On dört yıl süren bir mücadele…
Onurlu, şerefli, çileli, sevgi ve özlem dolu bir mücadele…
Varlık gerekçelerini ve yaşam gayelerini; mensup oldukları büyük Türk Milletine ve üzerinde yaşamaktan gurur duydukları güzel ülkelerine hizmet etmek olarak kabul edenlerin, yılmadan yürüttükleri kutlu bir mücadele…
Her türlü haksızlığa, baskıya, engellemeye, tehdide, şahsiyetsiz tekliflere, keyfiliğe, iki yüzlülüğe, kandırmaya ve ihanete rağmen başarıya koşan bir mücadele…
"Türk Milli Eğitim Sistemi, temel değerlerimiz ışığında yeniden kurulmalıdır. Hedefleri ve içeriği bakımından milli; yöntemi ve araçları açısından bilimsel bir eğitim sistemi olmalıdır",
"Eğitim çalışanları, bir bütün olarak hak ettikleri ekonomik ve sosyal yaşam seviyesine kavuşmalıdır",
"Keyfi, politik ve yanlı uygulamalar son bulmalı; her düzeyde liyakat esas alınmalıdır",
"Türk Milleti; bilinçli bireylerden oluşan, katılımcı demokrasiyle yönetilen çağdaş ve güçlü bir toplum olarak yaşamalıdır",
"Türkiye Cumhuriyeti 21. yüzyılın lider ülkesi olarak parlamalıdır."
Diyen Türk eğitimcilerinin; bıkmadan, korkmadan, yorulmadan ve her geçen zaman hızlanarak sürdürdükleri bir mücadele…
İşte bu büyük mücadele için, 2006 yılı yeni bir dönüm noktası olmuştur. Artık, yetki gerçek sahibini bulmuştur. Eğitim çalışanlarının gerçek temsilcisi ve toplumumuzun his ve düşüncesine samimiyetle tercüman olan gerçek bir sivil toplum kuruluşu olan Türk Eğitim-Sen; Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu’nda temsil yetkisini kazanmıştır.
Peki bundan sonra ne değişecek?
Yıllardır birikerek artan sorunlar bir çırpıda çözülecek, eğitim çalışanlarının talepleri eksiksiz karşılanacak, eğitim sisteminin açmazları ortadan kaldırılacak mı?
Keyfi politik tasarrufların yerini, çalışanların ve onların temsilcilerinin görüşlerine değer verilen bir anlayış alacak, siyasiler ve yöneticiler çalışanlara hak ettikleri gibi davranacak, tüm kanunlar yönetmelikler hazırlanırken çalışanlarla istişare edilecek; eğitim çalışanları mutlu, huzurlu ve geleceklerinden emin yaşayacaklar mı?
Elbette ki, tüm bu temenniler bir anda gerçekleşmeyecek. Bir sihirli değnekle her türlü olumsuzluk, yerini özlenen bu tabloya bir anda bırakmayacak.
Fakat "Bir şey" hemen değişecek!
Eğitim çalışanları artık şu gerçekten emin olacaklar:
Türk Eğitim-Sen, eğitim çalışanlarının kendisine verdiği destekle sahip olduğu yetkiyi, bir fırsat ve hak olarak değil; bir sorumluluk ve gururla ifa edilmesi gereken bir görev olarak kabul edecektir.
Çalışanların güven ve sempatisine mazhar olan Türk Eğitim-Sen, sahip olduğu temsil yetkisini etkin bir şekilde kullanacaktır. Yukarıda bir kısmını sıraladığımız sorunların çözümü için, hiçbir denge hesabı gütmeksizin ve taviz vermeden her düzeyde mücadele verecektir.
Eğitim çalışanlarından aldığı gücü yine ve yalnız onlar için kullanacaktır. Çalışanların talep ve sorunlarını, bir takım ideolojik akımların "Özel" günlerini yad etmek amacıyla kamuflaj malzemesi olarak kullanmayacaktır.
Türk Eğitim-Sen; gücünü, etkinliğini ve çalışanların kendisine gösterdiği teveccühü bölücü katillerin özgürlük naralarına alet etmeyecektir. Hiçbir zaman teşkilatlarını "Genel af istiyoruz" kampanyalarına zemin olarak kullandırmayacaktır.
Ülkemizin en eğitimli ve elit kesimini oluşturan eğitim çalışanları adına, gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar vererek, bir takım bölücülerin oy avcılığına asla soyunmayacaktır.
Yılda bir kez yapılan Toplu Görüşmelerde ve her sene iki defa yapılan Kurum İdari Kurulu Toplantılarında; temsil ettiği kesimin iradesini yansıtmayan, modası geçmiş ideolojik takıntıları değil; eğitim çalışanlarının somut-gerçek problem ve taleplerini gündeme getirecektir.
Türk Eğitim-Sen, politikalarını ve hedeflerini belirlerken, marjinal siyasi ve ideolojik oluşumların telkin ve talimatlarını değil; eğitim çalışanlarının görüş ve beklentilerini esas alacaktır.
Tüm eylem ve etkinliklerinde, hiçbir bölücü ve ayrılıkçı oluşuma yer vermeyecek; bağımsız, ilkeli, kararlı ve mücadeleci kitle sendikacılığı yapacaktır.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da eğitimin ve eğitim çalışanlarının meselelerini hiç atlamadan takip edecek, kamuoyunu ve ilgilileri zaman kaybetmeden bilgilendirecektir.
Çalışanların hak kayıplarını önlemek için, hukuk yollarını en etkin bir şekilde kullanacaktır.
Çalışmalarında, iddialarında ve girişimlerinde milli birliğimize ve devletimizin üniter yapısına halel getirecek hiç bir unsura yer vermeyecek; özellikle ana dilde eğitim safsatasıyla gündemi işgal ederek uluslararası senaryolara hizmet etmeyecektir.
Toplumun değerleriyle barışık olan Türk Eğitim-Sen, her türlü toplumsal gelişim projesine destek verecektir.
Eğitim çalışanlarının ve Türk Milli Eğitim Sisteminin geleceği için, gerçekci ve uygulanabilir önerileri kamu oyunun gündemine taşıyacaktır. Eğitim sistemimizin, kaynağı dışarıda olan dinamiklerden değil; öz değerlerimiz ve çağdaş bilimsel gerçeklerden beslenerek yeniden kurulması için gayret sarf edecektir. Bunları yaparken de her fırsatta çalışanların beklenti ve değerlendirmelerini dikkatinden kaçırmayacaktır.
Sorumlu bir sivil toplum kuruluşu olarak, mensubu olduğu Türk Milleti adına gereken her durumda taraf olacak, toplumun his ve düşüncelerine tercüman olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, 21. yüzyılın lider ülkesi olması için; hiç durmadan, hiç yorulmadan, hiç bıkmadan; çalışacak, çalışacak, çalışacaktır.
Evet !
Göreceksiniz,
BİR ŞEY kesinlikle değişecek.
MÜCADELE DEVAM EDİYOR…