Millî Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği 1 Eylül 2016 Tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Beraberinde, sözkonusu kurumlarla ilgili tartışmalar da gündeme oturdu. Kamuoyunda bilinen adıyla “proje okullarında” görev yapan öğretmenlerin zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulması, çalışanların yanı sıra öğrenci ve velilerin de tepkisiyle karşılandı.
Malum olduğu üzere, sözkonusu yönetmeliğin “Yönetici ve öğretmenlerin görev süresi” başlıklı 11 inci maddesi uyarınca, proje okullarının öğretmen ve yöneticileri aynı okulda aynı unvanla sekiz yıldan fazla çalışamayacaktır. Görev süresini dolduranlar zorunlu olarak yer değiştirmek durumundadırlar.
Bu durum, biraz da medyanın ilgisi vesilesiyle, kamuoyunda ciddi bir tepki, tedirginlik ve hatta adı geçen okullar özelinde infiallere neden oldu.
***
Keyfiyet Projesi Kabul Edilemez
Gelişmeler ve tek taraflı inisiyatifler, eğitimle ilgili çevrelerde olduğu gibi bizlerde de kayda değer kaygılar uyandırdı tabii ki…
Çünkü, yönetmeliğin “Öğretmen atama” başlıklı 13 üncü maddesi “Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan öğretmenler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına atama yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösteren öğretmenlerin görev süresi ilk atamadaki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” hükmüyle bu okullara yapılacak öğretmen ve idareci atamasını ilgili diğer mevzuattan ayırarak idarenin inisiyatifine veriyor.
Yani yapılan düzenleme, bu okullara yapılacak öğretmen atamalarını keyfi bir inisiyatife bırakıyor.
AKP’nin, 14 yıllık iktidarı süresince MEB’de şahit olduğumuz öyle çok marifeti(!) var ki; kaygılarımızda hiçte haksız değiliz.
Bakanlık, ülkemizin en gözde okullarını proje okulu sınıfına dahil ederek, hiçbir kriter ve objektif değerlendirme sistemine ihtiyaç duymadan dört yıllık görev yapmış olma şartını taşıyan istediği her kişiyi bu okullara öğretmen olarak atayabilecek.
Sınav, kriter, değerlendirme, kariyer, liyakat şartı… vs. hiçbiri yok!
Tek belirleyici olan, Bakanın/siyasetin/yandaş yapıların takdiri…!
***
Nereden biliyorsunuz, neden niyet okuyuculuğu yapıyorsunuz, diye düşünebilirsiniz.
Ancak tecrübelerimiz gösteriyor ki, defalarca şahit olduğumuz gibi, burada da aynı akıbeti yaşayacağız.
Eğitim camiası, daha geçtiğimiz Haziran ayında yapılan müdür mülakatlarını unutmadı.
Mesela İstanbul ilinde gerçekleştirilen 2016 müdür mülakat sınavı sonuçları.
Ki, Genel Başkanımız 23 Haziran 2016’da Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a bu rezilliği bizzat elden teslim etmiş ve gereğini talep etmişti.
Hoş, o günden bu yana sayın Bakanın bu kepazeliğe yönelik bir müdahalesini de göremedik.
Sükut ikrardır, derler.
Yoksa gücü mü yetmedi, bilemiyorum…
Peki ne olmuştu İstanbul müdür mülakatlarında?
2016 okul müdürlüğü atamaları için İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün marifetiyle kurulan mülakat komisyonlarının puanlama sonuçlarını hatırlatmak istiyorum.
Bu mülakatlarda;
90 ve üzeri not alan 214 kişinin 2’si Eğitim Sen üyesi, 4’ü Türk Eğitim-Sen üyesi, 11’i sendikasız ve 197’si Eğitim Bir Sen üyesi idi.
95 ve üzeri not alan 164 kişinin 1’i Eğitim Sen üyesi, 3’ü Türk Eğitim-Sen üyesi, 2’si sendikasız ve 153’ü Eğitim Bir Sen üyesi idi.
100 ve üzeri not alan 86 kişinin 5’i sendikasız ve 81’i Eğitim Bir Sen üyesi idi.
Vay be..!?
İstanbul’un bütün üstün yetenekli ve dahi derecesindeki müdür adayları EBS’de toplanmış; ne kadar embesil ve yetersiz tip var ise dışarıda kalmış(!)
Yahu insanda biraz ahlak, azıcık insaf, zerre-i miktar utanma olur be!
Hadi 45 kişiden oluşan bu komisyon üyeleri yüzlerini keçeyle kaplamışlar, ne herze yerlerse yesin yüzleri kızarmıyor da;
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nü işgal eden zata sormak lazım, pabucumun müdürü müsün kardeşim? Maiyetindeki onbinlerce öğretmenden hiç mi utanmıyorsun? İplerini, neyin uğruna bu kadar kaptırdın? Toprağın altı hiç aklına gelmiyor mu?
Ya Bakanlık üst bürokrasisine, ya sayın Bakan’a ne demeli?
Kardeşim, havalı havalı tepesinde oturduğunuz Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatını yönetemiyor olmanızdan, taşra teşkilatınızın legal görünümlü paralel bir çete tarafından gaspedilmiş olmasından hiç mi rahatsız olmuyorsunuz?
Sadece İstanbul mu? Tabi ki hayır; neredeyse her ilimizde aynı ahlaksızlıklara defalarca şahit olundu.
***
Şimdi böylesi pejmürde bir yönetim ve ahlak anlayışının hakim olduğu bir ortamda, biz kime ve nasıl güveneceğiz?
Diyorlar ki efendim bu okullara bir grup çöreklenmiş, 20 yıldır 28 yıldır görev yapıyorlar. Ayrıca, yurdumuzun başka okullarının da bu başarılı öğretmenlerden istifade etmesi lazımmış. Böyle olmazmış. (Aslında burada da çelişki var ya; hem başarılı öğretmenleri başka okullarda değerlendirmek gerekçesini hem de birilerinin 28 yıl bu okullara çöreklendiğini aynı anda söylemek garip duruyor)
Bakanlığın ve sayın İsmet Yılmaz’ın bu gerekçesinin bir an doğru ve geçerli olduğunu varsayalım.
Lakin o zamanda daha büyük bir endişeye kapılıyoruz. Bu kez de bu okullardan kimlerin gönderildiğinden daha çok kimlerin bu okullara atanacağına takılıyoruz.
Dedim ya sabıkalı bir iktidar/MEB yönetimiyle karşı karşıyayız.
İşte yukarıda verdiğim İstanbul mülakat sonuçları ortada.
Bu karakter ve vicdana sahip bir yönetim ahlakından nasıl bir adalet bekleyeceğiz ki?
Bazı illerde bir takım vakıflar ve cemiyetler üzerinden mütevelli heyetleri oluşturulduğu ve buralarda proje okullarına atanacak öğretmenlerle ilgili listeler hazırlandığını şimdiden duymaya başladık bile.
Geçenlerde Nazilli’de gördük; öğretmenimiz elinde Bakanlık kararnamesiyle proje okuluna gidiyor. Müdür efendi “kadromu kendim kuracağım” diyerek öğretmeni göreve başlatmıyor. Hatta efendinin çapı o kadar kalın ki, bir hafta içerisinde MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’nden öğretmenimizin kararnamesinin iptal yazısını veriyor eline.
Yine bir Ege ilimizdeki bir okul müdürü, okula atanmak için başvuru yapmayı düşünen öğretmenleri huzurunda mülakata alıyor. Yani müdür efendinin mülakatından “Olur” alırsanız başvuru yapabileceksiniz!
Ne müdürler varmış be!?
Bu müdürler, Bakanlık yetkisini kullanacak cüreti nereden buluyorlar acaba?
Bu müdürler, Milli Eğitim Bakanı’nı ve yüksek bürokratları sallamayacak hadsizliği nereden buluyor?
Kime, hangi odaklara güveniyorlar?
Ya da;
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sayın İsmet Yılmaz, proje okulu müdürlerine yönetmeliğin tanımadığı bir yetkiyi mi verdi acaba?
Yoksa Milli Eğitim Bakanlığı ve Sayın İsmet Yılmaz’ı da aşan bir oluşum ya da irade tarafından proje okullarının organizasyonu mu yapılıyor?
Akla gelmiyor değil…
***
Zenginliğimiz heba edilmesin!
Aralarında İstanbul Erkek Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Kabataş Lisesi, Ankara Fen Lisesi, Ankara Atatürk Lisesi, İzmir Fen Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi gibi Türkiye’nin en gözde okullarının bulunduğu yaklaşık 200 okul proje okulu kapsamına alınmış durumda.
Şimdi bu okullarda görev yapan eğitim çalışanlarının ve öğrencilerin motivasyonları ciddi şekilde tahrip edilmiş durumda.
Ülkemizin en başarılı okulları hiç hak etmedikleri halde faklı bir şekilde gündemde tartışılmakta.
Buradan Milli Eğitim Bakanlığı’nı uyarıyorum:
Adı geçen bu okullarımız ülkemizin en zeki, en yetenekli ve gelecek vaat eden çocuklarımızın okuduğu okullardır. Bu okullara, TEOG sınavlarında başarı gösteren % 1’lik % 2’lik dilimdeki çocuklarımız yerleşmektedir.
Bu çocuklarımız mezun olduklarında ülkemizin en iyi üniversitelerine yerleşmektedir. Türkiye’nin en büyük zenginliği ve ülkemizin geleceğini imar edecek kadrolar bu liselerimizde okuyan çocuklarımızdır. Ülkemizin siyaset, ekonomi ve bilim hayatına yön verecek ve Türkiye’yi yeni ufuklara taşıyacak kadrolar bu çocuklarımız arasından doğacaktır.
Yani gözümüzden bile sakınacağımız, en kıymetli hazinemizmişçesine koruyup kollayacağımız değerlerimiz olan çocuklarımız bu okullarımızda okumaktadır.
Bu okullarımızı heba etmeyin.
Sabıkanızdan dolayı size güvenemiyor ve ikaz etme ihtiyacı hissediyoruz.
İstanbul müdür mülakatları örneğinde olduğu gibi, 14 yıllık iktidarınız süresince ortaya koyduğunuz yönetim anlayışınıza ve kamuda size biat etmeyen hiç kimseye nefes aldırmadığınız ahlakınıza güvenemiyoruz.
Etmeyin eylemeyin..
Aman ha..!
Allah rızası için, bu okullarımıza bari öğretmen ataması yaparken “Yandaşlık ve biat” kriteri aramayın.
Yazık edersiniz!
Kim ki, proje okulu kılıfıyla paketlenen bu okullarımızı, yandaş kadrolaşmanın vasıtası kılar ve ehliyet sahibi olmayanlarla doldurursa ihanetin önde gidenidir.
Şimdi çıkıp, bu ikazımızı da manipüle etmeye çalışabilirsiniz.
Şimdi çıkıp, bu iyi niyetli uyarımızı hasmane bir peşin hüküm diye nitelendirebilirsiniz…
Ama işin aslını siz de biliyorsunuz.
Şimdiye kadar yediğiniz herzelerin siz de farkındasınız, aslında.
Aksini iddia ediyor musunuz?
O halde;
Milli Eğitim Bakanlığı olarak kendinize güveniyorsanız, adalet ve liyakat hassasiyetinize güveniyorsanız bağlı kurumlarınızda sendika üyesi olabilecek konumdaki toplam yönetici sayısının sendikal dağılımını yayınlayın bakalım.
Hatta çok derine inmeye de gerek yok; sadece proje okulu olarak sınıfladığınız liselerin yönetici kadrosundakilerin sendikal dağılımını yayınlayın bakalım.
Yer mi?
***
İzleyeceğiz.
Yakından takip edeceğiz.
Milli Eğitim Bakanlığı proje okullarına görevlendireceği öğretmenlerde sadece ehliyet, bilgi birikimi ve liyakate bağlı kalarak bu kez bizi şaşırtacak mı; merakla bekleyeceğiz.
***
Allah rızası için bir kez olsun bizi şaşırtın!
Olma mı?
***
Aksi halde;
Asıl projenizin ülkemizin en zeki çocuklarının sınavla girerek okuduğu en başarılı okullarımızdaki çalışanları, velileri ve öğrencileri huzursuz ederek EĞİTİMİN İÇİNE ETME PROJESİ olduğuna kanaat getireceğiz.
Talip GEYLAN/Genel Teşkilatlandırma Sekreteri