Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip ÖZCAN’ın basın açıklamasının tam metni için tıklayınız:
Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı; Eğitim Kurumları Müdürlerinden; bulundukları eğitim kurumundan 5 yıllık çalışma süresini tamamlayanları zorunlu olarak rotasyona tabi tutmaktadır. 2005 yılında başlatılan bu rotasyon sonucu birçok ilde 5 yılını dolduran binlerce okul müdürünün görev yeri değiştirilmişti. Bu yanlışlığın düzeltilmesi için sendikamız, müdür atama ve rotasyon uygulamasının iptali için Danıştay’a başvurmuş, Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararıyla da, dava açan birçok okul müdürü eski görev yerlerine dönmüştü.
Ancak Milli Eğitim Bakanlığı; 04.03.2006 tarihinde yargı kararlarını göz ardı ederek, Danıştay’ın bazı maddelerini iptal ettiği Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde değişiklikler yaptı. Oysa Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmakta, 138. maddenin son fıkrasında ise “ Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare hiçbir surette mahkeme kararlarını değiştiremez” ibaresi yer almaktadır.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nden çıkan karara göre; “Yasa kuralları genelde, konuldukları gün ve gelecek içindir. Böylece yeni çıkarılan bir yasada açıklık yoksa, önceden yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre gerçekleşmiş durumlarla elde edilmiş haklara dokunulamaz. Geçmiş, yeni bir yasanın etki alanı dışında yer alır” denilmektedir.
Bu nedenle sendikamız sözkonusu yönetmeliğinin iptali için Danıştay’a başvurdu. Davada karar henüz verilmedi ancak sonucun eğitim çalışanları lehine olacağını umuyoruz. Zira okul müdürlerine yönelik yapılan uygulama, rotasyon olmaktan ziyade siyasi kadrolaşmadır.
İktidar, kendi yandaşları için yağlı kapı görevini görmektedir. Kadrolaşmayı son sürat gerçekleştiren siyasi erk’in amacı, şehir merkezlerinde bulunan okullara kendi istediği müdürlerin atanmasını sağlamaktır.
Yandaşlarını kalkındırmak için akla hayale gelmeyecek yöntemler geliştiren Milli Eğitim Bakanlığı, “Benim adamım olsun” mantığıyla hareket ederek, büyük bir hukuksuzluğa imza atmaktadır.
Okul müdürleri için beş yılda bir görev yeri değişikliği ilk anda olumlu olarak değerlendirilebilir ancak yıllarını verip, her türlü mahalli imkanları kullanarak eğitime hizmet veren, çalışanlar arasında kaynaşmayı sağlayan müdürlerin, her türlü imkandan yoksun okullara gönderilmeleri cezalandırma olarak algılanmakta ve okul müdürleri ya emekli olmak ya da istifa etmek zorunda kalmaktadır. Bu da peşinden kadrolaşmayı getirmektedir. Bu bağlamda; mevcut iktidar partisine yakın olan okul müdürleri ihya edilecek, uzak olan okul müdürleri ise bir anlamda sürülecektir. Eşitlik ve şeffaflık ilkesi egale edilerek yapılan bu rotasyon işlemi, taktir edersiniz ki parti oligarşisinin de doğal sonucudur.
Yine okul müdürlerinin rotasyonu, hak kaybına yol açmakla beraber tamamen keyfiliğe göre yapılmaktadır. Bakınız; Yönetici Atama ve Yer Değiştirme yönetmeliğinin 27. maddesine göre, söz konusu müdürlere 3 tercih hakkı verilecek, puan üstünlüğüne göre yeni görev yerleri belirlenecektir. (Bu belirlemeyi yapacak olanların 15 puanlık takdir yetkisi bulunmaktadır.) Danıştay 2. Dairesi okul müdürlüğü ve müdür yardımcılığı atamalarında, idareye istediğini atama konusunda önemli üstünlük sağlayan takdir puanına ilişkin bu yönetmelik hükmünün yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Ancak aynı yönetmeliğin 1. Ek Maddesine göre, üç tercihinden herhangi birine atanmayan okul müdürlerinin görev yeri atamaya yetkili kişiler tarafından belirlenecektir. Bu durumda ortada atanmayı belirleyecek hiçbir kriter yoktur. Atamalar siyasi erk’in iki dudağı arasında gerçekleşecek, şeffaflık ilkesi delinecek, keyfilik ön plana çıkacaktır.
TALEBİMİZ AÇIK VE NET. “DAVA SONUÇLANANA KADAR, TÜRKİYE GENELİNDE ROTASYON UYGULAMASI DERHAL DURDURULMALIDIR.”
Tüm bu gerçekler göz önüne alındığında talebimiz açık ve nettir: “Hukuku çiğneyen ve adeta kendisini yargının yerine koyan Milli Eğitim Bakanlığı, yersiz inadına son vermelidir. Danıştay’ın vereceği karara dek, Türkiye genelinde rotasyon uygulaması derhal durdurulmalıdır.” Aksi takdirde hukuku işletmeyen Milli Eğitim Bakanlığı, karşısında binlerce okul müdürünü ve eğitim çalışanlarının sesi olan Türk Eğitim-Sen’i bulacaktır.
Buradan 5 yılını dolduran okul müdürlerine de seslenmek istiyorum: “Tercih yapmak ile yapmamak arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü, büyük olasılıkla üç tercihinize de yerleşmeniz mümkün olmayacaktır. Üstelik tercih yaptığınızda, Danıştay’ın yönetmeliği iptal etme durumu göz önüne alındığında, mahkemeyi kazanma şansınız azalacaktır. Dolayısıyla yeni bir yargı yolunun kolayca açılması için ya tercih yapmayın ya da ‘………… İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, ……… İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün zorlamasıyla tercih yaptım, kanuni haklarım saklıdır’ şeklinde şerh düşün.”
Saygılarımızla.