OKUL ARAÇLARI YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİNE İPTAL DAVASI AÇTIK

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK’un, sendikamızın okul araçları hizmet yönetmeliği’nde yapılan değişikliğe açtığı dava ile ilgili yaptığı açıklamadır.

 

TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI İSMAİL KONCUK: ÇOCUKLARIMIZIN HURDA ARAÇLARLA TAŞINMASINI SAĞLAYAN YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİNE DAVA AÇTIK.

 

Bilindiği gibi; Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’ndeki değişiklikle, servis araçlarının yaş sınırı 12’den 20’ye çıkarılmış ve taşıt içi düzeni sağlamak, okul öncesi eğitim ve ilköğretim öğrencilerinin inme ve binmeleri sırasında yardımcı olmak üzere bulundurulması zorunlu olan rehber personelin en az ilköğretim mezunu olmasına karar verilmişti.

 

Çocuklarımızın can güvenliği her şeyden daha önemlidir. Buna rağmen öğrencilerimizin can güvenliğini tamamen ekonomik kaygılara kurban eden bir anlayışın olduğunu görmek üzüntü vericidir.

 

Trafiğe çıkması bile sakıncalı olan 20 yıllık bir aracın okul servisi olarak kullanılmasına imkan tanınması ve çocuklarımızın güvenliğinin ilköğretim mezunu olan insanlara bırakılacak olması biz eğitimcileri kaygılandırmaktadır. Bu yönetmelik değişikliğinde şayet ekonomik kriz gerekçe gösteriliyorsa, bu büyük bir hatadır. Çünkü hiç kimsenin, hiçbir kurumun, hiçbir bakanlığın; tasarrufu minik bedenler üzerinden yapmaya hakkı yoktur.

 

İşte bu nedenlerle Türk Eğitim-Sen; Danıştay Başkanlığı’na, Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin, “Okul Servis Aracı olarak kullanılacak taşıtların yaşları yirmi yaşından büyük olmamalıdır. Taşıtların yaşı fabrikasınca imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır” ibaresi ile “Rehber personel için 20 yaşını doldurmuş ve en az ilköğretim mezunu olmak,” ibaresinin öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve İPTALİ için dava açtı.

 

Anayasaya ve Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesine atıfta bulunulan Türk Eğitim-Sen’in dava dilekçesinde şu görüşlere yer verilmiştir: “Dava konusu yönetmelik maddeleri, çocukların korunması ilkesine tamamen zıt nitelikte olup, bu yönüyle kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. Önceki düzenleme ile okul taşımasında kullanılan servis araçlarının azami 12 yıllık olması öngörülmüş iken, bu madde değiştirilerek, araç yaşı 20’ye çıkarılmış, böylelikle çocukların daha eski araçlarla, güvenliğin daha az olduğu biçimde taşınmaları ihtimali gündeme getirilmiştir. Diğer yandan, servislerde bulunan rehber personelin en az lise mezunu olması şartı, “..en az ilkokul mezunu olmak..” şeklinde değiştirilerek, çocukların korunması ilkesine ters yönde düzenleme getirilmiştir.

 

T.C. Anayasası’nın 90/son maddesine göre, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler, normlar hiyerarşisinde Anayasadan sonra gelmektedir. Bu sebeple, iç hukukta mevcut düzenlemelerin, devletin taraf olduğu sözleşmelere aykırı olması durumunda, alt norm üstte yer alan norma aykırı olamayacağından, iptali gerekmektedir. Dava konusu yönetmelik maddeleri de, gerek T.C. Anayasası’nda yer alan çocukların korunmasına ilişkin hükümlere, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzalanarak, Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulunmaktadır.”

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

 

 

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA

 

 

Yürütmenin Durdurulması İstemlidir.

 

 

DAVACI                                :  Türk Eğitim-Sen

           (Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası)

 

VEKİLİ                                 :  Av. Hatice AYTEKİN- Av. Emrah AYTEKİN

              Av. Hilal Kezban DÜZGÜN KILIÇ-Av. Dilek Atak ZENGİN

                                                  Bayındır 2 Sok. No:46 Kızılay/ANKARA

 

 

DAVALI                                :   T.C. Ulaştırma Bakanlığı/ANKARA

 

T.KONUSU                           : 17.09.2009 tarih ve 27352 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan “28/8/2007 tarihli ve 26627 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:“f) Okul Servis Aracı olarak kullanılacak taşıtların yaşları yirmi yaşından büyük olmamalıdır. Taşıtların yaşı fabrikasınca imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır.” İbaresi ile 4. maddesinde yer alan “Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:“b) Rehber personel için 20 yaşını doldurmuş ve en az ilköğretim mezunu olmak,” ibaresinin öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve devamında İPTALİ talebini içerir.

 

ÖĞRENME TARİHİ           :  17.09.2009

 

İZAHAT                                :

 

17.09.2009 tarih ve 27352 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle, Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Okul servis aracı olarak kullanılacak taşıtların yaşları oniki yaşından küçük olmalıdır (oniki yaş dahil). Taşıtların yaşı fabrikasından imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır.” hükmü değiştirilerek, yerine “f) Okul Servis Aracı olarak kullanılacak taşıtların yaşları yirmi yaşından büyük olmamalıdır. Taşıtların yaşı fabrikasınca imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Rehber personelin 22 yaşını doldurmuş ve en az lise mezunu olmak” şartı ise, dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesi ile “b) Rehber personel için 20 yaşını doldurmuş ve en az ilköğretim mezunu olmak,” şeklinde değiştirilmiştir. Dava konusu edilen bu hükümlerin yürütülmesinin durdurulması ve devamında iptali hak ve adalet gereğidir. Şöyle ki;

 

             T.C. Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrası: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmünü içermektedir.  Bu hüküm uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar, normlar hiyerarşisinde kanunların dahi üzerinde yer almaktadır.

Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından 20.11.1989 tarihinde kabul edilerek, 02.09.1990 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Bu sözleşme, halen var olan en geniş uluslararası kabul görmüş ve katılımlı sözleşmedir. Devletlerin büyük çoğunluğu tarafından bu sözleşmeye imza atılmıştır. 18 yaşından küçük herkesin “çocuk” olarak tanımlandığı bu sözleşme ile çocukların sahip olduğu haklar ve devletlerin çocuklara karşı yerine getirmesi gereken görevler saptanmıştır. Ülkemiz tarafından 14 Eylül 1990’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi,  Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu sözleşme ile çocuğun birey olarak var olduğu ve haklarının bulunduğu,
çocuğun yararları ilkesinin temel ilke olarak değerlendirilmesi gerekliliği kabul edilmiştir. Bazı hükümleri çocukların her türlü ihmal, fiziksel ve duygusal istismar, yetersiz ilgi ve gelebilecek her türlü tehlikeye karşı korunmasına ilişkin olup, hukuk literatüründe “korumacı haklar” olarak tanımlanmaktadır. Bu sözleşmeyle, çocukların yaşam ve gelişimleri açısından gerekli temel koşullar üzerinde uluslar arası düzeyde mutabakata varılmıştır. Çocukların kişi temel hak ve özgürlüklerinin yanı sıra, ruhsal ve bedensel bütünlüklerinin sağlıklı gelişimi açısından ekstra düzenlemeler getirilmesini gerekli kılmıştır. Taraf devletler, çocuğun temel yaşam hakkı doğrultusunda, onun hayatta kalması ve gelişmesi için azami çabayı sarf edeceklerini taahhüt etmişlerdir.  

T.C. Anayasası’nın muhtelif hükümlerinde, temel hak ve hürriyetler düzenlenmiştir. Anayasa’nın 17. maddesinde; herkesin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; 19. maddesinde, “kişi hürriyeti ve güvenliği” düzenlenmiştir. Anayasa’da yer alan bu ve benzeri düzenlemeler ile kişilere tanınan bu haklar, devlete de görev olarak yüklenmiştir. Her birey gibi çocukların da temel hak ve hürriyetlerden yararlanma hakkı bulunmaktadır. Diğer yandan sadece bununla yetinilmeyip, aile ve çocukların korunması için özel düzenlemeler getirilmiştir. Çocukların korunmasına yönelik bu temel prensip doğrultusunda, Anayasa’da yer alan hükümlerin uzantısı olarak, ailenin ve çocukların korunmasına yönelik kanunlar çıkarılmış, çeşitli yasal düzenlemeler ile çocukların toplum içinde sağlıklı gelişmesi için gerekli ortam sağlanmaya çalışılmıştır.

T.C. Anayasası’nın “Ailenin korunması” başlıklı 41. maddesi:

“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.” şeklindedir. Bu madde hükmünden de, çocukların korunma hakkının devlete bazı yükümlülükler yüklediği açıkça anlaşılmaktadır.

Dava konusu yönetmelik maddeleri ise, çocukların korunması ilkesine tamamen zıt nitelikte olup, bu yönüyle kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. Önceki düzenleme ile okul taşımasında kullanılan servis araçlarının azami 12 yıllık olması öngörülmüş iken, bu madde değiştirilerek, araç yaşı 20’ye çıkarılmış, böylelikle çocukların daha eski araçlarla, güvenliğin daha az olduğu biçimde taşınmaları ihtimali gündeme getirilmiştir. Diğer yandan, servislerde bulunan rehber personelin en az lise mezunu olması şartı, “..en az ilkokul mezunu olmak..” şeklinde değiştirilerek, çocukların korunması ilkesine ters yönde düzenleme getirilmiştir.

T.C. Anayasası’nın 90/son maddesine göre, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslar arası sözleşmeler, normlar hiyerarşisinde anayasadan sonra gelmektedir. Bu sebeple, iç hukukta mevcut düzenlemelerin, devletin taraf olduğu sözleşmelere aykırı olması durumunda, alt norm üstte yer alan norma aykırı olamayacağından, iptali gerekmektedir. Dava konusu yönetmelik maddeleri de, gerek T.C. Anayasası’nda yer alan çocukların korunmasına ilişkin hükümlere, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzalanarak, Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulunmaktadır.

Davalı idare, işlemlerinde mutlak ve sınırsız takdir yetkisine sahip olmayıp, “yasallık ilkesi” ile bağlıdır. Aynı şekilde, “idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması zorunluluğu”  idare hukukunun bir diğer temel ilkesi olup, idari işlemlerin bu ilkelere uygunlukları yönünden yargı denetimine tabi olduğu bilinen bir gerçektir.

 Yukarıda izah edilen nedenlerle, iş bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur Şüphesiz ki nihai takdir hakkı Sayın Mahkemenize aittir.

 

HUKUKİ SEBEPLER          : T.C. Anayasası, Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi, Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği, Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik vs. ilgili mevzuat

 

HUKUKİ DELİLLER          : 17.09.2009 tarih ve 27352 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmelik, vs. her türlü yasal delil

 

SONUÇ VE TALEP              : 

 

             Yukarıda arz ile izahına çalıştığımız ve mahkemenin de re’sen gözeteceği sair hususlar nedeni ile;

 

              1) 17.09.2009 tarih ve 27352 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan “28/8/2007 tarihli ve 26627 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:“f) Okul Servis Aracı olarak kullanılacak taşıtların yaşları yirmi yaşından büyük olmamalıdır. Taşıtların yaşı fabrikasınca imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır.” İbaresi ile 4. maddesinde yer alan “Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:“b) Rehber personel için 20 yaşını doldurmuş ve en az ilköğretim mezunu olmak,” ibaresinin öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve devamında İPTALİNE,  

 

         2) Tüm yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini bilvekale saygılarımızla arz ile talep ederiz. 01.10.2009

 

            DAVACI  VEKİLLERİ                                                                                       

Av. Hatice AYTEKİN- Av. Emrah AYTEKİN

                Av. Hilal Kezban DÜZGÜN KILIÇ-Av. Dilek Atak ZENGİN

 

EKLER : *Onanmış vekaletname örneği

     *Deliller bölümünde sayılanlar

Son Haberler

3600 EK GÖSTERGE SÖZÜ HAVADA KALMASIN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcımız Cengiz Kocakaplan ile birlikte 10-11 Ocak 2025 tarihlerinde İstanbul’da bir dizi etkinliklere katıldı.

MÜLAKAT MAĞDURU ÖĞRETMENLERE DESTEK VERDİK

Türk Eğitim Sen, mülakat mağduru öğretmenlerin 12.01.2025 tarihinde Ankara Ulus Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasına destek verdi.

DOĞUMUNUN 120. YILINDA HÜSEYİN NİHAL ATSIZ’I ANIYORUZ

Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakan Hüseyin Nihal Atsız’ın hatırasını yaşatmak ve onu minnetle anmak amacıyla “Doğumunun 120. Vefatının 50. Yılında Hüseyin Nihal ATSIZ’a Vefa” temasıyla “Millî Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık” Şiir Yarışması düzenliyoruz.

ÖMK YÖNETMELİĞİNDEKİ EKSİK DÜZENLEMELERİ YARGIYA TAŞIDIK

Türk Eğitim Sen olarak Danıştay 12. Dairesinin 2025/261 Esas sayılı dosyası ile açtığımız davada,...