Türk Eğitim Sen’in 13 Mart Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi öncesinde, televizyonlarda sık sık “Sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceğiz.” Sözünü tekrar eden Nimet ÇUBUKÇU bugünlerde sessizliğe büründü.
Kamuoyunun yakından takip ettiği üzere, bu sözü sadece Sayın Nimet ÇUBUKÇU değil, MEB Müsteşarı Sayın Muammer Yaşar ÖZGÜL’de, Çubukçu tarzıyla ifade etmişti. Türk Eğitim Sen’in 13 Mart mitingi üzerinden 21 gün, Sayın Bakanın verdiği sözün üzerinden 9 ay geçti. Sayın Çubukçu bu sözü 24 Haziran 2009 tarihinde vermişti.
Verilen sözün tarihi 24 Haziran 2009, bugün 04 Nisan 2010. Aradan tam dokuz ay gibi çok uzun bir süre geçmiş. Neredeyse 1 yıla yakın bir süre. İlkeli hiç kimse verdiği sözü dokuz ay sallayamaz, insana saygı duyan hiç kimse sözü tutulmadığı sürece insanların yüzüne gönül rahatlığı ile bakamaz.
Sözleşmeli öğretmenleri kadroya almak bu kadar zor değil. Kadrolu öğretmenler kadar maaş ve ek ders alan sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu olmasının mali hiçbir yükü bulunmaktadır. Kendi vatandaşlarımız, kendi çocuklarımız olan bu insanlara iş güvencesi vermek neden bu kadar zorlaştırılmaktadır. Bu anlayış kökten değişmeli ve ayrımcılık bir an önce sona erdirilmelidir.
Türk Eğitim Sen, Sayın Çubukçu’nun sözünü her fırsatta hatırlatmaya devam edecektir. Milli Eğitim Bakanları söz verip de kenara çakilemez. Sözü veren Sayın Bakan, ya bu sözün tutulması için tüm gayretini seferber etmeli, ya da sözümü bana tutturmadılar, yanımda durmadılar diyerek tüm kamuoyundan özür dilemeli ve istifa etmelidir.
Bugünlerde bir sözde sendika da, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi doğrultusunda rol kapmaya çalışmaktadır.Gerçekte, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için hiçbir şey yapmayan bu sendikamsı yapının yöneticileri, verilen sözü tutmayanlara yönelik tek bir kınama açıklaması yapmamış, göstermelik de olsa, tek bir eylem ortaya koymamıştır. Sendika olmanın gereğini hiçbir şkilde yerine getirmeyen bu pişkinler, utanmadan sözleşmeli öğretmenin adını ağızlarına alabilmektedir. Çok az üye sayısına sahip bazı sendikalar bile, sözleşmeli öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları dile getirmek için kendi boyutlarında eylem ve etkinlikler yaparak bir sorumluluk gösterirken, DESTANLAR YAZIYORUZ diye bol keseden atan bu pişkin sendikacıların kılları kıpırdamamaktadır. Ortada bir destan olduğu doğrudur, TESLİM OLMUŞLUĞUN DESTANI, KORKAKLIĞIN, KENDİ ÜYELERİNİ PAZARLAMANIN DESTANI. Allah bilir bu konularda bu kadar başarıyla destan yazan bir başka kişi ve kuruluş bulunamaz.
Türk Eğitim Sen, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için, her mücadeleyi yiğitçe ortaya koymuş, kuralsız ve güvencesiz çalışma hayatına her türlü tepkiyi oluşturmuştur. Bundan sonraki süreçte, mücadelemiz son gaz devam edecektir. Ya Sayın Nimet ÇUBUKÇU verdiği sözü tutacak ya da bulunduğu makamda huzurla oturamayacaktır. Bu konuda en büyük ve en önemli eylem olarak tarihe geçen 13 Mart Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi bir son değil, bir başlangıçtır. Sözleşmeli öğretmenler, er veya geç kadrolu olacaktır. Bundan geriye dönüş artık mümkün değildir. Bu köhne istihdam modelinin yerle bir olması Türk Eğitim Sen için vazgeçilmez önemdedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ