İnsanoğlu hata yapar mı, yapar? Ama belli yerlerde hata yapma lüksümüz yoktur. Örneğin, konusu insan yetiştirmek olan Milli Eğitim Bakanlığında sürekli olarak "özür dilerim yanlış oldu" diyemezsiniz. Böyle bir hakka kimse sahip olmamalıdır. Tabii ki bu kurumun başındaki kişi her işi kendisi yapacak değil. Ama yönetim oyununda bir organizasyonun en tepesindeki kişi yapılan her şeyden sorumludur. Yetkisi vardır, sorumluluğu vardır ve hesap verme zorunluluğu vardır. Çağdaş toplumlarda kurumlara güvenilir. Kurumun başındaki kişi bu güvenirliği sağlamakla yükümlüdür. Milli Eğitim Bakanlığında kurumun başındaki şahıs ise bakandır.
Kurumların başındakiler birlikte çalıştıkları kişilere yanlış yaptırıyorlar. Birçok çalışan da buna alet oluyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın açık, şeffaf olmayan uygulamalarından dolayı eğitim çalışanları kurumun başındakilere, yani bakanlığa, yani bakana güvenmiyor, inanmıyor. KPSS ile öğretmen alımı yapılmasına rağmen buna bakılmamışsa, açıktan ve kurumlar arası atamalar belli dönemlerde belli kriterlere göre yapılmasına karşılık, bunlar yok sayılarak bakana yakın olanların ataması yapılmışsa bu bakanlığa güven olmaz.
DMK’nun 76. maddesi bakana atama hakkı vermiş denilerek, hak etmeyen, liyakat, kariyeri yok sayarak, duyuru ilan yapmaksızın binlerce çalışanı müdür, müdür yardımcısı, şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürlüğüne atamasını yapıyorsanız, bu atamaları yapan, yönetmelikleri ve çalışanları yok sayanlara güven duyulmayacaktır.
Yapılan yanlışlar ortada iken, haksızlıkları gündeme getirenler yalancılıkla suçlanıyorsa bu büyük bir insafsızlık, haksızlık ve kamuoyunu yanıltmaktır. Kim yalan söylüyor işte bir örnek; Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK 24/03/2009 tarihinde “eğitim çalışanlarının 17 aydır tedavi yollukları ödenmiyor, çalışanlar mağdur ediliyor, tedavi yollukları biran önce ödensin” açıklamasına karşılık Milli Eğitim eski bakanı Hüseyin ÇELİK, "İsmail KONCUK yalan söylüyor" diye açıklama yapmıştı. Sonra ne olmuştu, Türk Eğitim Sen il, il tedavi giderlerini alamayanların listesini, İl valilerinin illerinde yolluklar ödenmemiştir yazılarını ekleyerek kamuoyuna duyurmuştu. Şimdi kim doğru söylemiş, kim yalan söylemiştir.
Türk Eğitim Sen ilkeli, doğru söyleyen, haktan, adaletten yana olan sendikacılık anlayışından yanadır. Bu anlamda sendikacılık yapmaktadır. Kimseyi hedef almaz. Kurumların yıpratılmasını istemez. İnsanların barış içinde yaşamasından ve iş barışından yanadır. Toplumun huzurunu ister. Kim haksızlık yapıyorsa uyarır. Uyarıları dikkate almayanlar olursa meşru zeminler içerisinde bunun mücadelesini verir. Kurum olmak güvenilir olmak demektir. Hataları kabullenmemek, sürekli karşı saldırıya geçmek kurumu anlaşılır olmaktan çıkarıyor. Buna son derece dikkat etmek gerekiyor. İl dışı atamalarına gelince yine bakanlık hatasını kabul etmemiş. Hatayı birilerine yıkmış, basını suçlamıştır. Ortada çok bariz şekilde bir kusur vardır, hata vardır. Bu yanlışlıkla kafalar karışmıştır. Çalışanlar huzursuz edilmiştir. Açık olmayan uygulamalar, cevaplandırılması gerekli olan sorular vardır. İstenilen bilgilere ulaşamıyorsak, birçok bilgiler kamuoyundan gizleniyorsa bu bakanlığa güven duyulmaz. Milli Eğitim Bakanlığı her konuda olduğu gibi bu konuda da şeffaf olamamış ve sınıfta kalmıştır. Haydi gelin, devam eden hatalar zincirinden dolayı Milli Eğitim Bakanlığına güvenin. Böylesi bir bakanlık tartışılır ve güven duyulmaz. Bakanlığın eğitim çalışanlarına, topluma güven vermesi için her türlü uygulamalarında adil, eşit ve şeffaflıktan yana olacağı sözünü vermesi gerekiyor. Bunu uygulamaları ile göstermesi gerekiyor. Doğrusu yeni Bakan Nimet ÇUBUKÇU dönemine böyle bakmak istiyoruz. Bekleyip, göreceğiz.