TERÖR, BÖLÜCÜLÜK VE MİSYONERLİK ÇOK ÖNEMLİ DEĞİLMİŞ…

EĞİTİM BİR-SEN
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ
VE SİYASAL DURUM ANALİZİ

EBS’nin yorumu;
“Yine Türk siyasetinde tehdit ve tehlike algılarının siyaset pazarında ciddi bir karşılığı olduğu bellidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi sorunun soruluş biçimine göre “neyi tehlike olarak gördüğü” noktasında önüne çıkan bütün seçeneklere bir tehdit ve tehlike payı biçebilir seçmen. Nitekim bölücülüğü yüzde 81 oranında insanın 1. dereceden bir tehlike olarak gördüğü sadece yüzde 11’inin hiçbir şekilde bir tehlike olarak görmediği, yüzde sekizinin de bir tehlike payı vermekle birlikte ciddi bir tehlike olarak görmediği ortaya çıkıyor. Burada bölücülük ihtimalinin gerçekçi bir tehdit olup olmadığı tabii ki çok önemli değildir. Önemli olan bu tehdidin Türkiye’de hemen her kesimden insanı etkisi altına alan bir korku unsuru haline gelmiş olmasıdır. Buradan bu korkunun birçok siyasetin meşrulaştırılıp haklılaştırılmasında önemli bir gerekçe olarak çalışmasını ve demokrasi için bir kara delik gibi çalışmasını anlamak daha kolay oluyor.

Kendi yaptığı anketin sonuçlarına bile saygı duymayan bir anlayış. Diyorlarki;” Burada bölücülük ihtimalinin gerçekçi bir tehdit olup olmadığı tabii ki çok önemli değildir ”

Altı çizili ve koyu cümleleri lütfen dikkatlice okuyunuz.

Açıklaması şu;”Yani, yaklaşık 35 bin insanımızın hayatına mal olan, açık veya gizli 12 milyon işsizin bulunduğu ülkemizde, milyarlarca dolarının heba olmasına sebep olan, bu tehditin gerçekçi olup olmadığı önemli değildir, esasen böyle bir korku da yoktur, bu korku bir takım siyasi teşkküllerin oluşturduğu bir korkudur. Ankete katılanların %81’i, “Terör 1. Dereceden bir tehlikedir “ diyecek, siz, nerdeyse,  bu korkunun sanal bir korku olduğunu söyleyeceksiniz.
Aynı ülkede mi yaşıyoruz, bilemiyoruz. Terörün bir tehlike olarak görülmesi için, Irak’taki gibi 1 milyon insanın öldürülmesi mi bekleniyor? Neye ve kime hizmet ediyorsunuz? Terörün bir tehlike olarak görülmesi sizi neden rahatsız ediyor? Bu yorumu yapanların şehit cenazelerine katılıp katılmadığını merak ediyoruz. Memleket evlatları kalleşçe şehit edilirken, anaların babaların yürekleri yanarken, siz nasıl böyle bir yorum yaparsınız, bu millete hiç mi saygınız yok?
Bu değerlendirmeler ne yazık ki, bir eğitim sendikasının yaptığı yorum. Keşke yapmasalardı, keşke terörün büyük bir tehlike olduğunu görselerdi. Aziz milletimizin yüreği rahat olsun, öğretmenlerimizin % 90’ı bunlar gibi düşünmemektedir. Onlar terörün büyük bir tehlike olduğunu görmekte ve öğrencilerine en iyi şekilde anlatmaktadır. Ama, nereden, kimden beslendiği belli olmayan böyleleri de az da olsa var.
"MİSYONERLİK DE ESASEN BİR TEHİLKE DEĞİL."Ankete katılanların % 54’ü misyonerliği bir tehlike olarak görüyor, ama, sendika;”Hayır, bu sonuç ulusalcıların ortaya koyduğu anti propagandanın bir sonucudur.”diye bir yorum getiriyor.

Lütfen EBS nin yorumunu dikkatlice okuyunuz.“Tehlike algılamalarında ulusalcı propagandanın etkisiyle oldukça yüksek bir Pazar oluşturduğu görülen, bu uğurda cinayetler işlemeyi ve bu cinayetlere kayda değer bir sempati halesinin oluşumunu mümkün kılan bir konu olarak misyonerlik faaliyetleri veya ruhban okulu karşıtlığı aslında Türkiye’deki düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlüğünün sınırlarını en iyi işaret eden konulardandır. Bu amaçla sorulan sorularda da bu konuların tahmin edildiği gibi bir tehdit algısına konu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu rakamın bu haliyle bile yeterince kaygı verici olduğu anlaşılsa da korkulandan daha az olduğu da kaydedilmelidir.  Ruhban okulunun açılmasını ankete katılanların yüzde 42’lik bir kesimi tehlike olarak görürken yüzde 40’ı hiçbir şekilde tehlike olarak görmemekte yüzde 18’i de önemli bir tehlike olarak görmemektedir. Ancak konu ruhban okulu meselesinden çıkıp misyonerlik faaliyetlerine dönünce tehlike algısı daha da artmaktadır. Bunda misyonerlik isminin çokça zikredilerek son zamanlarda ağır bir şekilde işlenen ulusalcı propagandanın önemli bir başarısı olarak görülebilir. Ancak bu ulusalcı propagandanın bir miktar da dindar-muhafazakâr duygulara da hitap etmeyi ihmal etmemesi, ulusalcı hareketlerin tabanını fazlasıyla aşan bir teveccühe kavuşmalarını sağlamaktadır. O yüzden misyonerliği tehlike olarak görenlerin sayısı yüzde 54’ü bulurken hiçbir şekilde tehdit olarak görmeyenlerin sayısı yüzde 28’de kalmaktadır.”

Ne diyelim evlere şenlik bir anket, yapanların ellerine sağlık! Doğrusu bayağı bilgilendik, yanlış bilgilerimizi düzelttik.Onlar ve başkaları neye inanırlarsa inansınlar, biz, Türk Eğitim Sen olarak, PKK terörünün çok ciddi bir tehlike olduğuna ve mutlaka çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. PKK terörünün varlığı ekonomik terörü de beraberinde getirmektedir. “Huzurlu ve kalkınmış bir Türkiye için, Terör behemahal bitirilmelidir.”

Son Haberler

UZMAN VE BAŞÖĞRETMEN TAZMİNATLARI OCAK AYINDA YATIRILSIN!

Genel Başkan Yardımcımız Orhan Kütük, 17-18.12.2024 tarihleri arasında Bilecik ve Eskişehir’de temaslarda bulundu.

KAMU ÇALIŞANLARI EKONOMİK AÇMAZA SÜRÜKLENMESİN!

Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun, 18-19 Aralık 2024 tarihinde Afyonkarahisar ve Kütahya’da bir dizi temaslarda bulundu.

TARLADA İZİ OLMAYANIN HASATTA YÜZÜ OLMAZ!

Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun ile birlikte  13-14 Aralık 2024 tarihlerinde Ordu ve Trabzon’da ziyarette bulundu.

ARALIK AYI ÜNİVERSİTE E-BÜLTENİ YAYINDA

Aralık ayı üniversite bültenimizi yayımladık! Sendikamızın güncel faaliyetlerini, eğitim dünyasındaki gelişmeleri ve üyelerimize yönelik...