Makyavelizm İtalya’nın Floransa kentinde yetişen Niccola Machiavelli’nin fikirlerinden doğmuş bir akımdır.
Genel anlamda Makyavelizmin temelinde “asıl olan şeyin amaçlar olduğu, bu amaçların hangi yolla elde edildiğinin ise o kadar önemli olmadığı” yatar. Yani Makyavelizmde hedefe varmak için her şey mubahtır.
Bu güne kadar bir çok insanın, bir çok siyasinin. birçok devlet adamının, hatta bir çok devletin bu akımı kullanmasından dolayı bu akım günümüze kadar gelmiş ve güncelliğini korumuştur.
Hedefe varmak için her türlü kanunu, yönetmeliği, insan haklarını, insanın yaratılış amaçlarını hiçe sayan bu ahlaksız akım; bazı devletler, bazı diktatörler, bazı siyasiler tarafından kullanılmış ve kullanılagelmiştir.
Günümüzde ise Makyavelizm örgütlenme alanlarına da sirayet etmiş, kendilerinin dindar olduklarını iddia eden bazı yandaş memur sendikalarınca da kullanılmaktadır.
Yalanın, kul hakkının, adam kayırmacılığın, münafıklığın yasak olduğu İslam dininde, Makyavelizm gibi bir akımın bilerek yada bilmeyerek bir sendika yöneticileri ve taraftarları tarafından kullanılması çok düşündürücü ve çok üzücüdür.
Sendikalar tabii ki Allahın emri ile kurulmuş, üye olunduğunda istifa edilmeyecek örgütler değildir. Tabii ki ülkenin bölünmesinden yana olan, eylemlerinde ve söylemlerinde vatanın bölünmez bütünlüğüne, ülkemiz insanının dini değerlerine dil uzatan, bölge toplantılarında İstiklal Marşımızın, ilköğretimdeki okullarımızda okunan andımızın okunmasını tartışan, ülkemizin bölünmesine vesile olabilecek ”Kürtçe” tv’yi savunan sendika genel başkanlarının bulunduğu sendikalardan istifa edilebilir. Edilmelidir de.
Ama bir sendikaya sadece vekaleten müdür olmak için, başkasının hakkını gasbederek kul hakkını yiyerek idareci olabilmek için sendikalardan istifa edenlerin şapkalarını önüne alarak düşünme zamanı gelmiştir.
Sendikaya üye kazandırmak için her türlü yalanı söyleyen, makama gelmek ve orada kalabilmek için her türlü hileye başvuranlar zaman zaman başlarını iki ellerinin arasına alıp islamda yalanın, kul hakkının, münafıklığın ne demek olduğunu hatırlayarak, bu dünyanın öbür dünyası da olduğunu, orada hesap vereceklerini, kul hakkının affedilmeyecek haklardan olduğunu unutmamamlıdırlar.
Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu güne 59 hükümet kurulmuş ve bugün 60.hükümet iş başındadır.Yani hükümetlerin ortalama ömrü 1,5 yıldır. Bazı hükümetler uzun sürebilir ama her hükümetin, her siyasi görüşün bir zirvesi, bir inişi, bir yokoluşu vardır.
İktidarlara göre tavır alan, gelen ağam giden paşam mantığıyla hayatlarına yön verenler, ülkesinin, milletinin, eğitim çalışanlarının menfaatleri yerine şahsi menfaatlerini ön plana çıkaranlara buradan şunu hatırlatmak istiyorum. İktidarlara dayanarak, güvenerek yaptığınız yanlış işlerin hesabı hem dünyada hem ahirette sorulacaktır.
İslam’da nemalazımcılık yoktur.’Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın’ mantığı milletimizi zulmün karşısında sessiz kalmaya iten hainlerin yutturmacasıdır.İslam’da iyiliği emretmek kötülükden sakındırmak ise farzdır.Ülkemiz adım adım bölünmeye giderken,kırmızı çizgilerimiz yok edilmiş,yüce meclisimizde bile Türk milletini bölmeye yönelik davranışlar sergilenebiliyorken bana ne demek,hala bu sergilenen akımlara destek veren sendikalar üye olarak zulme,ülkenin bölünmesine katkıda bulunmak olmaz mı?
Bölücülere bilerek veya bilmeyerek destek vererek hem dini hem de milli vebal altında kalanların yanında ‘ İlkem önce ülkem’diyerek her konuda olduğu gibi dini ve milli konularda da dik duruşunu gösteren,gerekli müdahaleyi yapan Türk Eğitim-Sen’e üye olmayarak tarafsızlığını koruduğunu zannedenler bu bölücülüğe dolaylı destek vermiş olmuyorlar mı?
Küfre rıza küfürdür.Tüm eğitim çalışanları yetkinin yaklaştığı bugünlerde iyi düşünmelidir.Bu yetki döneminde ya sizleri bölücülüğe destek verenler yetkili olarak temsil edecek;ya da dün olduğu gibi her konuda eğitim çalışanlarını en iyi şekilde temsil eden,milli duruşunu ,ülkenin menfaatlerini her şeyin üzerinde gören sizin sendikanız Türk Eğitim-Sen yetkili olmaya devam edecektir.