Eğitim camiasının uzun yıllardır beklediği ve talep ettiği Öğretmenlik Meslek Kanunu 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Bir milyonu aşkın öğretmenimiz bir meslek kanununun çıkarılmış olmasını bir kazanım olarak görmekle beraber, kanunun içeriğinin beklentileri karşılamaktan çok uzak kaldığını ifade etmişlerdir. Çünkü adı Öğretmenlik Meslek Kanunu olan bir düzenlemenin, öğretmenlerimizin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri kahır ekseriyetle ihtiva etmesi umulurdu. Ancak 7354 Sayılı kanun bu beklentiye cevap vermemiş ve adeta kadük bir halde yürürlüğe girmiştir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda; öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanmadığı, kariyer basamaklarında hizmet yılı esasının dikkate alınmadığı, liyakat ve ehliyeti önceleyen bir yönetici atama sisteminin inşa edilmediği, öğretmenlerin farklı istihdam modelleriyle mağdur edilmesine göz yumulduğu, başarıyı önceleyen ödül sisteminin kurulmadığı, özlük ve mali haklar bakımından var olan adaletsizliklerin giderilmediği ve bunlar gibi daha birçok talebin karşılık bulmadığı görüldü.
Kanun içerisinde derli toplu tek düzenleme, öğretmenlerin kariyer planlaması olmuştur. Fakat bunun da sınav şartına bağlanmış olması yeni problemlere yol açacaktır.
Türk Eğitim Sen olarak açıklıkla ifade ediyoruz: Öğretmenlerin kariyer planlaması sınavla olmaz. Çünkü sınav sadece bilgiyi ölçer; oysa ki, öğretmenlik sadece bilme mesleği değil, bildiğini aktarma mesleğidir. Dolayısıyla burada esas alınması gereken tek ölçüt, deneyim, tecrübe olmalıdır.
Sendikamız yıllardır bunun mücadelesini yürütmekte ve 10 yılını dolduran öğretmenlerin uzman, 20 yılını dolduran öğretmenlerin de başka herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın başöğretmen olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Yıl 2005
O dönemde ilk kez uzman ve başöğretmenlik süreci başladı. Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yükselme Yönetmeliği yayınlanmadan Türk Eğitim-Sen olarak sınava karşı olduğumuzu, öğretmenlerin hizmet yılı esasına göre kariyer planlamasının yapılması gerektiğini söyledik. Söylemekle de yetinmedik, ciddi bir mücadele verdik. Yönetmelik yayınlanır yayınlanmaz da 13 Ağustos 2005 tarihinde yargı süreci başlattık ve düzenlemenin iptalini istedik. Ne yazık ki tüm karşı çıkışlarımıza rağmen 2006 yılında uzman ve başöğretmenlik sınavı yapıldı.
Yıl 2018
2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılacağının açıklanmasıyla birlikte; öğretmenlerin statüsünün sağlam bir zemine kavuşturulması, kariyer basamaklarının kıdeme göre düzenlenmesi, öğretmenlerin sadece kadrolu istihdam edilmesi gibi birçok talepte bulunan sendikamız, her fırsatta konuyu gündemde tuttu, beklentilerini rapor haline getirip Milli Eğitim Bakanlığı’na iletti, kamuoyu oluşturdu. Gerek MEB’in ve gerekse eğitim paydaşlarının düzenlediği çalıştay, sempozyum ve toplantılara katılarak süreci aktif şekilde takip etti.
Yıl 2021
Sendikamız dört yıldır etkin şekilde gündeme taşıdığı taleplerini, 8 Aralık 2021 tarihinde kariyer basamakları meselesi başta olmak üzere öğretmenlik meslek kanununun içeriğine dair önerilerini 81 ilde alanlara inerek eş zamanlı kitlesel etkinliklerle kamuoyuna ve muhataplarına bir kez daha duyurdu.
Yıl 2022
Kanun teklifinin 31 Aralık 2021 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmasıyla birlikte komisyon ve Genel Kurul aşamalarına bizzat katılarak meslektaşlarımızın beklentileri en üst düzeyde dile getirdik.
14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun uygulamasına dair hazırlanmış olan “Aday Öğretmenlik ve Kariyer Basamakları Yönetmeliği” yayınlanır yayınlanmaz, meslektaşlarımızı mağdur edebilecek hususların iptali için 25.05.2022 tarihinde Danıştay’a başvurduk.
Özellikle sınav yoluyla uzman ve başöğretmenlik düzenlemesinin gereksizliği ve doğurabileceği problemlere dikkat çektik. Oysa ki, öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. HattaÖğretmenlik Meslek Kanunu dahi mesleği böyle tanımlamıştır. Aslında bu kanunun 3’üncü maddesi “Öğretmenlik, eğitim ve öğretim ile bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” İfadesi aynı kanunla öğretmenleri sınavla uzman yapılacağı hükmünün gereksizliğini ortaya koymaktadır. Nitekim 1739 Sayılı MEB Temel Kanunu’nda da öğretmenliğe uzmanlık mesleği olduğuna yer verilmiştir.
Hal böyleyken soruyoruz: Öğretmenlik, hem ÖMK’da hem de 1739 sayılı kanunda madem bir ihtisas mesleği olarak tanımlanıyor, o halde neden sınavla uzmanlık unvanı veriyorsunuz? Öğretmenlerin bilgi birikimi, tecrübesi, sınıf içi performansını bir yana bırakarak sınavla kariyer planlamasının eksikliğini göremiyor musunuz?
Şunu da hatırlatmak isteriz ki; öğretmenlik mesleğindeki kariyer sistemini sakın ola ki kamudaki diğer kariyer sistemleri ile karşılaştırmayın. Çünkü kamunun diğer alanlarındaki bir çalışan uzman olduğunda yaptığı işin niteliği değişmektedir. Ki, zaten bundan dolayı yeni görev tanımına uygun yetkinliği ve yeterliliği sınavla ölçülmektedir. Örneğin pratisyen doktor ile herhangi bir alanda ihtisas yapmış uzman doktorun yaptığın iş aynı değildir. Fakat öğretmenler uzman öğretmen/başöğretmen olduğunda yaptığı işin niteliği değişiyor mu? Elbette hayır! Dolayısıyla işin niteliğinde bir değişim olmadığından, bu unvanların sınavla verilmesini kabul edilebilir bulmuyoruz.
Öte yandan; sınavla yapılacak bir tasnifin öğretmenlerimizi yeni ve gereksiz bir tartışmanın göbeğinde bırakacağı aşikardır. Son yıllarda zaten yıpratılmış olan mesleki saygınlığımızın bu vesileyle farklı bir süreçte tartışma konusu yapılmasını asla kabul etmiyoruz.
Türk Eğitim-Sen olarak, yeni yasama yılında TBMM’ye, siyasi partilerimize ve milletvekillerimize çağrıda bulunuyor ve başta kariyer düzenlemesinin düzeltilmesi olmak üzere, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içeriğinin adına yakışır şekilde zenginleştirilmesi amacı doğrultusunda adım atmaya davet ediyoruz.
Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerimizin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri muhtevasında toplamalıdır.
Bu minvalde;
- Kariyer basamaklarında sınav şartı kaldırılmalı, 10 yılını dolduran her öğretmen uzman öğretmen, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmalıdır.
- Sözleşmeli atama sonlandırılmalı, Tüm öğretmenler sadece kadrolu olarak istihdam edilmelidir.
- Liyakat ve ehliyeti esas alan bir yönetici atama sistemi ihdas edilmelidir.
- Adaylık Değerlendirme Komisyonlarının teşkilinde siyasal ve sendikal saiklerden uzak bir yapı kurgulanmalıdır.
- Anayasa ve DMK’nın iş güvencesi ile hükümleri kanunda yer almalıdır.
- Öğretmenlerin her türlü istihdam, özlük, ödeme, disiplin, terfi, izin, atama iş ve işlemleri meslek kanunu içinde olmalıdır.
- Başarıyı esas alan ve teşvik eden objektif bir ödül sistemi hayata geçirilmelidir.
- Ek ders ücretleri %100 artırılarak, öğretmelerin rahat bir nefes alması sağlanmalıdır. Bu oran Destekleme ve Yetiştirme Kurs ücretlerine de aynı oranda yansıtılmalıdır.
- Çalışanların Vergi dilimi %15’e sabitlenmelidir.
- Performans değerlendirmesi gibi öğretmenlerin çalışma azmini olumsuz etkileyecek bir değerlendirme kesinlikle olmamalıdır.
- Müdür, Müdür Başyardımcısı ve Müdür Yardımcısı olarak görev yapanların aylık karşılığı ve isteğe bağlı ek ders ücreti karşılığında derse girme zorunluluğu kaldırılmalıdır.
- Tüm öğretmenlerin maaş karılığı ders saatleri 15 saate eşitlenmelidir.
- Maaş karşılığı okutulacak ders saati 15 saate eşitlenmelidir.
- Şiddet ve tacize yönelik önleyici tedbirler ve caydırıcı müeyyideler hayata geçirilmelidir.
- Elverişsiz koşulların hakim olduğu bölgede görev yapan öğretmenlere Zorunlu Hizmet Tazminatı ödenmelidir.
Bu ve benzeri talep ve önerilerle içeriği zenginleştirilmiş bir Öğretmenlik Meslek Kanunu hem meslektaşlarımızın yaşadığı problemleri sonlandıracak hem de ve dolayısıyla daha verimli bir eğitim hizmeti sunulmasına zemin sağlayacaktır.
Evet, uzun yıllardır beklenen meslek kanunu 14 Şubat 2022 tarihinde hayata geçirilmiştir, bu bir kazanımdır ve şimdi sıra öğretmenlerimizin talep ve beklentileri ölçüsünde kanunun içinin doldurulmasına gelmiştir. Nitekim Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de, önceki gün yaptığı bir açıklamada kanunun Meclis açıldıktan sonra yeni haklarla sürekli genişleyecek olan bir kanun olduğunu ifade etmiştir.
Bu noktada beklentimizi bir kez daha ifade ediyor ve TBMM’ye çağrıda bulunuyoruz: Gelin eğitimin paydaşlarıyla da istişare ederek Kanunun içini gelin hep birlikte dolduralım. Siyasi partilerimiz, Milli Eğitim Bakanlığı, sendikalar, öğretmenler omuz omuza vererek, Cumhuriyet tarihinde ilk kez çıkarılan bu kanunun tatmin edici olmasını sağlayalım.
Amacımız, öğretmenlik mesleğinin itibarının incitilmemesi, mesleğin statüsünün yasal bir zeminde yükseltilmesi, öğretmenlerin moral ve motivasyonlarının artırılması olmalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.