Çeşit çeşit hırsızlık var.
KPSS’ de yaşanan alçak bir organizasyonun şokunu atlatmadan, istemediğimiz ve asla tasvip etmeyeceğimiz şifreli işler patlak verdi. Aslında bazıları için ne ilk ne son deneyimdi ama geçen seferki kokuşmuşluğu yutan millet bunu mu görecek mantığındaki bütün devlet erkânı tatmin oldu. Ancak onlar tatmin olurken;
Gençlerimizin hayalleri yıkıldı,
Çocuklarımızın umutları söndü.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
“Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" iddiası ile Cumhuriyet Savcıları tarafından düzenlenen ve Adalet Bakanlığı kararıyla TBMM’ye gönderilen ve dokunulmazlığının kaldırılıp, yargılanması istenen bir Başbakan iş başında.
ÖSYM’nin başına acar bir Başkan getiriyorsun, ayını doldurmadan onun da bir makale aşırdığı ortaya çıkıyor.
En büyük ahlaksızlıklardan bir tanesi olan bilgi hırsızlığı, intihal suçu işlediği mahkeme kararı ile tescillenmiş bir şahıs, Başbakan tarafından önce Müsteşar, arkasından da Çalışma Bakanı yapılıyorsa bu ülkede, artık tuz kokmuştur.
‘Onur Konuğu!’
İşin en dramatik olanı ise Ahilik Haftası’nda yaşandı. İntihalci Bakan, Fatih Belediyesi ve Esnaf Sanatkârlar Odası tarafından İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda Ahilik Haftası münasebetiyle düzenlenen törene “Onur!” konuğu olarak katıldı. Şed kuşandı. Bu durum; meslek ahlakından ve doğruluktan her ne olursa olsun şaşmamayı öğütleyen Ahilik kurumunun kurucusu başta Ahi Evren olmak üzere, eşsiz şahsiyetlerin kemiklerini sızlatmıştır zannımca.
Tilkiye sormuşlar: Kümese bekçilik yapar mısın?
Tilki: Gülmekten cevap veremiyorum, demiş.
Ülke de durum tam bu hesap
Hangi Bahçedensin?
Yazımın başında çeşit çeşit hırsızlık var demiştim.
Artık sendikal terminoloji içinde sarı sendika olan, siyasi alanda ise arka bahçe tanımlamasını altüst edip ön bahçe, sağ bahçe, sol bahçe olmak üzere bilinen bütün bahçeleri sahiplenen bir yapı oluştu Türkiye’de.
Bunlar da emek hırsızı.
Çalışmadan, üretmeden başarıyı arzuluyorlar.
Başarı onlar için tabanın sorunlarını çözmeyle değil, sahiplerinden alacakları “aferin” payesiyle sınırlıdır.
Yalandan ve riyadan korkmazlar. Sanırlar ki hiç yatsı olmayacak, mumları sönmeyecek.
Bunlar için şahsiyetinizin kıymeti yoktur.
Şahsiyet hırsızıdırlar.
Size sormadan, danışılmadan, onayınız alınmadan; velhasıl, sizi adam yerine koymadan,
adınıza üye formu doldurulabilir, işleme sokulabilir.
Bu zihniyet eğitim çalışanları arasına sokulan Truva atıdır. Eğitim çalışanlarına düşen, oyunlara tezgâhlara karşı uyanık olmaktır. Truva atındaki hileyi sezmek, yanında bırakılan yalancı askerin maskesini düşürmektir.
Çin Malı
Çin malı ürünler ile ilgili ülkemizde şu genellemeler yapılabilir:
Kalitesizdir,
Yerli üreticiye darbe vurmaktadır,
Haksız rekabet oluşturmaktadır,
Birçok üründe insan sağlığını tehdit eden etkenler, uluslararası kabul görmüş değerlerden çok fazla olduğu için insan sağlığını bozar. Ama yine de kalitesizliğinden mi ucuzluğundan mı bilinmez, neden rağbet gördüğü…
Türk Eğitim Sen yüzde yüz yerli, yüzde yüz milli bir sendikadır.Ancak; sendikal mücadele içinde “Çin Malı” bunlar diyebileceğimiz yapılar var.
Kalitesiz,
Haksız rekabetten beslenen,
Kopyacı, taklitçi…
Kendinize ve çocuklarınızın geleceğine kıymayın.
Onurluca mücadele edenlere omuz verin, unutmayın son pişmanlık fayda vermez.
Hala seçiminizi yapmadınız ise yarın çok geç olabilir.