Türk Eğitim-Sen olarak aylardır, yıllardır haykırıyoruz: Devlet memurlarının iş güvencesi tehdit altında!
Nitekim bu tehditlerin sonuncusuna da, bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı olarak basına yansıyan 47 YILLIK DEVLET MEMURLARI KANUNU DEĞİŞİYOR başlıklı haberdeki "Devlet memurluğundaki ‘ömür boyu iş garantisi’ anlayışına son verilecek" ifadeleriyle şahit olduk.
Sendika olarak bu kaygımızın tek temeli, AKP iktidarının iş başına geldiği günden itibaren sergilediği icraatlar ve Hükümet yetkililerinin açıklamalarıdır. AKP İktidara geldiğinde ülkemizde kamuda çalışana taşeron firma elemanı 10.000 iken bugün 467.000’lere ulaşmış; 4/B’li ve 4/C’li çalışan sayısında fahiş artışlar yaşanmıştır. AKP Hükümeti öğretmenleri dahi sözleşmeli statüde çalıştırmış ve bunda uzunca bir süre direnmiştir.
İşte Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen olarak, bu gerçekleri kamu çalışanlarına idrak ettirebilmek için yıllardır uğraş veriyoruz. Devlet memurlarının kadro güvencesini ortadan kaldıracak olan sözleşmeliliğin, bir memur atama statütsü olmaması için defalarca eylem, etkinlik ve mitingler tertip ettik. Bu konuyu kamuoyunu gündemine getirmek için yüzlerce basın açıklaması yaptık.
Genel Başkanımız ismail KONCUK, kamu çalışanlarını bekleyen en büyük tehlike olan iş güvencesinin kaldırılmasına dikkat çekmek için onlarca medya programına iştirak ederek görüşlerimizi ifade etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in "657 Sayılı DMK artık köhne bir kanundur. Bize 2012 model yeni bir kanun lazım" şeklindeki açıklamalarının, Sayın Başbakan ve diğer yetkililerin işçi memur ayrımının ortadan kaldırılmasına ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki iş güvencesinin elden geçirilmesine yönelik önerilerinin altında yatan tehlikeye dikkat çeken Genel Başkan Koncuk, "Kimse ben zaten yükümü aldım gidiyorum. emekliliğime ne kaldı ki diye düşünmesin. Bir sabah uyandığınızda iş güvencenizin elinizden alındığını görebilirsiniz. Eminin Tekel işçileri de böyle düşünüyordu. Ama mahkum edildikleri durumu bütün Türkiye izledi. Cumhuriyet tarihi boyunca sahip olduğumuz en büyük kazanım iş güvencemizdir. Ve buna yönelik Hükümetin aleni bir kastı sözkonusudur" diyerek çalışanları uyarmış ve tedbir almaya davet etmiştir.
Peki tedbir nedir? Kamu çalışanları iş güvencelerinin ellerinden alınmasına nasıl engel olabileceklerdir?
Bunun tek bir yolu var:
O da sendikal mücadele.
Fakat burada dikkat edilecek husus; bağımsız, kararlı ve cesur mücadeleyi ortaya koyan sendikal yapılara destek verilmesidir.
Aksi takdirde, yani, iktidarın taşeronluğunu yapan, kendini siyasi iradenin politikalarının tefsir makamı gibi gören, duruşunu çalışanlara göre değil politik tercihlere göre belirleyen SARI SENDİKALARIN mihmandarlığının kamu çalışanlarını getirdiği nokta ortadadır.
Kamu çalışanları böylesi yapıları daha fazla palazlandırmamalı; kendi geleceğinin, çocuklarının geleceğinin, ülkesinin geleceğinin hayrı için gerçek sendikal mücadeleye dahil olmalı ve omuz vermelidir.
TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL MERKEZİ