ÖĞRENİM ÖZRÜ MAĞDURLARINA MEB’DEN TERS KÖŞE

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, 15.07.2013 tarihinde yaptığı basın açıklamasıdır.

 

ÖĞRENİM ÖZRÜ MAĞDURLARINA MEB’DEN TERS KÖŞE

Bilindiği gibi öğrenim özrü, Ömer Dinçer döneminde özür grubu tayinleri arasından çıkarılmıştı. Sendikamızın bu konuda verdiği hukuki mücadeleler neticesinde yargı, 2012 Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzunun Genel Açıklamalar başlıklı 1.1. Maddesinde “öğrenim özrü”nün yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin yürütmesini durdurdu. Bunun anlamı şudur:Öğrenim özrü eskisi gibi özür grubu tayinleri içinde yer alacaktır.

Bu gelişme üzerine sendikamız, Milli Eğitim Bakanlığı’na 2013 yılı yaz döneminde yayınlanacak olan özür durumuna bağlı yer değişikliği kılavuzunda öğrenim özrüne ve il/ilçe emri uygulamasına yer verilmesi hususunda yazılı başvuru yaptı. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü sendikamıza verdiği cevabi yazısında aynen şu ifadelere yer verdi: “Bakanlığımıza bağlı resmi eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin 2012 özür durumuna bağlı yer değiştirme işlemleri tamamlandığından, Danıştay İkinci Dairesinin söz konusu karar dikkate alınarak 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda 2013 yılında özür durumuna bağlı yer değiştirmeler öğrenim özrüne de yer verilerek gerçekleştirilecektir.”

Bakanlık bu açıklamada öğrenim özrüne yer verileceğini açık seçik ifade etmektedir. Bu açıklamanın yapıldığı tarih 29.05.2013’tür. Bugün ise Müsteşar Yusuf Tekin twitter üzerinden bir açıklama yaparak, “Bir taraftan çok mutluyuz çünkü çok sayıda öğretmenimiz lisansüstü eğitimlerine devam ediyor. Bir taraftan ise üzgünüz çünkü bu kadar çok sayıda arkadaşı eğitim özrü nedeniyle yer değiştirmeye tabi tutmak mümkün değil. Bu nedenle özür grubu değerlendirmelerinde eğitim özrüne yer vermeyi düşünmüyoruz” dedi.  

Türk Eğitim-Sen olarak soruyoruz:

Bakanlıktan yapılan iki ayrı açıklama ne anlama gelmektedir?

Aradan geçen 48 günde ne olmuştur da, Bakanlık öğrenim özrüne yer vermekten vazgeçmiştir?

Her şeyden önemlisi Yusuf Tekin’in açıklaması yargı kararlarının hiçe sayıldığının göstergesi değil midir?

Ayrıca Yusuf Tekin’in bir yandan öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapması nedeniyle mutlu olduklarını söylemesi, diğer yandan ise özür grubu tayinlerinde öğrenim özrüne yer vermeyeceklerini ifade etmesi birbirine tamamen tezattır. Bu durum öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapmalarını kesintiye uğratacaktır. Şayet öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapması sizi mutlu ediyorsa, o halde onları teşvik edecek her türlü düzenlemeyi de yapmanız gerekmektedir.

Öğrenim özrü mağduru öğretmenler yargı kararının ardından büyük bir umutla beklerken, Bakanlığın ters köşe yapması, öğrenim özrü mağdurlarına bir kez daha çelme atması kabul edilebilir değildir. Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı yargı kararlarını uygulamak zorundadır. “Ben hukuku görmezden geliyorum, hukuka rağmen bildiğimi okurum” anlayışı artık son bulmalıdır.

Çiçeği burnunda Müsteşara Türk Eğitim-Sen olarak naçizane tavsiyemiz; her zaman güven veren, ayakları yere sağlam basan açıklamalar yapmasıdır. Koskoca Milli Eğitim Bakanlığı iki ayrı ağızla konuşamaz. Şayet MEB iki ayrı ağızla konuşursa, o Bakanlığa güven duyulmaz.

Özür grubu tayinlerine kısıtlamalar getirmek, kazanılmış hakkı öğretmenlerin elinden almak, öğretmenlerin lehinde karar veren yargıyı alaşağı edecek uygulamalara imza atmak neyin nesidir? Bu hasmane tutum kimedir?

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın Ömer Dinçer’in izinden gittiği aşikardır. Avcı her ne kadar diyaloğa açık bir görüntü verse de, eleştirileri dikkate alacağını söylese de, yine kendi bildiğini okumaktadır. Anlaşılan Ömer Dinçer de tıpkı Hüseyin Çelik gibi Bakanlığı otomatik pilota bağlamıştır. Geçmişte yapılan hataları tekrar etme niyetinde olan Nabi Avcı, ne yazık ki babacan ve kucaklayıcı imajını giderek yitirmektedir.

Bakanlığın bu noktada yapması gereken yargı kararlarını görmezden gelmek yerine, hukukun üstünlüğüne inanmak olmalıdır. Hukuka meydan okumak kimsenin haddi değildir. Bakan Nabi Avcı da oluşan bu infiale bir an önce el koymalıdır. Öğretmenlerin hak kazandığı üniversitede yüksek lisans yapma hakkının ellerinden alınmasına, onlara “kendini geliştirme” denmesine akademisyen kimliği olan Bakan Nabi Avcı şiddetle karşı çıkmalı ve öğrenim özrü tayinlerini yapmalıdır. Zira özür grubu mağdurlarına yapılan vicdansızlıklar devam ettiği sürece, Bakanlığın adil yönetilmesi mümkün olmayacaktır.

Diğer yandan hem Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hem de Müsteşar Yusuf Tekin özür grubu tayinlerinde il emrinin getirilmeyeceğini belirtmektedir. Ancak Bakanlık yetkilileri, il emri getirilmeden özür grubu tayinlerinin sorunsuz yürütüleceğini düşünmemelidir. Bakanlığın bu konuda da inatlaşmaya girmesi yine eş ve sağlık özrü isteyen öğretmenleri mağdur edecektir. MEB böyle devam ederse “Mağdurlar Yaratan Bakanlık” unvanının sahibi olacaktır.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

     İL EMRİ VE ÖĞRENİM ÖZRÜ İLE İLGİLİ SENDİKAMIZIN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

 

 

 

 

 

 

Son Haberler

ÖMK TEKLİFİ YENİ KAZANIMLAR GETİRİYOR ANCAK… EKSİKLİKLER NE OLACAK?

Bilindiği gibi 43 maddelik Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifinin 22 maddesi TBMM tatile girmeden kabul...

EK ZAM VE REFAH PAYI OLMADAN MEMURA RAHAT YOK!

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci Eylül ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi.

ANAYASAMIZIN İLK DÖRT MADDESİNE DOKUNDURTMAYIZ!

GÖRÜNÜŞTE BİRBİRİNDEN ÇOK FARKLI TİPLER ANAYASAMIZIN TEMEL DEĞERLERİNE ALERJİ NOKTASINDA İTTİFAK HALİNDE Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun...

“TÜRK ASRI VE TÜRKİYE YÜZYILINDA MİLLİ EĞİTİM ÇALIŞTAYI” YAPILDI

Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi’nin, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabul edilişinin 100. Yılı anısına 27-29 Eylül...