Sayın Çubukçu; Sözleşmeli öğretmen alımını “öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” şeklinde açıkladığı bir temel nedene dayandırmaktadır. Sözleşmeli öğretmenler kadroya nasıl alınmalı ve istenilen düzeyde kadrolu öğretmen alımı nasıl yapılmalıdır?
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu “Sözleşmeli öğretmenlik herhangi bir şekilde bizim öğretmenlerimize eziyet olsun diye veya kötülük olsun diye benimsediğimiz bir sistem değil. Hedeflenen amaçlanan ulaşılmak istenen öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” şeklinde Samanyolu Haber’de açıklamada bulunmuştur.
Sayın Çubukçu; Sözleşmeli öğretmen alımını “öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” şeklinde açıkladığı bir temel nedene dayandırmaktadır.
Fakat 24 Kasım 2009 Salı günkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 23. Dönem 4. Yasama Yılı 22. Birleşimindeki “76.721 öğretmen açığımız var.” Açıklamasında bulunmuştur.
Öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla 16/12/2009 tarihinde toplam 9.820 kadrolu öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir.
Bunlardan 6.122’si hâlen Bakanlık kadrolarında sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla 3.698 yeni öğretmen atanmış olmaktadır. Akabinde 6.122 pozisyona sözleşmeli öğretmen görevlendirilmesi yapılacaktır. Bu görevlendirmeler yapıldığında öğretmen açığı yine Sayın Bakanın yaptığı açıklamalara göre; 76.721–9.820 =66901 öğretmen açığı bulunmaktadır.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçunun; Bundan sonra artık sözleşmeli öğretmen alınmayacak, mevcut sözleşmeli öğretmenlerin tamamı kadroya geçirilecek ve bu işlemler kasım ayına kadar sonuçlandırılacak şeklindeki açıklamalarından vazgeçerek “sistemin işlemesi için kadroya alınan sözleşmelilerin yerine yenilerinin alınmasına mecbur olduklarını ama şu anki mevcut 70 bin sözleşmeli öğretmenin üzerine ilave sözleşmeli alımı yapmadıklarını” noktasına gelmiş, TV 24’te Hafta Sonu Moderatörü programında ise sözleşmeli öğretmenlere kadro verilmesi konusunda Maliye Bakanlığının çekinceli olduğunu ve bu çekincenin de kadro verilmesinin diğer kurumlarda çalışan sözleşmelilere emsal oluşturmasından kaynaklandığını belirtmiştir.
Sözleşmeli öğretmenler kadroya nasıl alınmalıdır?
Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in bir TV programında sözleşmeli öğretmenlerin 1. atama bölgesinde zorunlu hizmet yerlerinde 5 yıl, 2. atama bölgesinde 4 yıl, 3. atama bölgesinde ise 3 yıl görev yapan sözleşmeli öğretmenlerin, hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadan kadroya geçirileceğini açıklaması ve sözleşmeli öğretmenlerin zorunlu hizmet bölgelerindeki çalışmalarının kadroya geçmeden "zorunlu hizmet bölgesinde çalıştı" olarak kayda geçmediğini ifade ederek, bunu da sağlayacaklarını, zorunlu hizmet bölgelerinde geçen sürelerin zorunlu hizmetten sayılacağını, sözleşmeli öğretmenlerin çalıştıkları fiili hizmet sürelerinin kadroya geçtikten sonra hizmetinden sayılacağını da açıklaması da unutulmamalıdır. Sözleşmeli öğretmenler bir şekilde kadroya geçirilmelidir.
Sayın Çubukçu’nun sözleşmeli öğretmen alımını makul göstermek amacıyla, öğrencinin öğretmensiz kalmamasını sağlamak için, Sözleşmeli öğretmen alımını “öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” şeklinde bir temel nedene dayandırması inandırıcı bulunmamaktadır. Bu durumda Sayın Çubukçu’nun kadrolu öğretmen alımı yapıldığında öğrencinin öğretmensiz kalıp kalmadığı sorusunu da cevaplandırması gerekmektedir.
Sözleşmeli öğretmen alımını öğretmenlerimize eziyet veya kötülük olsun diye benimsemediklerini açıklayan Sayın Çubukçu sözleşmeli öğretmenlerin eş durumu tayinlerinde il emri hakkının bulunmadığını, sözleşmeli öğretmenlerin 30 günden fazla hastalandıklarında sözleşmelerinin feshedildiklerini görmesi gerekmektedir.
İstenilen düzeyde kadrolu öğretmen alımı nasıl yapılmalıdır?
Sayın Bakanın amacı “öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” ise derhal Maliye Bakanı ile görüşmelerde bulunarak; 2010 sayılı Bütçe Kanunu tasarısının “Kadroların kullanımına ilişkin esaslar” başlıklı 22’inci maddesindeki; “….kurum ve kuruluşları; serbest memur kadrolarına 2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilir.” Hükümlerinin Öğretmen lehine değiştirilmesini sağlamak olmalıdır.
Bu hükümler nedeniyle öğretmen alımı istenilen düzeyde yapılamamaktadır. 2010 yılındaki öğretmen alım sayısı, 2009 yılında emekliye ayrılan öğretmen sayısına bağlıdır.
2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan öğretmenlerin sayısının yüzde 25’i kadar öğretmen alınabilecektir.
Bu durum değiştirilmediği sürece istenilen düzeyde öğretmen alımı yapılamaz Sayın Çubukçu bu durumu değiştirmeye çalışmak için uğraşmalıdır.
Aynı maddenin 2.fıkrasında; “Hâkimlik ve savcılık meslekleri ile bu meslekten sayılan görevlere ve Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği uyarınca asistan kadrolarına yapılacak atamalar, 27/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu kapsamında veya diğer ilgili mevzuata göre yapılacak askeri personel atamaları, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan kadrolara yapılacak atamalar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesi ve 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca yapılacak atamalar ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 22 nci maddesi ve 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 29 uncu maddesi uyarınca yapılacak personel nakilleri birinci fıkrada yer alan sınırlamalara tâbi değildir.” şeklinde sayılan kadrolara 2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilir hükmünden muaf tutularak sınırsız atama yetkisi verilmiştir.
Bu sınırsız atama yetkisi öğretmenlik kadrolarına tanınmamaktadır. Yapılması gereken 2010 sayılı Bütçe Kanunu tasarısının “Kadroların kullanımına ilişkin esaslar” başlıklı 22’inci maddesi 2.fıkrasına öğretmenleri eklemekle giderilecektir.
2010 yılındaki öğretmen alım sayısı, 2009 yılında emekliye ayrılan öğretmen sayısına bağlı kalmamalıdır.
Bütçe kanunu mecliste görüşülürken Bütçe kanununda yukarıda vurguladığımız yüzde 25" ibaresinin, "yüzde 50" olarak değiştirilmesi ve sınırsız memur atama yetkisi veren Bütçe Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin ikinci fıkrasına Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının ilgili mevzuatları uyarınca vergi ve sosyal güvenlik alanlarında münhasıran teftiş, denetim ve soruşturma görevlerini yerine getirmek amacıyla ihdas edilmiş kadrolarından yardımcı ve stajyer kadrolarına yapılacak atamalarında dâhil edilmesi AKP’li milletvekilleri tarafından teklif edilmiştir.
Öğretmen atama konusunda Hükümet samimi ise Bütçe Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin ikinci fıkrasına öğretmenleri de dâhil etmelidir. Ancak verilen teklif aşağıdaki gibidir ve burada “öğretmen” ifadesi bulunmamaktadır. Dolayısıyla öğetmenlerin de yüzde 50 ile sınırlanması söz konusu olmuştur. Maddede öğretmen ifadesi bulunsaydı öğretmenliğe atamalarda yüzde 50 sınırlaması olmayacaktı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin ikinci fıkrasına, "Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği uyarınca asistan kadrolarına yapılacak atamalar," ibaresinden sonra gelmek üzere "Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının ilgili mevzuatları uyarınca vergi ve sosyal güvenlik alanlarında münhasıran teftiş, denetim ve soruşturma görevlerini yerine getirmek amacıyla ihdas edilmiş kadrolarından yardımcı ve stajyer kadrolarına yapılacak atamalar," ibaresinin eklenmesini; anılan maddenin birinci, üçüncü, beşinci ve yedinci fıkralarında geçen "yüzde 25" ibaresinin, "yüzde 50" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Yozgat
Mustafa Elitaş Kayseri
Mehmet Ceylan Karabük
Fazilet D. Çığlık Erzurum
Fatoş Gürkan Adana “
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ