MEMUR VATANDAŞ EL ELE 25 KASIM GREVİNE

25 Kasım 2009, Kamu çalışanlarının hak mücadelesinin tarihi günlerinden bir tanesi olacak. O gün, tüm yurtta kamu hizmetleri duracak. Çalışanlar, üretimden gelen güçlerini kullanarak hizmet üretmeyecekler, iş bırakacaklar.  

Peki neden?

Ne istiyor bu memurlar; neyi beğenmiyorlar, nelerden rahatsız oluyorlar?

Güzel güzel konuşarak anlaşamıyorlar mı?

Hükümetle masaya oturuyor, görüşüyorlar ya; daha ne demeye sokaklara çıkıyorlar?

İş bırakarak vatandaşı mağdur ettiklerinin farkında değiller mi?

 

Evet…

Kamu hizmetini yürüten çalışanlar 25 Kasım günü greve gidiyor. Fakat yukarıda birkaçını sıraladığımız bazı sorular, vatandaşlarımız tarafından dillendirilmekte; hatta kimi insanlarımız, eylemden ötürü oluşacak muhtemel mağduriyetlerinden dolayı çalışanları ve sendikaları suçlayabilmektedirler.

 

Doğrudur…

Kamu hizmetini yürüten kamu çalışanlarının işi bırakacak olması bir takım hizmetlerin aksamasına, durmasına neden olacaktır. Bundan dolayı da vatandaşlarımız mağdur olabilecektir. Yaşanacak muhtemel sıkıntılardan ötürü de bütün vatandaşlarımızdan özür diliyoruz.

 

Ancak, şu hususu da halkımızın dikkatine sunmak isteriz ki;

İnsanca yaşayacak ücretten mahrum bırakılan,

Geçim sıkıntılarından dolayı işine yeterince motive olamayan,

Aldığı ücretle zaten karnını zor doyurabilen, kişisel ve mesleki gelişimine bütçe ayıramayan,

İdari ve siyasi baskılarla her gün örselenen,

Yarınlarından emin olmayan, geleceğine güven duymayan,

Sorunlarının çözümüne etkin katkı sağlayacakları demokratik haklardan yoksun olan,

Yönetenler tarafından verilen sözlerin her defasında unutularak, sürekli kandırılan,

Ve

Kaderleri, siyasetçilerin iki dudağı arasındaki insafa terk edilen kamu çalışanlarının verimli bir şekilde hizmet üretemeyeceği aşikardır.

Bu açıdan bakıldığında, aslında, vatandaşlarımızın daha çok mağdur olduğu görülmelidir. Çalışanların imkansızlıklardan dolayı kaliteli hizmet sunamaması, kendilerini geliştiremedikleri için hizmet alanların beklentilerini karşılayamamaları ve çalışma ortamlarındaki huzursuzluklardan dolayı halkla mutlu ve seviyeli ilişki kuramamaları kamu hizmetlerini layıkıyla ifa edememelerine neden olmaktadır. Dolayısıyla vatandaşlarımız da hak ettikleri hizmeti alamamaktadırlar.

İşte bu nedenle, kamu çalışanlarının haklı feryadı, halkımız tarafından da onay almalı ve desteklenmelidir.

Çünkü, çalışanların talepleri karşılandığında, hizmet kalitesi artacak ve toplum da bundan doğrudan faydalanacaktır.

 

Çok mücadele verildi…

Kamu çalışanları bugüne kadar her yolu denediler.

Haklarının gasp edilmesine engel olmak ve daha iyi koşullarda hizmet üretebilmek amacıyla türlü etkinliklere imza attılar.

Kamu çalışanlarının temsilcisi olan sendikalar;

Her fırsatta muhatapları olan kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yaptılar, yazışmalarla taleplerini ortaya koydular.

Toplu Görüşme ve Kurum İdari Kurulu toplantılarında çalışanların her meselesini masaya yatırdılar.

Medya çalışmalarıyla memurların haklı sesini toplumun tüm kesimlerine ulaştırılmaya çalıştılar.

Kitlesel açıklamalarla, açlık grevleriyle ve eylemlerle alanlarda ortaya konulan kararlı mücadelelerden de sonuç alınamadığında, yargı yoluna gidilerek hukuk eliyle netice almaya çalıştılar.

Lakin, gelinen noktada anlaşılmıştır ki, sendikaların seviyeli ve duyarlı duruşları siyasi iktidarda karşılığını bulmamaktadır. Hükümet ve bürokrasi tarafından, verilen sözler unutulmakta, altına imza atılan mutabakatların dahi gereği yerine getirilmemektedir.

 

Halkımızın desteğini bekliyoruz…

İşte bu nedenle; kamu çalışanları son çare olarak, üretimden gelen güçlerini kullanarak iş bırakmaya karar vermişlerdir. 25 Kasım, çalışanların taleplerini yüksek perdeden bir kez daha ülkeyi yönetenlere duyuracağı tarihi bir dönüm noktası olacaktır.

Kamu çalışanları olarak, bir mecburiyetin sonucu yapacağımız iş bırakma eylemimizden dolayı, halkımıza yaşatacağımız muhtemel mağduriyetler için şimdiden özür diliyoruz.

Fakat bu eylemi, insanlarımıza daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla, çalışma şartlarımızın iyileştirilmesini istediğimiz için yaptığımızın bilinmesini istiyoruz.

İnanıyoruz ki, vatandaşlarımız haklı talebimizi ve eylemimizi anlayışla karşılayacak ve samimi desteklerini bizlerden esirgemeyecektir.

 

 

Talip GEYLAN

 

 

 

 

 

Son Haberler

AYNİYAT SAYMANLARINA 3600 EK GÖSTERGE VERİLMESİ İLE İLGİLİ MAHKEME KARARI

Üniversitede 1. Derece Ayniyat Saymanı kadrosunda görev yapmakta olan Sendikamız Üyesinin, maaşının 3600 ek...

2026 ZİYA GÖKALP YILI İLAN EDİLMELİDİR!

Türk Eğitim-Sen, Türk milletinin fikir ve kültür tarihine yön vermiş büyük mütefekkir Ziya Gökalp’in doğumunun 150. yılı olan 2026 yılının “Ziya Gökalp Yılı” olarak ilan edilmesi için Cumhurbaşkanlığı makamına resmi bir yazı gönderdi.

8 YILA 1 KADEME İLE İLGİLİ OLUMLU KARAR

Sendikamız üyesi adına, sözleşmeli öğretmen olarak çalıştığı sürelerin mevzuatta belirtilen sekiz yıllık sürenin hesabında...

GENEL BAŞKAN GEYLAN, TBMM BAŞKAN VEKİLİ CELAL ADAN’I ZİYARET ETTİ.

Genel Başkanımız Talip Geylan, 02.07.2025 tarihinde TBMM Başkan Vekili ve MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan’ı makamında ziyaret etti.