Müslüman Türk milletinin bugün sahip olduğu değerleri kaynağını; kendi örf ve adetinden, Cenab-ı Allah’ın emirlerinden, Yüce Resul’ün hayatından ve sözlerinden, sahabenin içtihadından, İslam alimlerinin kıyaslarından ve ecdadının o güzel uygulamalarından almıştır.
Milletimiz, İslam’la müşerref olduğu günden itibaren de İslam’ın sancaktarlığını yapmış, takvada herkesi imrendirecek uygulamalarla dost ve düşmanın gıpta ettiği bir devlet anlayışıyla hükmettiği her yerde adalet ve hakkaniyet örneği olmuştur.
Bu sayededir ki, altı asır cihan imparatorluğu süresince milleti ve idaresi altındakilerin refah ve huzur içinde yaşamasına vesile olmuştur.
Hala da İslam ülkeleri arasında Ehl-i sünnetin bozulmadan en doğru yorumun yapıldığı ve yaşandığı ülkelerin başında da yine ülkemiz gelmektedir. Çünkü Türk milleti ülkesini nasıl karşılıksız sevdiyse dinini de öyle sevmiş, benimsemiş ve İslam’ın sancaktarlığını yapmıştır. En zor durumda kaldığı zamanlarda bile dininden, örf ve adetlerinden vazgeçmemiş ve ona sahip çıkmıştır.
Yıllarca Rusya’nın ve diğer bir çok ülkenin zulümleri ve baskıları altında kalan soydaşlarımız da bunun en güzel örnekleridir. Romanya’da, Bulgaristan’da, Kosova’da, Makedonya’da ve Yunanistan’da yaşayan soydaşlarımız, her türlü zorluğa rağmen ne dininden, ne dilinden ne de örf ve adetinden taviz vermiştir. Hala da zor şartlarda bunları yaşamaya devam etmektedir.
Müslüman Türk Milleti İslamiyet’i Türk örf ve adetleriyle özdeşleştirmiş ve İslamiyet’i en güzel yaşayan toplumların başında gelmiştir.
Müslümanlar kardeştir. Müslümanlar bir vücut gibidir. Vücudun bir yerine diken battığında nasıl her yeri sızlarsa bir Müslüman kardeşinin ayağına batan taşta her Müslümanı rahatsız etmiş, bir kardeşinin başına gelen bir belada da aynı tepkiyi göstererek dostlarına güven düşmanlarına korku salmıştır.
Kendi egosunu hiçbir zaman öne çıkarmayan yüce milletimiz kul hakkına, adalete her zaman dikkat etmiş Mehmet Akif’in dediği gibi “kanayan bir yara gördüğümde yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim, behey adam aldırma da geç git diyemem aldırırım, çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım’’ düsturuyla hareket ederek, yüce Resul’ün “bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltiniz, elinizle gücünüz yetmezse dilinizle düzeltiniz, dilinizle de gücünüz yetmezse kalbinizle buğz ediniz ki o da imanın en zayıfıdır” Hadis-i Şerif’i mucibince her türlü haksızlığa ve zulme karşı çıkmıştır.
“Vatan sevgisi imandandır’’ düsturu gereği vatan sevgisini kutsal kabul eden ecdadımız, İ’la yı Kelimetullah için gece yatak yüzü görmeden, sıcak yemek yemeden cepheden cepheye koşarak bu güzel vatanı bizlere emanet etmiştir.
Ne olduysa son yıllarda vatan uğruna, bayrak uğruna, dini değerler uğruna canını malını seve seve veren bu millet; her geçen gün duyarlılıklarını kaybetmekte, milli değerlere yeterince sahip çıkmadığı gibi sahip çıkanlara da destek olmamaktadır.
Ne oldu bize böyle? Neden bu hale geldik.
Komşusu açken tok yatmayan, komşusu siftah yapmadı diye ikinci müşterisini komşusuna gönderen esnafa ne oldu.
Adaleti önce kendinde, akrabalarında uygulayan, “hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa onun elinin de kesilmesini emrederdim’’ diyen Yüce Resul’ün yolundan giden, ganimetten herkese bir parça kumaş dağıttığı halde ertesi günü takım elbise giyen Hazreti Ömer’e “ey Ömer bize bir parça kumaş verdin sen neden kendine iki parça kumaş aldın’’diyebilen Müslümanlara ne oldu.
Artık bu ülkede hainler kol geziyor, ses çıkaran yok!
İhanet cirit atıyor, hainlere ceza yok!
Kime sorsanız “durum hiç iyiye gitmiyor’’ diyor tepki gösteren yok!
Şehit cenazesinde acısını, duygularını dile getirenler linç ediliyor, sahip çıkan yok!
Her gün her şeye zam geliyor aldırış eden yok!
On yıldır memur hakları ve geliri gün geçtikçe azalmış kıpırtı yok!
Sınıf öğretmenleri sendika tarafından mağdur edilmiş hala orada üyeliğe devam ediyor.
Onlarca şehit verdiğimiz günlerde televizyonlar program değiştirme ihtiyacı bile duymuyor; bu kanalları hala seyreden çok!
Bölücüler kudurmuş bir şekilde özerklik dahi isterken ses çıkaran yok!
Dinimizde kul hakkı haram iken, hırsızlık yasaklanmışken hırsızlara ses çıkaran yok!
Bütün bunlardan sonra kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz gerekiyor; ne oldu bize böyle diye bir yerden başlamak gerekiyor.
Milletinin çıkarları için, iktidara da, amirine de, haksızlık yapanlara da, dünyayı ve ülkeyi bizim gördüğümüz pencereden görmeyenlere de eyvallahı olmayan; milletin çıkarı için düşündüğünü ve milli ve dini gerekleri yapabilen, milli meselelerde hiçbir zümreye bağlı kalmadan bağımsız düşünebilen; milli ve dini değerlerimiz dışında kutsal kabul etmeyen, gerçek anlamda ülke sevdalısı olma yolunda and içmiş, karanlıklar içinde şahsi menfaatlerini bırakıp milletine ışık olmayı kendine şiar edinmiş, haksızlık karşısında susmayan, denetlendiğinde sevinen, eleştirildiği vakit değerlendiren, bukalemun gibi bulunduğu ortamın rengini alan değil, bulunduğu ortama şeklini veren, en az namussuzlar kadar cesur olan, Velhasıl ülkesi, memleketi ve davası için her şeyinden fedakarlık yapacak insanlara ne çok ihtiyacımız var.
Ülke insanı olarak zor bir imtihandan geçiyoruz.
Rabbim, cümlemize yardımcı olsun.
Rabbim, toplum olarak gönül gözleri açık, aklını, mantığını ve özgür iradesini kimseye ipotek etmemiş, kendisini milleti adına vakfedebilen insanların çoğaldığı bir ülke nasip etsin.
Amin.