Türk Eğitim Sen olarak “ilkemiz önce ülkemiz” ilkesi çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki tayin ve atamalarda ehliyetin, liyakatin, hakkın ve adaletin, eğitim ve eğitimcilerin menfaatlerinin ön planda olması için gayret ettik. Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerini sürekli yazılı ve sözlü uyardık.
Haksızlıkların, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların karşısında “haksızlığın karşısında sessiz kalan dilsiz şeytandır” ilkesi doğrultusunda dik duruşumuzu gösterdik. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı haksızlıklar karşısında da adam kayırmacılık olan sözlü sınavı, duyuru yapılmadan atamayı, takdir puanını ve Valilere ilk üçten veya ilk beşten birini atama yetkilerini kapsayan yönetmelik maddelerin yürütmesini durdurma kararı aldırttık.
Milli Eğitim bakanlığı bizim aldığımız yürütmeyi durdurma kararlarımızdan sonra bu yönetmeliklerle atama yapmamış ama işlemleri de iptal etmemiştir.
Bir sendikanın müracaatı üzerine Danıştay 04.03.2006 tarihli “Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği ve 13 Nisan 2007 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği’nin yürütmesi durdurulan maddelere göre atanan yöneticilerin atamalarının iptal etmiştir.
Ne yapacağını bilmeyen Milli Eğitim Bakanlığı da hukukun önünde kendini kurtarmak için mesuliyeti Vali’lere atarak 2007/75 ve 2007/84 sayılı genelgeleri valiliklere göndermiştir.
Adı geçen genelgelerde herhangi bir açıklayıcı bilgi olmadığından mahkeme kararını uygulamak zorunda olan bazı valilikler de hangi atamaların “yürütmesi durdurulan” maddelere girip girmediğine bakmaksızın 13 Nisan 2007 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği ve 04.03.2006 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmelikleriyle ataması yapılan tüm atamaları iptal etmiş,iptal etmekle kalmamış bazı valilikler tekrar görevlendirme yaptığı halde bazıları yapmamış, bazı valilikler de bir kısım idareciyi tekrar görevlendirirken sebepsiz olarak bir kısım idarecileri ilgili genelgelerde ‘eğitim öğretimin aksamaması’ denmesine rağmen sömestre tatilinin yaklaştığı bugünlerde, bu kışta kıyamette idarecileri eski görevlerine döndürmüştür.
Bu durumda ne yapılmalı veya bakanlık ne yapması gerekirdi.
Bize göre:
1- 13 Nisan 2007 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliğine göre göreve atananlara yapılacak bir şey yoktur. Çünkü Türkiye’de ve belki de dünyada örneği görülmemiş tarzda, yangından mal kaçırırcasına, buram buram torpil kokan bu yönetmeliğe göre atananlara hiç kimse bir çare olamaz.
2- 04.03.2006 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliğine göre atanıp yaklaşık 1-2 yıldır görev yapan idarecilerinden de:
a- Takdir puanı kullanılmayan
b- Kullanılsa bile takdir puanı düşüldüğünde yine puanı birinci sırada olmasına yeten,
c- Atandığı kuruma müracaat anında başka istekli olmayan okul müdürlerinin atamaları iptal edilmemesi gerekmektedir.
Bu şekilde ataması iptal edilen idarecilerin yapacakları iş bizim internet sitemiz mevzuat bölümü hazır örnek dilekçeler kısmında da yer alan dilekçeden de yararlanarak derhal dava açmalıdırlar.
3- Müdür Baş Yardımcıları ve Müdür Yardımcılarına gelince:
a- Öncelikle 04.03.2006 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliğin yürütmesi durdurulan maddelerinin arasında Müdür Baş Yardımcısı ve Müdür Yardımcısı atamalarının ilgilendiren maddeler bulunmadığı için atamalar iptal edilmemesi gerekirdi.
b- Buna rağmen atamaları iptal edilenler ise internet sitemiz mevzuat bölümü hazır örnek dilekçeler kısmında kendileri için hazırlanan dilekçe örneklerinden de yararlanarak, ücretsiz avukatlarımız vasıtasıyla dava açmaları gerekmektedir.
Soruyorum sizlere ne olacak şimdi.
Yaptığı bükün atamaları iptal edilen, yaklaşık 4-5 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı çalışanları ve eğitime katkısı olmayan, ancak bakanlığa ve eğitim camiasına kargaşa gelmesinden başka faydası olmamış Milli Eğitim Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nda ehliyetin, liyakatin, adalet, hak ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için mücadele etmek yerine üye kaydetmek için yalan söyleyerek torpille idarecilik dağıtan, asalaklar gibi haksızlık ve hukuksuzluklardan beslenen hükümet-sen yetkililerinin; Bu hükümet-sen’in vaatlerine kanıp idareci olan şu anda da mağdur olan binlerce idarecinin hali.
Hükümetsen ve bakanlığa diyeceğimiz bir şey yok Allah ıslah etsin. Ama bu kışta kıyamette bu idarecilerimizi atayıp da mağdur edenlerin hesabını bir gün gelecek Allah ta eğitim çalışanları da soracaktır.
Biz Türk Eğitim-Sen olarak her zaman dik duran, camiasını, davasını, eğitimi ve eğitimciyi bir idarecilik uğruna satmadığı halde idareci olan üyelerimizin sonuna kadar yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz..
Çünkü biz dün vardık, bugün varız, yarında olacağız.
Seyit Ali KAPLAN
Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri