlik Kariyer Basamakları süreci ilk olarak 13 Ağustos 2005 tarihinde yayınlanan bir yönetmelikle başlamıştır. Bu yönetmeliğe bağlı olarak 2006 yılında yapılan Uzman Öğretmenlik Sınavı yapılması ve uzman ve başöğretmenlik unvanlarının verilmesi sürecinden bu yana Türk Eğitim-Sen’in tavrında en küçük bir değişiklik olmamıştır. Dün söylediğimiz gibi bugün de aynı sözü tekrarlıyoruz. Herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın; 5 yılını dolduran her öğretmen uzman öğretmen, 5 yılını dolduran her uzman öğretmen de başöğretmen olarak değerlendirilmelidir. Kanunda yapılacak yeni düzenleme de 20 yılını dolduran her öğretmenin bekleme şartı olmaksızın başöğretmen olması sağlanmalıdır.
- 03 Şubat 2022 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu beklentilere karşılık vermeyen, öğretmenlerin muhatap olduğu yetiştirme, atama, yer değiştirme, öğretmen gelişimi, yönetici atama, mali, sosyal ve özlük hakları, öğretmene şiddet, emeklilik gibi süreçlerin yer bulmadığı eksik bir düzenleme olarak yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesinin 27 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan gerekçeli kararına göre gelinen durumda yapılacak yasal düzenlemede, 13-15 Ocak 2023 tarihinde düzenlediğimiz “Öğretmenlik Meslek Kanunu Çalıştayı Raporu” muzda yer alan hususların yapılacak yeni düzenlemede yer alması için gayret gösterilecektir. Şimdiye kadar olduğu gibi bu konudaki tüm gayretimiz ve çabamız; önümüzdeki süreçte Öğretmenlik Meslek Kanununun içeriğinin adına yaraşır şekilde zenginleştirilmesi ve revize edilmesi olacaktır.
- Öğretmenlik mesleği, bir özel ihtisas mesleğidir. Ülkemizde kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere farklı öğretmen istihdam modeli bulunmaktadır. Bu, ciddi bir problemdir. Bu noktada sözleşmeli, ücretli, kadrolu ayrımı kaldırılmalı, tüm öğretmenler sadece kadrolu olarak istihdam edilmelidir.
Öğretmen ihtiyacı ülkemizin öncelikli sorunlarındandır. Ülkemizde yaklaşık 500 binin üzerinde öğretmenimiz atama beklerken, eğitim fakültelerinden her yıl ortalama 40 bin gencimiz mezun olurken, gerçekleştirilen sınırlı atama kontenjanlarıyla ne eğitimin ihtiyaçlarının ne de genç meslektaşlarımızın beklentilerinin karşılanması mümkün değildir.
Cumhuriyetimizin 100 üncü yılını kutladığımız 2023 yılında en az 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır.
- Eğitim Fakülteleri ile öğretmenliğe kaynaklık eden fakülteler dışında bulunan bölümlerde öğrenim gören veya öğrenimini tamamlamış öğrencilere Pedagojik Formasyon verilmesi uygulaması MEB öğretmen ihtiyacına göre planlanmalıdır. Öğretmen ihtiyacı olmayan atama alanları için formasyon eğitimi yapılmasının doğru olmayacağına aksi uygulamaların karmaşayı daha da arttıracağına inanıyoruz.
- 657 sayılı DMK’nın 4/B maddesi, devletin geçici işlerinin görülmesi amacıyla ihdas edilmiştir. Ancak gelinen noktada 4/B’li sözleşmeli çalıştırma usulü adeta temel istihdam modeli haline getirilmiştir. 28 Kasım 2022 tarihi itibarıyla kamuda görev yapan sözleşmeli personel, 26 Ocak 2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7433 sayılı kanunla kadroya alınmıştır. Ancak kamuya sözleşmeli personel alımına devam edilmektedir. Türk Eğitim-Sen olarak, dün olduğu gibi bugün de sözleşmeli personel istihdamına son verilerek tüm atamaların kadrolu yapılmasını istiyoruz.
- Geçmişte yaklaşık bir asgari ücret tutarında ödenen Öğretime Yılına Hazırlık Ödeneği zaman içinde eriyerek asgari ücretin onda biri düzeyine inmiştir. 2023 yılında imzalanan 7. Dönem Toplu Sözleşmesinde katsayıya bağlanan bu ödenek yine asgari ücretin altında kalmaya devam edecektir. Bu ödeneği, bir milyonu aşkın öğretmene ödeyebilen Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi, geri kalan yaklaşık yüz bin çalışana da verebilecek güçtedir. Ödeneğin tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde bir asgari ücret tutarında ödenmesi hususundaki çaba ve gayretimiz sürecektir.
- Sınavla öğrenci alan ve akademik başarısı üst düzey öğrencilerimizin okuduğu proje okullarına yönetici ve öğretmen atama süreci derhal gözden geçirilmeli; liyakat ve başarıyı esas alan adaletli bir sistem ihdas edilmelidir. Proje okullarının yönetici atamalarının MEB Yönetici Atama Yönetmeliği kapsamına alınmasını talep ediyoruz. Proje okulları, “Yandaş yönetici atama projesi” olmaktan kurtarılmalıdır.
- 15 Ocak 2023 tarihinde uygulanmaya başlayan ek gösterge konusunda yapılan yasal düzenleme önemli bir kesimi memnun etmesine rağmen kamudaki bir kısım kamu çalışanının mağduriyetini gidermemiştir. Başta idareci konumunda olan şefler olmak üzere 1.derecedeki bütün kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmelidir. Diğer kamu görevlilerine başta tazminat yansıtma oranları yükseltilmesi olmak üzere oluşacak mağduriyetleri ortadan kaldıracak düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
- Liyakat ve ehliyet yerine kişisel insiyatifi esas alan mülakat uygulaması kamunun en büyük çıkmazlarından birisidir. Sayın Cumhurbaşkanının 11 Nisan 2023 tarihinde yaptığı bir konuşmadaki “kamuda işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak gençlerimizin sınavlardaki başarı sırlamasına göre yapacağız” sözlerinin gereği doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılmalı, ilk atama, görevde yükselme ve yönetici atama süreçlerinde mülakat tamamen kaldırılmalı, sadece sınav başarısının esas alındığı bir sistem ihdas edilmelidir.
- 7433 sayılı kanunla sözleşmeden kadroya geçen öğretmenlere uygulanan aile birliği mazeretine bağlı yer değişikliği kısıtlaması kaldırılmalıdır.
Anayasanın koruması altındaki aile birliği ve bütünlüğünün devamının sağlanması açısından toplumu oluşturan ailenin bir arada tutulması esas olmalı ve özür grubu yer değiştirmelerinde il emri ve ilçe emri uygulaması yönetmelik hükmü kapsamına alınarak uygulanmalıdır. Ayrıca il içi sıra tayini sistemi yeniden yönetmeliğe konulmalıdır.
- Anayasamızda angarya yasaklanmıştır. Öğretmenlerin nöbet görevi haftada birden fazla olmayacak şekilde yeniden düzenlenmeli, birden fazla nöbet tutulması durumunda ise her bir nöbet görevi 6 saat ücretle değerlendirilmelidir.
- Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan öğretmenlerin maaş karşılığı okutmak zorunda olduğu ders saatleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Branş öğretmenleriyle, sınıf ve diğer meslek dersi öğretmenlerinin maaş karşılığı girmek zorunda oldukları ders saatleri, Türk Eğitim-Sen’in teklifi ve 19. Milli Eğitim Şurası tavsiye kararı doğrultusunda 15 saat olarak eşitlenmelidir.
- Okullarımızda yardımcı hizmetler sınıfında çok ciddi sayıda personel eksiği bulunmaktadır. İhtiyacının karşılanması için yardımcı personel sayısı mutlaka artırılmalı, okullarımızın memur ve güvenlik personeli ihtiyaçları giderilmelidir.
- Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanlar bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumlarına mütenasip şekilde Genel İdari Hizmetleri sınıfına alınmalıdır.
- Yardımcı Hizmetler sınıfına dahil olarak görev yapan aşçıların görev tanımları net olarak yapılmalıdır. Yapılan görev teknik bir iş olduğundan aşçılar Teknik Hizmetler Sınıfına alınmalıdır.
- Şube Müdürleri ile müfettişlerin aylık ücretleri kamu hiyerarşisinde kendilerinden daha aşağıda bulunan uzman öğretmen ve başöğretmen aylık ücretinin altında kalmaktadır. Bu nedenle Şube Müdürlerinin maaşlarında iyileştirme yapılmalıdır.
- Neredeyse her hafta bir eğitim çalışanına yönelik şiddet haberi basına düşmektedir. Çalışanlara karşı şiddeti önleyecek etkili yasal tedbirleri ve caydırıcı müeyyideleri getiren düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Kamu çalışanlarına şiddet uygulayanların kamu hizmetinden süreli ya da süresiz olarak men edilmelidir. Kamu çalışanına şiddet uygulayan herkes bunun bedelini ödeyeceğini bilmelidir. Bu noktada devlet, çalışanına sahip çıkmalı ve fail hakkında şikâyete bağlı olmaksızın kamu davası yürütmelidir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin ‘e çağrıda bulunuyor ve öncülük yaparak TBMM nezdinde süreci başlatmasını bekliyoruz.
- Öğretmen rotasyonu konusu uzunca bir aradan sonra tekrar gündeme getirilmeye çalışılmaktadır. Bir kurumda rotasyonun gerekçesi, bir pozisyonda uzun süre görev yapanlarda işletme-makam körlüğü oluşmasıdır. Öğretmenlerde böyle bir durumun oluşması ise mümkün değildir. Çünkü öğretmenlerimiz her yıl yeni öğrenci ve veli profili ile muhatap olmaktadır. Dolayısıyla rotasyonu buna dayandırmak makul bir yaklaşım değildir.
- Türk Eğitim Sen, üyelerinin hak ve kazanımlarını korumak amacıyla çalışma barışını bozacak anlayışla hareket ederek, baskı ve mobbinge başvuran konumu ve görevi ne olursa olsun tüm yöneticilere karşı her türlü demokratik ve hukuki mücadelesini sergilemekten asla imtina etmeyecektir. Kamu kurumlarında iş veriminin artırılması ve çalışma huzurunun temini noktasında her daim sorumlu sendikacılık anlayışını sergilemeye ve hissettirmeye devam edeceğiz.
- Okulların temizlik ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi için ortaya konulan TYP (Toplum Yararına Programlar) kapsamı, süresi ve sayısı bakımından oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu itibarla okulların bu ihtiyaçlarının kadrolu personel tarafın karşılanması sağlanmalıdır.
- MEB tarafından tüm okullarımıza doğrudan bütçe ayrılması başlangıç itibarıyla olumludur. Okullarımızın ödenek yetersizliği sebebiyle yaşadığı maddi sıkıntıların köklü şekilde çözümü için, Türk Eğitim-Sen’in teklifi ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan karar doğrultusunda, okullarımıza öğrenci başına ödenek ayrılması ve periyodik olarak düzenli ödenmesi sağlanmalıdır.
- Ülkemizde salgın sürecinin de etkisiyle yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki büyük artış, iğneden ipliğe gelen zamlar vatandaşın belini bükmektedir. Eğitim çalışanları da ne yazık ki toplumun her kesimi gibi hayat pahalılığının altında ezilmektedir. Kamu çalışanın aylık ücretinde enflasyon oranında yapılan artışın anlamı “sıfır zam” dır. Türkiye Kamu-Sen’in talebi doğrultusunda; kamu çalışanlarının aylık ücretlerine ek zam yapılması, refah payı uygulaması getirilmesi, enflasyon farkının aylık ödenmesi artık kaçınılmaz olmuştur. Gerçek kayıplarımızın karşılanmasını ve ekonomik büyümeden bir çalışan olarak hak ettiğimiz pay verilmelidir. Ayrıca ücretlere hedeflenen enflasyona dayalı zam değil, gerçekleşen enflasyon ve zorunlu tüketim harcamalarını ön plana yerleştiren bir zam politikası belirlenmelidir.
- Bankalarla yapılan maaş promosyonu sözleşmelerinin günün şartlarına uygun hale getirilmesi için genel bir karar alınarak yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
- Tüm kamu personeline dini bayramlar öncesi bir maaş tutarında bayram ikramiyesi ödenmelidir.
- Ekonomik şartlar tüm kesimleri olduğu gibi eğitim çalışanlarını da oldukça zorlamaktadır. Bu itibarla eğitim çalışanlarından ulaşım imkanı güç ve masraflı olan yerlerde görev yapan eğitim çalışanlarına ya lojman imkanı sağlanmalı ya da bu sağlanamıyorsa servis veya maddi olarak ulaşım desteği verilmelidir.
- MEB Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı bir takvime bağlanarak belirli periyotlarda yapılmalıdır.
- Eğitim çalışanlarına ödenen tüm ek ödemeler emekli maaşı hesabına dâhil edilmelidir.
- Gelir vergisi dilimlerine karşılık gelen gelir vergisi matrahı artış oranı memur maaş katsayısı artış oranının altında kalmaktadır. Bunun sonucu olarak tüm kamu çalışanları daha fazla miktarda gelir vergisi ödemektedir. Kamu çalışanlarının maaşlarında ciddi bir kayba neden olan vergi dilimi düzenlemesi gözden geçirilmeli, tüm kamu çalışanlarının aylık ve ödemelerinde gelir vergisi dilimi %15’e sabitlenmelidir. Bu yapılıncaya kadar gelir vergisi dilimlerine ilişkin matrah artışı, memur maaş katsayısına endekslenmelidir.
- Üniversitelerimiz, her alanda olduğu gibi demokrasinin içselleştirilmesi ve demokrasi kültürünün yerleşik hale getirilmesi için topluma önderlik etmesi gereken kurumlardır. Bu itibarla rektörlerin belirlenmesinde seçim usulüne dönülmelidir. Rektörlük seçimlerinde tüm akademik ve idari personelin oy kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve seçimlerde en yüksek oyu alan adayın rektör olarak ataması gerçekleştirilmelidir.
- 50/d kadrosuyla ilgili yapılan geçici düzenlemenin genişletilerek, bütün birimlerde görev yapan akademik personelin atamaları 33/a maddesine göre yapılmalıdır.
- En düşük akademisyen maaşı yoksulluk sınırının en az iki katı olmalı, ders ücretleri en az %100 oranında arttırılmalıdır.
- Üniversitelerimizde görev yapan idari personelin idari yönetim mekanizmalarına katılımı sağlanmalı ve YÖK tarafından çıkarılacak bir tayin ve nakil yönetmeliği ile idari personele muvafakat alma zorunluluğu olmadan, becayiş, özür grubu ve isteğe bağlı yer değiştirme hakkı verilmelidir. Üniversitelerimizde görev yapan idari personelin de akademik personele sağlanan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği gibi mali ve özlük haklardan faydalandırılmalıdır.
- Üniversitelerde görev yapan idari personelin Görevde Yükselme Sınavları açıklanacak bir takvim çerçevesinde YÖK tarafından merkezi sınav şeklinde yapılmalıdır.
- Üniversitelerde 13/b-4 maddesi uyarınca yapılan geçici görevlendirmeler, bir mobbing aracı olmaktan kurtarılmalı, yönetimin keyfi kullandığı bir düzenleme olmaktan çıkarılmalıdır.
- Toplu sözleşme hükümlerine rağmen bazı üniversitelerde üyelerin durumlarının görüşüldüğü disiplin kurullarına sendika temsilcileri dahil edilmemekte bazılarında oy hakkı verilmemektedir. Bu durum ortadan kaldırılmalı, disiplin kurulu toplantılarına sendika temsilcileri de oy hakkı bulunan üye sıfatıyla katılabilmelidir. Ayrıca YÖK Yüksek Disiplin Kurulu toplantılarına durumu görüşülen üyenin sendikasının temsilcisi davet edilmemektedir. Bu durum YÖK tarafından düzenlenerek uygulama birlikteliği sağlanmalı ve üyenin sendikası hem disiplin kurulunda hem de yüksek disiplin kurulunda üyesini temsil etmelidir.
- YÖK tarafından kadro sınırlaması getirilerek sadece öğretim üyeleri arasında (Dr. Öğr. üy., Doç., Prof.) yükselmenin objektif kriterlere bağlanarak gerçekleşmemesi şahsi inisiyatifleri beraberinde getirmektedir. Bu sorunların çözümü için Dr. unvanını alan, Doç. olan kişiler objektif olarak belirlenen kriterlere göre yayın ve akademik çalışmalarını tamamladıklarında kendi kurumlarında ilansız kadrolara atanmalıdır.
Eğitim çalışanları şundan emin olsun: Türk Eğitim Sen olarak tek derdimiz eğitimin geleceği ve eğitim çalışanlarının hak, kazanım ve talepleridir. Otuz bir yıldır olduğu gibi, bundan sonra da sorumluluğumuzun gereğini titizlikle yerine getireceğiz.
Cesur, ilkeli ve mücadeleci sendikal anlayışla sürdürme noktasında azim ve kararlılığını taviz vermeden sürdürecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sendikal hedef ve gayemizi belirleyen tek mihengimiz, her durum ve koşulda hiçbir denge hesabı gütmeden eğitim çalışanların hak ve kazanımları olacaktır.
Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü kutlayacağımız 2023 yılının sendikamızın yeniden yetkili olacağı yeni dönemin müjdecisi olacağına inancımızı gururla vurguluyor, üye olarak Türk Eğitim-Sen’e güç veren bütün eğitim çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Cumhuriyetimizi, tıpkı kuruluş felsefesinde olduğu gibi, ilmin, fennin ve aklın ışığında, daha büyük bir azim ve kararlılıkla ikinci yüzyıla taşıma görev ve sorumluluğunu üstlenecek, milli bekamız için Türk eğitimcileri olarak yılmadan mücadele edecek, harici ve dâhili tehdit unsurları bertaraf edecek nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz.
Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmemizi temenni eden Başöğretmenimizin izinde, O’nun kutlu mirasını ilelebet koruyacak, emanetine sahip çıkacak daha da güçlendirme azmini bırakmayacağız. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz dava arkadaşlarının, muhterem şühedanın ruhları şad olsun.
Kamuoyuna duyurulur. 11.10.2023