Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2008/54
Karar Sayısı : 2011/45
Karar Günü : 10.3.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay 12. Daire
İTİRAZIN KONUSU : 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafına
21.3.2006 günlü, 5473 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen, “Milli
Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının
kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin; …” ibaresinin,
Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırılığı
savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.
I- OLAY
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çıkarılan
“Sözleşmeli Öğretmenler” konulu 4.7.2006 günlü, 2006/58 sayılı Genelge’nin
iptali istemiyle Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası tarafından açılan
davada, söz konusu Genelge’nin dayanağını oluşturan itiraz konusu kuralın
Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülmüştür. Davaya bakmakta olan Danıştay Onikinci Daire, davacının Anayasa’ya aykırılık
iddiasını ciddi bularak itiraz konusu kuralın iptali için başvurmuştur.
II-
İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe
bölümü şöyledir:
“Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası tarafından
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün “Sözleşmeli öğretmenler”
konulu 4.7.2006 günlü, 2006/58 sayılı genelgesinin iptali istemiyle Milli
Eğitim Bakanlığına karşı açılan davaya ait dosya incelendi;
Dava konusu Genelge ile sözleşmeli öğretmenlerin
istihdamına ilişkin düzenlemelere yer verilerek bu istihdam şekli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine dayandırılmıştır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun İstihdam
şekillerini belirleyen 4. maddesinde;
“Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel,
geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.
A) Memur:…
B) Sözleşmeli Personel:
Kalkınma planı, yıllık program ve
iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi,
işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere
münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç
gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Başkanlığı
ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak
sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti
görevlileridir. (36 ncı maddenin II-Teknik Hizmetler Sınıfında belirtilen
görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için, işin geçici
şartı aranmaz.)
Bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları
Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır.
Ancak, yabancı uyrukluların;
tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını
değerlendirenlerin; mütercimlerin; tercümanların; dava adedinin azlığı
nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların,
(...) kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde, Bakanlar Kurulunca tespit
edilecek esas ve şartlarla tabip veya uzman tabiplerin; Adli Tıp Müessesesi
uzmanlarının; Devlet Konservatuarları sanatçı öğretim üyelerinin; İstanbul
Belediyesi Konservatuarı sanatçılarının; Milli Savunma Bakanlığı ile
Jandarma Genel Komutanlığı ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde
çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları
caizdir...
C) Geçici Personel:...
D) İşçiler: …”
hükmüne yer verilmişken, dava konusu 4.7.2006 günlü,
2006/58 sayılı genelgeye de dayanak olarak alınan anılan Yasanın 4/B
maddesinde, 31.3.2006 gün ve 26125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 5473 sayılı Kanunla değişiklik yapılarak, 4/B fıkrasının 2.
bendi “Ancak, yabancı uyrukluların; tarihi belge ve eski harflerle yazılmış
arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin; tercümanların, Milli
Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının
kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin; dava
adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı
yerlerde avukatların, (...) kadrolu istihdamın mümkün olmadığı hallerde
tabip veya uzman tabiplerin; Adli Tıp Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuarları
sanatçı öğretim üyelerinin; İstanbul Belediyesi Konservatuarı sanatçılarının;
bu Kanuna tabi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı
hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile
istihdamları caizdir.” Şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Dava konusu genelge, 657 Sayılı
Yasanın 4. maddesinin (B) fıkrasına eklenen “Milli Eğitim Bakanlığında norm
kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen
istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin...” ibaresi dayanak alınarak
düzenlendiğinden ve bu ibarenin Anayasaya aykırılığı nedeniyle incelenmesi
ve iptali için davacı sendika tarafından ileri sürülen Anayasaya aykırılık
iddiası ciddi bulunduğundan, 2949 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş Ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 28. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesine başvurulması Dairemizce gerekli görülmüştür.
Dayanılan Anayasa Kuralları:
Madde 2- “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru,
milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Madde 10- “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet
bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Madde 128- “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve
ödenekleri ile diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.
Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve
esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.”
657 Sayılı Yasanın sözleşmeli
personel istihdamına ilişkin 4/B maddesinin değişiklikten önceki hali olan,
“Kalkınma planı, yıllık program
ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi,
işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere
münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç
gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Başkanlığı
ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak
sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti
görevlileridir. (36 ncı maddenin II-Teknik Hizmetler Sınıfında belirtilen
görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için, işin geçici
şartı aranmaz.)
Ancak, yabancı uyrukluların;
tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını
değerlendirenlerin; mütercimlerin; tercümanların; dava adedinin azlığı
nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların,
(...) kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde, Bakanlar Kurulunca
tespit edilecek esas ve şartlarla tabip veya uzman tabiplerin; Adli Tıp
Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuarları sanatçı öğretim
üyelerinin; İstanbul Belediyesi Konservatuarı sanatçılarının; Milli Savunma
Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve dış kuruluşlarda belirli bazı
hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile
istihdamları caizdir.”… hükmüne göre, sözleşmeli personel istihdamı
istisnai hallere münhasır tutulan geçici bir istihdam şekli olarak
belirtilmiştir.
Anayasanın 128. maddesinde “Devletin iktisadi
teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür”
denilmek suretiyle “memur” ve “diğer kamu görevlisi” tanımı yapılmış
bulunmaktadır.
Memurlarda uygulanması zorunlu “atama” koşulu diğer
kamu görevlileri için de geçerli bir koşuldur. Sözleşmeli personelin
istihdamında ise “akdi” bir durum sözkonusudur ve
atamadan tamamen başkadır. Bu nedenle sözleşmeli personelin Anayasanın 128.
maddesinde yer alan ve atamaya tabi “diğer kamu görevlileri” kapsamına dahil edilmelerine Anayasal olanak yoktur.
Bu çerçevede 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel
Kanununun “Öğretmen” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasına baktığımızda,
öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini
üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmış, adaylık döneminden
sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak üç kariyer basamağına
ayrılmıştır.
Görüldüğü üzere, öğretmenlik mesleğinin yürüttüğü
hizmet, süreklilik arz eden eğitim ve öğretim hizmetidir. Dolayısıyla
sözleşmeli personel istihdamının kapsamını oluşturan geçici iş tanımı
içerisine sokulamaz.
Öte yandan, ülkedeki nüfusun ne kadarının eğitim
çağında olduğu, ne kadar öğretmen yetiştirileceği, bu öğretmenlerin
eğitimleri için yeterli üniversite sayısı ve bunların verdikleri mezun
sayısı vb. verilerin değerlendirilerek bunlara uygun politikalar
oluşturulmasının Devletin görevleri arasında olduğu açıktır. Dolayısıyla,
Devletin asli ve sürekli hizmetlerinin memur ya da diğer kamu görevlisi
statüsünde bulunanlar tarafından yürütülmesi gerekliliği karşısında, eğitim
ve öğretim hizmetinin sözleşmeli öğretmen istihdamıyla yürütülmesi
Anayasanın belirtilen hükmüne hizmetin sürekliliği açısından aykırılık
teşkil etmektedir.
Hukuk Devleti, en kısa tanımıyla, vatandaşların
hukuki güvenlik içinde bulundukları, Devletin eylem ve işlemlerinin hukuk
kurallarına bağlı olduğu bir sistemi ifade eder. Anayasa Mahkemesinin çoğu
kararlarında Hukuk Devleti; “insan haklarına saygılı ve hakları koruyucu
adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü
sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetime bağlı olan devlet” şeklinde
tanımlanmıştır.
Devletin güven verici özelliği, çalışanlar
konusundaki tüm düzenlemeler için anayasal ilkelere uygunluğu zorunlu
kılmaktadır. Sağlıklı ve kapsamlı güvenceler Anayasa’nın bağlayıcılığı ve
üstünlüğü bakımından da önem taşıdığından özen göstermeyi gerektirmektedir.
Sosyal adalet, sosyal hukuk devletinin temelidir. İnsan haklarının büyük
değer taşıyan içerikleri gözetildiğinde, bu çağda ücret, yükselme durumları
ve buna benzer diğer hakları güvenceden yoksun bir sistem anayasal
ilkelerle bağdaşmamaktadır.
Oysa, dava konusu genelgenin ekindeki sözleşmeli
öğretmenlere ilişkin hizmet sözleşmesi incelendiğinde, kadrolu olarak
çalıştırılan öğretmenler ile sözleşmeli personel olarak istihdam edilen
öğretmenlerin aynı eğitimi almaları, aynı şartlarda aynı işi yapmalarına
rağmen özlük ve sosyal hakları açısından farklılıklar bulunduğu, böylece kanuna
eklenen sözkonusu ibare ile aynı işi yapan ve
aynı sorumlulukları taşıyanların aynı statüde bulunmaları gerekirken,
sözleşmeli öğretmenlerin ayrı statülerde ve farklı ücretlerle çalıştırılmaları
suretiyle, Anayasanın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ve 2.
maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkelerine aykırı sonuçların doğduğu
görülmektedir.
Sonuç olarak, yukarıda
belirtildiği üzere Devletin yapacağı kamu hizmeti niteliğindeki eğitim
planlaması neticesinde öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla
kapatılamaması sözkonusu olamayacağı gibi, varolan kadrosuzluk sorununun kadro ihdası ile aşılması
mümkün iken, 657 Sayılı Yasanın sözleşmeli personel isithdamını
öngören 4/B maddesinde güdülen amaca aykırı olarak asli ve sürekli bir kamu
hizmeti niteliğinde olan eğitim öğretim alanında sözleşmeli öğretmen
çalıştırılmasına ilişkin düzenleme yapılmasında Anayasanın belirtilen
ilkelerine uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine eklenen “Milli Eğitim Bakanlığında
norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen
istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin” ibaresinin Anayasanın
2, 10 ve 128. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan ibarenin
iptali ile bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya
olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen ibarenin
yürürlüğünün durdurulması istemiyle, 2949 sayılı Kanunun 28. maddesi uyarınca
Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, 7.5.2008 tarihinde oyçokluğu ile karar
verildi.”
III- YASA
METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 21.3.2006 günlü, 5473 sayılı Yasa ile eklenen ve itiraz konusu
ibareyi içeren 4. maddesinin (B) bendi şöyledir:
“B)
Sözleşmeli personel: 
Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli
projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için
şart olan, zarurî ve istinaî hallere münhasır
olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici
işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye
Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar kurulunca geçici olarak sözleşme
ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti
görevlileridir. (36 ncı maddenin
II-Teknik Hizmetler Sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra
uyarınca çalıştırılanlar için, işin geçici şartı aranmaz.)
Ancak, yabancı uyrukluların; tarihî belge ve eski harflerle yazılmış
arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin; tercümanların; Millî
Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının
kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin;
dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli
olmadığı yerlerde avukatların, kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde
tabip veya uzman tabiplerin; Adlî Tıp Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuvarları sanatçı öğretim üyelerinin; İstanbul
Belediyesi Konservatuvarı sanatçılarının; bu
Kanuna tâbi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde
çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları
caizdir.
Sözleşmeli
personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek
ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı,
kullandırılacak izinler ve bu hususlara ilişkin esas ve usuller Bakanlar
Kurulunca kararlaştırılır.”
B-
Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa’nın 2.,
10. ve 128. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK
İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8.
maddesi gereğince, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ’ın katılımıyla 26.6.2008 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında; dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun
hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına, oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN
İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin
rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, kamu görevlilerinde “atama”
koşulu zorunlu iken sözleşmeli personel istihdamında “akdi” bir durum söz
konusu olduğundan sözleşmeli personelin Anayasa’nın 128. maddesinde yer
alan “kamu görevlileri” kapsamında olmadığı, eğitim öğretim hizmetinin
sözleşmeli personel istihdamının kapsamını oluşturan geçici iş tanımı
içerisine sokulamayacağı, sözleşmeli öğretmenlerin ücret, yükselme
durumları ve buna benzer diğer haklarının güvenceden yoksun olduğu, kadrolu
öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenlerin aynı şartlarda aynı işi yapmalarına
rağmen özlük ve sosyal hakları bakımından farklılıklar bulunduğu
gerekçesiyle itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2.,
10. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kural ile Milli Eğitim Bakanlığına
bağlı eğitim kurumlarında norm kadro uygulaması sonucu ortaya çıkan
öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması
hallerinde sözleşmeli öğretmen istihdam edilmesine imkan
sağlanmıştır. Maddenin gerekçesinde bu düzenlemenin amacının öğretmen
açığının hızla kapatılmasına yönelik olduğu ifade edilmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer
alan hukuk devleti, tüm işlem ve eylemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmeyi amaçlayan, hukuku tüm
devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren ve yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa’nın 10. maddesinde
herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit
olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı,
Devlet organları ile idare makamlarının bütün işlemlerinde yasa önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları ifade
edilmiştir.
Anayasa’nın 128. maddesinde
Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel
idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri
eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve
ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği belirtilmiştir. Maddede sözü edilen “diğer kamu görevlileri”
kavramı memurlar ve işçiler dışında, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevlerde, kamu hukuku ilişkisiyle çalışanları kapsamaktadır.
Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde memur ve/veya diğer kamu görevlilerinden
hangisinin çalıştırılacağına ilişkin tercih yasakoyucunun
takdir alanı içindedir.
Kamu hizmeti, geniş tanımıyla, devlet ya da diğer
kamu tüzelkişileri tarafından ya da bunların denetim ve gözetimleri
altında, ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için
topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir. Toplumsal
yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan düzenlilik ve süreklilik isteyen
eğitim hizmeti de niteliği gereği kamu hizmeti olarak
değerlendirilmektedir.
Anayasa’nın 42. maddesinin üçüncü fıkrasında,
“eğitim ve öğretimin, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş
bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında
yapılacağı” belirtilmiştir. 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun’da, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim
kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim
hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında
bulundurmak Milli Eğitim Bakanlığının görevleri arasında sayılmıştır. 1739
sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesine göre de, öğretmenlik
Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan
özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmış olup öğretmenler bu görevlerini
Türk Millî Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa
etmekle yükümlü kılınmıştır. Dolayısıyla eğitim ve öğretim hizmetleri,
Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmeti
olup öğretmenler tarafından yerine getirilen görevler bu hizmetin gerektirdiği
asli ve sürekli görevlerdendir.
Anayasa’nın 128. maddesine göre Devletin, genel
idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevler ancak memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle yürütülebilecektir.
Sözleşmeli öğretmenlerin Anayasa’nın 128.
maddesinde sayılan “memurlar” kapsamında olmadığı kuşkusuzdur. İdare ile
aralarındaki sözleşme özel hukuk sözleşmesi olmadığından ve gördükleri
hizmetin niteliği gereği işçi de sayılamazlar. Bu kişiler, idarenin ihtiyaç
duyması sonucunda ve Yasa’da belirtilen şartları taşımaları kaydıyla, idarenin
kendileriyle idari hizmet sözleşmesi imzalamak suretiyle çalıştırdığı
sözleşmeli personeldir.
Milli Eğitim Bakanlığının yürüttüğü eğitim ve
öğretim hizmetleri niteliği itibariyle belli bir düzenlilik içinde sunulması
gereken, kişilerin ve toplumun varlığı ve huzuru yönünden vazgeçilemez,
ertelenemez ve ikame edilemez hizmetlerdendir. Bu hizmetleri yerine
getirmek üzere yeterli kadrolu öğretmen istihdamının sağlanamaması durumunda
sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edileceklerde; öğrenim durumu ve diğer
yönlerden Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında görev yapan emsali kadrolu
öğretmenlerde aranan genel ve özel şartlar aranmaktadır. Sözleşmeli çalışacak
öğretmenler ile Milli Eğitim Bakanlığı (Bakanlığı temsilen il ya da ilçe
Milli Eğitim Müdürü) arasında idari hizmet sözleşmesi imzalanmaktadır.
Hizmet sözleşmesinde, sözleşmeli öğretmenlerin Bakanlıkça gösterilecek
görev yerlerinde eğitim kurumlarının idari yönetmeliklerinde kadrolu
öğretmenler için öngörülen görevleri ve verilecek emirler çerçevesinde
göreviyle ilgili kendisine verilen tüm işleri yapacakları hüküm altına
alınmıştır. Çalışma saat ve süreleri, emsali kadrolu öğretmenler için
belirlenen çalışma saat ve sürelerinin aynıdır. Sözleşmeli öğretmenler,
hizmet sözleşmesine göre sözleşme yapmış oldukları öğretmenlik alanı
dikkate alınarak emsali kadrolu öğretmenlerin alanları itibarıyla haftada
okutmak zorunda oldukları aylık karşılığı kadar ders görevini yapmak
zorundadırlar. Ücretleri idare tarafından ödenmektedir.
Tüm bu hususlar gözetildiğinde, sözleşmeli
öğretmenler tarafından sunulacak eğitim ve öğretim hizmetlerinin, Devletin
genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevler olduğu açıktır. Bu durumda, söz
konusu asli ve sürekli görevleri yerine getiren sözleşmeli öğretmenler de
“diğer kamu görevlileri” kapsamında yer almaktadır.
Devletin, genel idare esaslarına göre yürütmekle
yükümlü olduğu eğitim ve öğretim hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevlerin kadrolu öğretmenler ya da Anayasa’nın 128. maddesindeki “diğer
kamu görevlileri” kapsamında yer alan sözleşmeli öğretmenler tarafından
yürütülmesi yasa koyucunun takdirindedir.
Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen “yasa önünde
eşitlik ilkesi”, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu
ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunanlar kişilerin yasalar karşısında aynı işleme
bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.
Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı
anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar
için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar
aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da
öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Kadrolu öğretmenler 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 4/A maddesine tabi memur statüsündeki kamu görevlileridir. Memur
ile idare arasındaki ilişki, yasama organı tarafından, hizmetin gereklerine
göre düzenlenmektedir. Bu ilişki, karşılıklı anlaşmaya dayanarak
saptanmamaktadır. Ortada bir sözleşme yoktur. Memur ile kamu yönetimleri
arasındaki hizmet ilişkileri kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Memur,
belirli bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün
sağladığı aylık, ücret, atanma, yükselme, nakil gibi kimi öznel haklara
sahip olmaktadır. Memuriyete giriş bir kadroya atanmakla gerçekleşmektedir.
Sözleşmeli öğretmenler ise 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 4/B maddesine tabi sözleşmeli personel statüsündeki
kamu görevlileridir. Sözleşmeli personel, kamu hizmetinin insan unsurunun
memurlardan (atamayla) oluşturulması ilkesine getirilmiş bir istisnadır.
Memurlar, içeriği taraflarca belirlenemeyen bir statüye atanırken, sözleşmeli
personel kamu hizmetine sözleşme ilişkisiyle bağlanmaktadır. Sözleşmeli
personel istihdamı, özel meslek bilgisine ve uzmanlığa ihtiyaç duyulması ve
gereksinmenin memur tipi istihdamla karşılanamayacak olması koşullarına
bağlanmıştır.
Eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilebilmesi için
bir yasanın aynı hukuksal durumda olanlar arasında bir ayırım veya
ayrıcalık yaratması gerekir. 657 sayılı Yasa’nın 4/A maddesine tabi memur
statüsünde çalışan kadrolu öğretmenler ile 4/B maddesi kapsamındaki
sözleşmeli personel statüsündeki sözleşmeli öğretmenler aynı hukuksal
konumda değillerdir. Farklı hukuksal konumda olanların farklı hukuksal
düzenlemelere tabi olmalarının eşitsizliğe yol açtığı ileri sürülemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural
Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT,
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah OTO,
Zehra Ayla PERKTAŞ ve Engin YILDIRIM bu görüşlere katılmamıştır.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafına 21.3.2006 günlü,
5473 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen “Millî Eğitim Bakanlığında norm
kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen
istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin;” ibaresine yönelik
iptal istemi, 10.3.2011 günlü, E. 2008/54, K. 2011/45 sayılı kararla
reddedildiğinden, bu ibareye ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN
REDDİNE, 10.3.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VII- SONUÇ
1- 7.5.2010
günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile ilgili
gerekli düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme’nin çalışıp çalışamayacağına
ilişkin ön meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme’nin çalışmasına bir
engel bulunmadığına, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın,
gerekçesi 2010/68 esas sayılı dosyada belirtilen karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 14.7.1965 günlü,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü
paragrafına 21.3.2006 günlü, 5473 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen
“Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen
ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde
öğretmenlerin; …” ibarenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Engin YILDIRIM’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
10.3.2011
gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Fettah OTO
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
KARŞIOY
YAZISI
İtiraz konusu kural, Milli Eğitim Bakanlığı’nda
norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen
istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin sözleşme ile
çalıştırılmasına olanak vermektedir.
Anayasa’nın 5. maddesinde devletin temel amaç ve
görevleri sayılmış, 10. maddesinde eşitlik ilkesi vurgulanmış, 42.
maddesinde eğitimin hangi esaslara göre yapılacağı belirtilmiştir.
Anayasa’ya göre eğitimin, devletin asli ve sürekli
görevleri arasında bulunduğunda kuşku yoktur. Anayasa’nın 128. maddesinde
devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu
hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin ancak memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği belirtilmiştir. Kadro karşılığı
olmaksızın sözleşme ile istihdam edilen öğretmenlerin 128. madde anlamında
diğer kamu görevlisi olarak kabul edilmeleri mümkün değildir.
Anayasa’nın 2. maddesinde bir hukuk devleti olarak
tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti devleti, temel görevleri arasında olan milli
eğitim hizmetlerinin gerektirdiği sayıda öğretmen istihdamı için yeterli
kadroları sağlamak, bu öğretmenleri eşit koşul ve önceden belli kurallara
göre atamak, öğretmenler arasında statü ve özlük hakları yönünden eşitliği
gözetmek zorundadır.
Devletin üzerine düşen görevi yapmayarak ihtiyaca
yeterli kadro ihdas etmemesi, bu nedenle kadrolu öğretmen istihdam edemez
duruma düşmesi ve bu açığı karşılamak üzere, yeni sorun ve eşitsizlikler
yaratacak şekilde sözleşmeli öğretmenliği asli bir istihdam şekline
çevirmesi, Anayasa’nın 10. ve 42. maddeleri ile bağdaşmaz.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
KARŞIOY
GEREKÇESİ
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 21.3.2006
günlü, 5473 sayılı Yasa ile eklenen 4. maddesinin (B) fıkrasının ikinci
paragrafında yer alan “Milli Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya
çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması
hallerinde öğretmenlerin” sözleşme ile istihdam edilebileceklerine ilişkin
kuralı Anayasa’ya aykırı bulan Danıştay 12. Daire iptali için başvurmuştur.
Anayasa’nın 128. maddesinde, Devletin, kamu
iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına
göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür”
denilmektedir.
Anayasa’nın 42. maddesinde eğitim ve öğretimin,
Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim
esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı, bu
esaslara aykırı eğitim ve öğretim yapılamayacağı belirtilmiş, 3797 sayılı
Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’da da
Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve
öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak,
yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak Milli Eğitim Bakanlığı’nın
görevleri arasında sayılmıştır. 1739
sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinde de; “Öğretmenliğin,
Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan
özel bir ihtisas mesleği olduğu, Öğretmenlerin bu görevlerini Türk Milli
Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlü
bulundukları vurgulanmıştır. Buna göre, eğitim ve öğretim hizmetlerinin,
Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu asli ve
sürekli kamu hizmeti kapsamı içinde yer aldığı bu nedenle de memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle gördürülmesi gerektiği açıktır. Bu bağlamda, 657 sayılı Yasa’nın Ek 16. maddesine dayanılarak
hangi kurum ve kuruluşun gördüğü hizmetin Devlete verilmiş aslî ve sürekli
kamu hizmeti olduğu, hangilerinin bu nitelikte bulunmadığının saptandığı
26.11.1975 günlü, 7/10986 Sayılı Bakanlar Kurulu kararında da Milli Eğitim
Bakanlığı’nın yerine getirdiği hizmetin, devletin genel idare esaslarına
göre yürüttüğü aslî ve sürekli bir kamu hizmeti olduğu belirtilmiştir.
İtiraz konusu kural uyarınca çalıştırılan ve
devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu, kamu
hizmetinin gerektirdiği aslî ve sürekli nitelikteki eğitim ve öğretim
görevini yerine getiren öğretmenlerin, statülerinin Anayasa’ya uygun
olduğunun kabulü için bu personelin memur veya diğer kamu görevlileri
kapsamında bulunmaları gerekmektedir. Memur olmadıkları konusunda tartışma
bulunmayan söz konusu personelin, “diğer kamu görevlileri”nden
sayılmalarının ön koşulu ise idareye kamu hukuku ilişkisiyle bağlı olarak
çalışmaları, bunun sonucu olarak da bir kadro karşılık gösterilerek
atanmalarıdır. İtiraz konusu kuralın ise bu tür kamu hukuku ilişkisi
içermemesi nedeniyle Anayasa’nın 128. maddesiyle uyum içinde olmadığı
açıktır.
Öte yandan, kadrolu çalıştırılan öğretmenlerle aynı
eğitimi alan, aynı görev ve sorumluluğu yerine getiren sözleşmeli statüde
çalışan öğretmenlerin, aldıkları ücret ile diğer özlük ve sosyal hakları
bakımından farklı kurallara bağlı tutularak memur statüsündeki
öğretmenlerin yararlandığı yasal ve Anayasal güvencelerden yoksun
bırakılmaları eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle Anayasa’ya aykırı olduğu
sonucuna varılan itiraz konusu kuralın iptali gerektiği düşüncesiyle
çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU Fettah OTO
KARŞIOY
GEREKÇESİ
İtiraz konusu kuralla Milli Eğitim Bakanlığı’na
bağlı eğitim kurumlarında ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu
öğretmenlerle kapatılamaması halinde sözleşmeli öğretmen istihdam etmek
suretiyle kapatılmak ve böylece eğitim hizmetinin sürdürülmek istendiği
anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 128. maddesinde “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu
tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları
kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer
kamu görevlileri eliyle görülür” denilmektedir.
Eğitim hizmetinin, genel idare esaslarına göre
yürütülmesi gereken kamu hizmeti niteliğindeki asli ve sürekli görevlerden
olduğu ve bu tür görevlerin memurlar ya da diğer kamu görevlileri eliyle
yürütülmesi gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Nitekim,
sözleşme ile çalıştırılacak olan öğretmenlerin Bakanlığın yönetim ve
denetimine bağlanması da hizmetin, genel idare esaslarına göre yürütülen
kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olduğunu ortaya
koymaktadır. Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı eğitim hizmetlerini genel
idare esaslarına göre yerine getirmekle yükümlüdür. Bu tür görevlerin,
memur ya da diğer kamu görevlileri eliyle yerine getirilmesi ise anayasal
bir zorunluluktur.
Kuralda belirtilen sözleşmeli öğretmenlerin, memur
ya da diğer kamu görevlisi olmadıkları açıktır.
İtiraz konusu kural ile memur ya da kamu görevlisi
olarak kabul edilmemeleri mümkün olmayan kimselere, bir kamu hizmeti olan
eğitim hizmeti gördürülmek istenmektedir.
Bu durum, Anayasa’nın 128. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
Üye
Mehmet
ERTEN
KARŞIOY GEREKÇESİ
14.07.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafına 21.03.2006 günlü
5473 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen “Milli Eğitim Bakanlığında norm
kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen
istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin…” bölümünün iptali
istenilmektedir.
İtiraza konu madde istihdam şekillerinden
sözleşmeli personeli düzenlemekte olup, yapılan değişiklikle Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında norm kadro uygulaması sonucu ortaya
çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması
hallerinde sözleşmeli öğretmen istihdam edilmesine imkan
sağlanmaktadır.
Anayasa’nın “kamu hizmeti görevlileriyle ilgili
hükümler” başlıklı 128. maddesinde; Devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır. Madde hükmü
ile “memur” ve “diğer kamu görevlisi” tanımlanmakta olup buna göre “atanmış
olmak ” memurlar ve diğer kamu görevlileri için gerekli bir koşuldur.
Sözleşmeli personel istihdamı ise akti bir durum
olup, atamadan tamamen farklı bir durumdur. Buna göre sözleşmeli personelin
Anayasa’nın 128. maddesinde yer alan ve kadro karşılığında atamaya tabi
olan “diğer kamu görevlileri” kapsamında olduklarının kabulü yasal olarak
mümkün bulunmamaktadır.
Milli eğitim hizmeti Devletin asli ve sürekli
hizmetlerindendir. Nitekim 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43.
maddesinin birinci fıkrasında , “öğretmenlik” Devletin eğitim, öğretim ve
bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği
olarak tanımlanarak, aday öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak üç
kariyer basamağına ayrılmıştır. Görüldüğü gibi öğretmenlik mesleğinin
yürüttüğü hizmet, süreklilik arz eden eğitim ve öğretim hizmeti olup, bu
hizmetlerin sözleşmeli personel kapsamında geçici iş olarak gördürülmesi
hizmetin niteliğine uygun değildir. Kaldı ki, Milli Eğitim politikası ve
planlaması ile kadrosuzluk sorununun kadro ihdası ile aşılması her zaman
mümkün bulunmaktadır.
Netice olarak devletin asli ve sürekli görevleri
arasında yer alan milli eğitim hizmetinin memurlar ve diğer kamu
görevlileri dışında sözleşmeli olarak istihdam edilen öğretmenlere
gördürülmesini düzenleyen itiraza konu düzenleme Anayasa’nın 128. maddesine
açık aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenle 14.7.1965 günlü 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafına
21.3.2006 günlü, 5473 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen “Milli Eğitim
Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu
öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin…” bölümünün
iptali gerektiği düşüncesi ile çoğunluk kararına katılmıyorum.
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
KARŞI OY YAZISI
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun; 21.03.2006
günlü, 5473 sayılı Yasa ile eklenen 4. maddesinin (B) bendinin üçüncü
paragrafının, “Milli Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan
öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması
hallerinde öğretmenlerin;” bölümünün, Anayasa’nın 2.,
10. ve 128. maddelerine aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne
başvurulmuştur.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında
norm kadro uygulaması sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu
öğretmen istihdamıyla karşılanamaması durumunda, sözleşmeli öğretmen
istihdamıyla bunun giderilmesi ilgili düzenlemenin gerekçesini
oluşturmaktadır.
Anayasa’nın 128. maddesinde, devletin kamu iktisadi
teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği
belirtilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının yönetim ve denetiminde bulunan
eğitim ve öğretim kurumları, bir kamu hizmeti olan eğitim ve öğretim
hizmetlerini “genel idare esaslarına göre” yerine getirmekle yükümlüdür.
4/B maddesi kapsamında yer alan sözleşmeli
öğretmenin, sözleşmeli olması hasebiyle memur sayılamayacağı açıktır.
Cevabı aranması gereken soru sözleşmeli öğretmenlerin 128. maddede sözü
edilen “diğer kamu görevlisi” olarak görülüp, görülemeyecekleridir.
Sözleşmeli çalıştırma ancak geçici ve süreli işlerde mümkündür. 657 sayılı
yasa, sözleşmeli personel istihdamıyla ilgili sınırı “zaruri ve istisnai
hallere münhasır olmak üzere” diyerek, net olarak çizmiştir. Asli ve sürekli
görevlerin, sürekli çalışan personel ile yerine getirilmesi kamu hizmetinin
güvenli ve istikrarlı bir şekilde yürütülmesi için gereklidir. Ayrıca,
memurlar ve diğer kamu görevlileri atama ile işe başlar. Sözleşmeli
personel ise bir akitle çalışmakta ve bu atamadan farklı bir duruma işaret
etmektedir. Değinilen nedenlerden dolayı sözleşmeli öğretmenler 128.
maddede bahsedilen “diğer kamu görevlileri” kapsamında değildirler. Genel
idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli bir kamu hizmeti olan eğitim
ve öğretim hizmetlerinin 128. madde kapsamında yer almayan kişilerce
gerçekleştirilmesi ilgili maddeye aykırıdır.
Özel bilgi ve yetenek gerektiren alanlardaki
ihtiyacı karşılamak için getirilen ve istisnai bir usul olan kamuda sözleşmeli
personel uygulaması giderek istisna olmaktan çıkmaya başlamıştır. Asli ve
sürekli kamu hizmeti olan eğitim alanında da istisnai olarak kullanılan
sözleşmeli statüsü son yıllarda giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Özel bir
uzmanlık ve kariyer mesleği ve asli ve sürekli bir kamu hizmeti olan
öğretmenliğin sözleşmeli personelce ifa edilmesi istisnai olarak getirilen
bir imkânın amacı dışında kullanılması sonucunu doğurmaktadır.
Anayasa Mahkemesi içtihatlarında eşitlik ilkesine
aykırı olduğu iddia edilen bir düzenleme bir haklı nedene dayanıyorsa, o
düzenlemenin eşitlik ilkesini ihlal etmediği ifade edilmektedir. Buradan
hareketle yapılan düzenlemenin haklı bir nedene dayanmaması eşitlik
ilkesine aykırılık anlamına gelmektedir. Sözleşmeli öğretmenler kadrolu
öğretmenlerle aynı özelliklere ve liyakate sahip, aynı iş ve görevleri
yapmalarına rağmen iş güvencesi, parasal haklar, yükümlülükler ve
yaptırımlar konularında ayrımcı işlemlere maruz kalmaktadır. Bu ayrımcılık
kadrolu öğretmenlerle sözleşmeli öğretmenlerin farklı hukuki konumda
oldukları iddiasıyla meşrulaştırılamaz.
Anayasa’nın 90. maddesinden hareketle iç hukukun
bir parçası olan 111 sayılı İLO Sözleşmesi “…iş veya meslek edinmede veya
edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği yok edici veya
bozucu etkisi olan her türlü ayrılık gözetme, ayrı tutuma ve üstün tutmayı”
belirtmektedir. Sözleşmeli öğretmenlerin maruz kaldığı ayrımcılık 111
sayılı İLO Sözleşmesine de aykırıdır.
Dava konusu düzenleme sözleşmeli öğretmen
istihdamını norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu
öğretmen istihdamıyla kapatılamaması şartına bağlamaktadır. Maliye
Bakanlığının öğretmen ihtiyacı kadar öğretmen kadrosu vermemesi neticesinde
bu durum ortaya çıkmaktadır. Yeteri kadar öğretmen adayının varlığı da
bilindiğine göre, sorun idarenin ihtiyaç oranında öğretmen kadrosu ihdas
etmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumu sözleşmeli öğretmenler aleyhine
ayrımcılığın haklı nedeni olarak görmek mümkün değildir. Kadrolu öğretmenler
ile sözleşmeli öğretmenler aynı şartlarda aynı işi yapmalarına rağmen özlük
ve sosyal hakları arasındaki sözleşmeli öğretmenler aleyhine olan
farklılıklar Anayasa’nın 2. maddedeki sosyal hukuk devleti ve 10. maddedeki
eşitlik ilkelerine aykırıdır.
Belirtilen gerekçelerle itiraz konusu düzenlemenin
Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırı
olduğu sonucuna varıldığından, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Engin
YILDIRIM
|