Memurları toplu sözleşme masasında unutan malum Konfederasyon ve onun işbirlikçi sendikaları, memurlara yaşattığı hezimeti unutturmak için her türlü kirli yola başvurmaktadır.
Ülkemizin dört bir yanında görev yapan kamu çalışanları, mali ve sosyal hiçbir kazanım içermeyen, hatta Hükümetin ilk teklifinden bile daha düşük maaş artışı getiren toplu sözleşmeye tepkilerini dile getirirken, malum Konfederasyon ve bağlı sendikaların yöneticileri insan içine çıkamamaktadır.
Tecrübesizlikleri, hesap bilmezlikleri ve gözlerini kör etmiş ideolojik yaklaşımları nedeniyle toplu sözleşme görüşmelerinde imzaladıkları hezimet tutanağı, gittikleri her yerde memurlar tarafından suratlarına çarpılınca ne yapacağını şaşıran bu zevat, zevahiri kurtarma adına Türkiye Kamu-Sen’e iftira atma ve bir taraflarından yalan uydurma yolunu seçmektedir.
Bu yalan rüzgarına Memur-Sen’e bağlı Ulaştırma Memur-Sen’in Genel Başkanı Can Cankesen de katılmış, akla mantığa sığmayan yalan ve iftiralarla Konfederasyonumuzu suçlamaya ve bu yolla memurlara karşı işledikleri ihanet suçunu temize çekmeye çalışmıştır.
Bu kişi sendikasının Malatya Şubesi genel kurulunda aynen şu yalan ifadelerle Türkiye Kamu-Sen’e saldırmıştır: “Türkiye Kamu-Sen’in ayın 3’ünde almış olduğu bir eylem kararı vardı. Ayın 15’inde bir eylem yaptı. CHP otobüsünün üzerinde Kamu-Sen ve KESK beraberce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önünde bir eylem yaptı. Biz de bu eyleme şahit olduk. Bu ülkenin yasal sendikalarıdır tabi ki onlar da eylem yapacak. Ama burada bir art niyeti söylemeden geçmek istemiyorum; biz toplu sözleşmeyi ayın 7-8’inde imzaladık. Ayın üçünde elimdeki belgelerde de mevcut Kamu-Sen’in almış olduğu eylem kararı var. Demek ki amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek …”
Öncelikle belirtmek isteriz ki, yukarıdaki ifadenin tamamı yalandır, iftiradır. Malum konfederasyonun memurları sattığı 7 Ağustos’tan beri Türkiye Kamu-Sen Türkiye’nin dört bir yanında eylemler yapmakta ve kirli pazarlığı deşifre etmektedir. Ancak Konfederasyon olarak 2013 toplu sözleşme sürecinde KESK’le ortak hiçbir eylem gerçekleştirilmemiş, hiç bir siyasi parti ile ortak faaliyet içine girilmemiş, hele CHP otobüsünün üstünde bir eylem hiç gerçekleştirilmemiştir.
Türkiye Kamu-Sen dahi malum Konfederasyonun, memurları 3 oturum sonunda yüzüstü bırakıp kaçabileceğini tahmin etmediği için toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde eylem planlamasını yapmış ve tam 31 gün sürmesi gereken pazarlıklarda memurların elini daha da güçlendirmeyi amaçlamıştır.
Malum Konfederasyon yasal olarak 31 gün devam etmesi öngörülen sürecin 7. Gününde memurları iktidarın iradesine teslim edince, eylem takvimini değiştirmemiş, gerçekleştirdiği eylemlerle memurları satanların ve zarara uğratanların ipliğini pazara çıkartmıştır.
Kaldı ki, Türkiye Kamu-Sen memurlar için kazanım elde etmek adına yasal sınırlar içerisinde bütün sivil toplum örgütleriyle bir araya gelir; bunu da kamuoyuna açıklar. Ancak ne 15 Ağustos’ta ne de bunun öncesinde ve sonrasında böyle bir olay yaşanmamıştır.
Bu yalanların sahibinin amacı, Türkiye Kamu-Sen’i birtakım siyasi oluşumlarla ilişki içinde göstererek, kendi fecaatlerini gizlemektir. Bilinmelidir ki, Türkiye Kamu-Sen bugüne kadar hiçbir siyasi partinin otobüsüne binmemiştir, binmez de ancak Konfederasyonumuza bu iftirayı atarak buradan da bir siyasi rant elde etme peşinde koşanlar, siyasi iktidarın dolmuşuna binmekten vazgeçmeli ve kamu görevlilerinin tarafına dönmelidir. Ortada bir araç olduğu doğrudur. Ama bu, Konfederasyonumuzun üstünde eylem yaptığı iddia edilen siyasi parti otobüsü değil, malum konfederasyonun üzerinden geçen TIR’dır.
Şahsi ikballeri uğruna milyonlarca kamu görevlisinin ve emeklinin geleceğini hiçe sayanların, yaşadıkları kan kaybını gidermek ve ideolojik bir yaklaşım oluşturarak gelen tepkileri yumuşatmak için türlü çirkefliklere başvurması, doğrusu bizleri şaşırtmamıştır.
Birçok konuğun, delegenin ve memurun gözlerinin içine baka baka, hiç yaşanmamış bir olaya şahitlik eden bu sözde başkan, tüm kamuoyuna bir insanın menfaat ve makam uğruna ne denli alçalabileceğini acı bir şekilde göstermiştir.
Gerçekleştirdiğimiz eylemlerde onlarca basın mensubu, onlarca polis ve binlerce kamu görevlisi bulunmakta, her hareketimiz kayıt altına alınmaktadır. Türkiye Kamu-Sen’e bu iftirayı atanlar, iddialarını ispatlayamazlarsa yalancılıklarıyla birlikte şerefsizliklerini de kabul etmekle mükelleftirler.
Gırtlağına kadar necasete gömülmüş olanlar, nereye el uzatsalar necaset bulaştırırlar. Ne yazık ki bu anlayış, bir türlü içinden çıkmayı başaramadığı pisliği, şimdi de sendikacılığa bulaştırmakta ve necis elleriyle dokundukları her değeri kirletmektedirler.
Doğruluk ve dürüstlük, her çıkmaza düştüğünde, yaşadığı her açmazda şapkalarını önlerine koyup “Ben nerede yanlış yaptım?” diye bir muhasebenin içine girmeyip, sağa sola saldırarak yalanlar üretip iftiralar atarak günü kurtarma derdine düşenlerin dillerine hiç yakışmamakta, milli ve manevi her değer bu güruhun yanında eğreti durmaktadır.
Ne acıdır ki tarih, Türk memurunu ve sendikacılığı, menfaatleri uğruna alçalmayı maharet sanan, siyasi payandalığı memurların al-i menfaatlerinin üstünde tutan, yalanı ve iftirayı huy edinmiş çukur bir anlayışla imtihan etmektedir. Yalan söyleyen herkes, mutlaka nefsinin alçaklığını ortaya koymuştur. On bine yakın üyesi bulunan, helal kazanan, helal harcayan, helal düşünen memurlarımızın umut bağladığı bir sendikanın, bu denli harama bulaşmış başkanının içindeki necaseti kustuğu bu yalan beyanı şiddet ve nefretle kınıyoruz.
Gelip geçici mevkiler, anlık ihtiraslar ve fani hazların tatmini için “yalancı” damgası yemekten dahi çekinmeyecek kadar gözlerini hırs bürümüş bu insanlar, ne milyonlarca memurun temsilcisi ne de bir sivil toplum örgütünün yöneticisi olmayı hak etmiyorlar. Bizler, burada, alnımızın akıyla dimdik ayaktayız; kamu görevlileri için gerçek anlamda sendikacılık yapıyoruz.
Yalancılar, iftiracılar, müfteriler, bir adım öne çıkın; işte karşınızdayız ve size sesleniyoruz: Haydi iddialarınızı ispat edin! Türkiye Kamu-Sen’in 15 Ağustos’ta KESK’le birlikte CHP otobüsünün üstünde eylem yaptığını kanıtlayın, tüm yönetim kurulu olarak istifa edelim. Ama ispat edemezseniz; müfteri olduğunuzu, şeref yoksunu olduğunuzu itiraf edin ve kirli ellerinizi sendikacılığın üzerinden çekin!
Hiç yaşanmamış bir olay için yalancı şahitlik yapan bu sözde sendika başkanı, Türkiye Kamu-Sen’i siyasi ve ideoloji içerikli kirli oyunlarına alet etmeye çalışarak pisliklerini temizleyebileceğini sanıyorsa, yanılıyor. Bu şahıs ve onun zihniyetindeki ekip önce kendisi iktidarın otobüsünden inmeli, önce alınlarındaki, teröristbaşının taleplerini dillendiren akil(!) adam olma lekesini çıkarmalıdır!
Yedikleri haram, eylemleri riya, konuştukları yalan olanların sendikacılıkları da ancak bu kadar olur. Kapalı kapılar ardında sattığınız memurun gazabından korunmak için, gözlerinizi makam hırsı bürüdüğünde söylediğiniz yalanlar sayesinde, bulunduğunuz yerlerden başınız dik çıkabilirsiniz ama milyonlarca memurun ve emeklinin ahı, peşinizi bırakmayacak, yalanlarınız sizi kurtaramayacaktır. Siz bizi, kendinizle karıştırmış olmalısınız. Ne yaparsanız yapın, Türkiye Kamu-Sen’i, bu ülkenin, bu milletin zararına ve memurların aleyhine olacak hiçbir oluşum ve eylemin içinde gösteremeyeceksiniz.
İşte biz Türkiye Kamu-sen olarak hak mücadelesi veriyoruz derken, aynı zamanda ülkemizi pisliğe batıran, gittiği her yere necasetini bulaştıran ve bütün değerleri ayaklar altına alarak değersizleştirenlere karşı da mücadele ediyoruz.
Sendikacılığa da, memurluğa da, insanlığa da yakışmıyorsunuz!
Etrafı yeterince kirlettiniz, artık necis ellerinizi sendikacılıktan çekin!