Ülkemizde gerek ilköğretim, gerekse ortaöğretimde yapılan yanlışlar sonucunda eğitim sistemimiz bir türlü kendisini yenileyememekte ve atağa kalkamamaktadır. Üniversite hayalini kuran gençlerimiz adeta sistemin kurbanı olmakta ve üniversite adaylarının büyük çoğunluğu umutlarını sonraki yıllara ertelemektedir. Ne Milli Eğitim Bakanlığı, ne de Yükseköğretim Kurulu, üniversiteye giriş sistemi üzerinde doğru açılımlar sağlayamamaktadır. Bu seneki kontenjanların artırılması olumlu bir gelişmedir. Ancak kontenjan sayısının artırılması ÖSS ile ilgili sorunların ortadan kaldırılması için yeterli değildir.
Liselerin 4 yıla çıkarılması nedeniyle önümüzdeki eğitim-öğretim yılında üniversite önünde büyük bir yığılma olacaktır. ÖSS’ye girecek aday sayısı önümüzdeki yıl, iki kat artacaktır. Durum böyle olunca yarış daha çok kızışacak ve elenecek aday sayısı artacaktır. Ancak ortada ihtiyacı karşılayacak ne derslik, ne de öğretmen vardır. Özellikle lise 4. sınıflar 2008-2009 eğitim-öğretim yılına öğretmen ve derslik açığıyla birlikte girecektir. Dolayısıyla soruyoruz: Gerek MEB, gerekse YÖK önümüzdeki yıl için hazırlıklarını yapmış mıdır? Gelecek yıl üniversite önünde yığılmanın önüne geçmek için ne tür tedbirler alınmıştır? Derslik ve öğretmen açığını gidermeden, okullarda kaliteli bir eğitim-öğretim sağlanabilir mi ve bu öğrencilerin üniversiteyi kazanması düşünülebilir mi?
Bu noktada ÖSS’de başarı yakalanabilmesi için birtakım tedbirlerin alınması zorunludur.
• ÖSS’de ortaöğretim başarı puanının etkisi artırılmalı, öğrencinin okula bağlılığı sağlanmalıdır.
• Ortaöğretimde derslik ve öğretmen açığı ivedilikle giderilmeli, üniversite yarışının kabusa dönüşmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
• ÖSS soruları, ortaöğretim müfredatıyla uyumlu olmalı, öğrenci okul dışı arayışlara yönlendirilmemelidir.
• Eğitimde fırsat eşitsizliğinin önüne geçilmeli, bölgeler arasındaki dengesizlikler ortadan kaldırılmalıdır.
• Önümüzdeki yıl değişeceği ifade edilen ÖSS sistemi, mesleki ve teknik eğitimde uygulanan katsayı adaletsizliğini önlemelidir.
• Üniversite kontenjanları önümüzdeki yıl ve sonraki yıllarda periyodik olarak artırılmalı, yeni açılan üniversitelerin verimine ve kalitesine önem verilmeli, kadro ve fiziki mekan ihtiyacı süratle karşılanmalıdır.
Yüksek Öğretim Kurulu, ÖSS’de getirilmesi planlanan yeni sistem için sivil toplum örgütlerinin de görüşünü alacağını açıkladı. Umuyoruz ki bu yaklaşım, bir aldatmacadan ibaret değildir ve sözde kalmaz. Zira Türk Eğitim-Sen olarak, ÖSS’de başarıyı merkeze alan, ortaöğretimle uyumlu, gençleri kucaklayan bir sistemin getirilmesini önemsiyoruz.
ÖSS’de sıfır puan alanlar ve başarısız olanlar, eğitimde aksak giden birtakım hususların olduğunun göstergesidir. Eğitimin derin yaralarını sarmak ise yöneticilerin işidir. Bu nedenle hem MEB hem de YÖK, sorun yaratan politikalar üretmeyi terk etmelidir. Gençlerimiz bizim umudumuz ve aydınlık geleceğimizdir. Dolayısıyla eğitimde daha hassas, daha titiz davranılması zorunludur. Saygılarımızla.