Her yıl Bakanlığımıza ayrılan kontenjana öğretmen atanmasına karşın, ilköğretim çağı nüfusundaki hızlı artış, yeni okul ve kurumların açılması, çalışan öğretmenlerden emeklilik, görevden çekilme veya çekilmiş sayılma, kurumlar arası nakil gibi çeşitli sebeplerle görevden ayrılmalar nedeniyle yeni öğretmen ihtiyacı oluşmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 24/02/2010 tarih ve 11121 sayılı yazılarında;
“27449 sayılı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22.maddesinin (1) bendinde “(1) 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde belirtilen kamu idare, kurum ve kuruluşları; serbest memur kadrolarına 2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 50’sini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilir. Bu sınırlar içinde memur ihtiyacını karşılayamayacak söz konusu idare, kurum ve kuruluşlardan yükseköğretim kurumları için ilave 4.000 adet, diğerleri için ilave 21.000 adet atama izni verilebilir.” denilmiştir.
Her yıl Bakanlığımıza ayrılan kontenjana öğretmen atanmasına karşın, ilköğretim çağı nüfusundaki hızlı artış, yeni okul ve kurumların açılması, çalışan öğretmenlerden emeklilik, görevden çekilme veya çekilmiş sayılma, kurumlar arası nakil gibi çeşitli sebeplerle görevden ayrılmalar nedeniyle yeni öğretmen ihtiyacı oluşmaktadır.
2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22. maddesinin (1) bendindeki hüküm gereğince emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 50’sinî geçmeyecek şekilde belirlenen kontenjan ile Devlet Personel Başkanlığının bağlı olduğu Bakan ile Maliye Bakanının müşterek önerisi ile ilave verilecek kadroların dağılımından Bakanlığımıza ayrılan kontenjanda dahil tüm kadroların Bakanlığımız öğretmen ihtiyacına yönelik olarak öğretmen atamalarında kullanılması planlanmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere; 2010 yılı Bütçe Kanunu ile Bakanlığımıza kullanım izni verilen kadrolar, hizmetin gereği olarak öncelikle öğretmen ihtiyacına yönelik atamalarda kullanıldığından, kadro sınırlılığı nedeniyle eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı dışındaki diğer hizmet sınıflarında kurumlar arası yer değişikliği ve açıktan atama yoluyla personel atanmalarının şuan için yapılması mümkün olamamaktadır.
İlinize gelen taleplerin Bakanlığımıza yönlendirilmeden, Valiliğinizce bu doğrultuda değerlendirilmesi hususunda gereğini ve bilgilerinizi rica ederim.” bilgileri yer almıştır.
Bakanlığın Kendisine Ayrılan Kontenjandan Fazla Öğretmene İhtiyacı Olduğunu İtiraf Ettiği; “Her yıl Bakanlığımıza ayrılan kontenjana öğretmen atanmasına karşın, ilköğretim çağı nüfusundaki hızlı artış, yeni okul ve kurumların açılması, çalışan öğretmenlerden emeklilik, görevden çekilme veya çekilmiş sayılma, kurumlar arası nakil gibi çeşitli sebeplerle görevden ayrılmalar nedeniyle yeni öğretmen ihtiyacı oluşmaktadır.” cümlesinde dikkat edilecek olursa; 4 ana konuda öğretmen ihtiyacı doğmaktadır.
Bunlar şunlardır.
1-İlköğretim çağı nüfusundaki hızlı artış.
2-Yeni okul ve kurumların açılması.
3-Çalışan öğretmenlerden emeklilik, görevden çekilme veya çekilmiş sayılma.
4-kurumlar arası nakil.
Milli Eğitim Bakanlığının sıraladığı öğretmen ihtiyacı doğuran ana konulardan 3.madde de sayılanlardan en önemlisi emekliliktir.
Milli Eğitim Bakanlığına her yıl bütçe kanununda 2009 yılında emeklilik, ölüm, İstifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 50’sini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarının nakil suretiyle atama yapma yetkisi tanınmaktadır.
2010 yılında tanınan yüzde 50 lik yetki önceki yıllarda daha düşük yüzde 25 oranındaydı.
Dikkat edilecek olursa, Milli Eğitim Bakanlığının 2010 yılında alacağı öğretmen sayısı, 2009 yılında emeklilik, ölüm, İstifa veya nakil sonucu ayrılan öğretmen sayısının yarısı kadar olacaktır.
Örneğin; 20 bin öğretmen emekli olursa bunların yerine sadece 10 bin öğretmen alınabilecektir. Emekli olan diğer 10 bin öğretmenin girdiği derslerdeki öğrencilerin durumunun ne olacağı ortadadır. Ücretli öğretmenle eğitim öğretimlerine devam etmeye çalışacaklardır.
Örnek verdiğimiz Milli Eğitim Bakanlığının alacağı bu 10 bin öğretmenle, sadece emekli olan öğretmenler nedeniyle ortaya çıkan öğretmen açığının yarısı giderilecek, İlköğretim çağı nüfusundaki hızlı artış ve Yeni okul ve kurumların açılması nedeniyle ortaya çıkacak öğretmen açığı giderilemeyecektir.
Sorun öğretmen alımının yüzde 50 ile sınırlandırılmasından kaynaklanmaktadır.
Türk Eğitim Sen 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun “Kadroların kullanımına ilişkin esaslar” başlıklı 22´inci maddesi 1. fıkrasındaki; “yüzde 50’sini geçmeyecek şekilde..” ibaresinin Anayasanın 10., 42. ve 128. maddelerine aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine hükmün yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali başvurusunda bulunulmasına karar verilmesi için Danıştay’da dava açmıştır.
Bu davanın kazanılması halinde yüzde 50 sınırlaması kaldırılacak, Bakanlığın kadro yok bahanesi kalmayacaktır. Anaysa Mahkemesi Kararları geriye dönük işlemediğinden atananlar için bir sorun olmayacaktır.
İşte bu “yüzde 50’sini geçmeyecek şekilde…” ibaresinden dolayı Milli Eğitim Bakanlığının Öğretmen sayısı her yıl artması gerekirken azalmaktadır.
Fakat 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 22.maddesinin 2.fıkrasında; “(2) Hakimlik ve savcılık meslekleri ile bu meslekten sayılan görevlere ve Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği uyarınca asistan kadrolarına yapılacak atamalar, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının ilgili mevzuatları uyarınca vergi ve sosyal güvenlik alanlarında münhasıran teftiş, denetim ve soruşturma görevlerini yerine getirmek amacıyla ihdas edilmiş kadrolarından yardımcı ve stajyer kadrolarına yapılacak atamalar, 657 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine göre yapılacak özürlü personel atamaları, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu kapsamında veya diğer ilgili mevzuata göre yapılacak askeri personel atamaları, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan kadrolara yapılacak atamalar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesi ve 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca yapılacak atamalar ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 22 nci maddesi ve 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 29 uncu maddesi uyarınca yapılacak personel nakilleri, birinci fıkrada yer alan sınırlamalara tâbi değildir.” şeklinde sayılan kadrolara 2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 50´sini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilir hükmünden muaf tutularak sınırsız atama yetkisi verilmiştir.
Bu muaf tutulan kadrolar arasında öğretmenler bulunmamaktadır bu durum Anayasamızın “II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42.maddesi 1.fıkrasında; “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” İfadesine aykırılık teşkil etmektedir.
Bugün ülkemizde atama bekleyen 310 bin civarında öğretmen adayı bulunmaktadır. Bu sayı Haziran 2010 tarihinde 350 bini geçecektir.
Ülkemizde ilk defa “Ataması Yapılmayan Öğretmenler” (AYÖP) bir platform oluşturarak örgütlenmişlerdir. Basın açıklamaları, açlık grevleri ve mitingler düzenlemektedirler.
Atanamayan öğretmenlerin durumu artık toplumsal bir sorun haline gelmiştir.
OECD ülkeleri baz alındığında ilköğretimde 216 bin 52, ortaöğretimde 98 bin 453 toplamda 314 Bin 505 Öğretmen Açığı bulunmaktadır.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu “Sözleşmeli öğretmenlik herhangi bir şekilde bizim öğretmenlerimize eziyet olsun diye veya kötülük olsun diye benimsediğimiz bir sistem değil. Hedeflenen amaçlanan ulaşılmak istenen öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” şeklinde Samanyolu Haber’de açıklamada bulunmuştur. Sayın Çubukçu; Sözleşmeli öğretmen alımını “öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak” şeklinde açıkladığı bir temel nedene dayandırmaktadır.
Fakat Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan öğretmen kontenjanın emekli olan öğretmenlerin yarısı kadar olduğu düşünülürse diğer yarısının girdiği öğrenciler öğretmensiz kalmaktadır.
Sayın Çubukçu; 24 Kasım 2009 Salı günkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 23. Dönem 4. Yasama Yılı 22. Birleşimindeki “76.721 öğretmen açığımız var.” diyerek Öğretmen açığını kabul etmekte fakat öğretmen açığını düşük göstermektedir.
Hatta Bakanlık kamuoyundan gelen baskılara dayanamadığından Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın imzası ile 81 il valiliğine ve il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen 14 Kasım 2008 tarihli 104376 sayılı “Öğretmen Açığı” başlıklı genelgede, Bakanlık, valiliklere ve il milli eğitim müdürlüklerine resmen “Öğretmen açığını gizleyin. Öğretmen ihtiyacını belirten resmi belgeleri ise sitenizden kaldırın” emri vermiştir. Öğretmen açığı had safhadadır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun “Öğretmenlik” başlıklı 43/1 maddesindeki “Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” hükümlerine göre; öğretmenlik Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olmasına rağmen, ülkemizde yeterince öğretmen alımı yapılmadığından Öğrenci öğretmensiz kalmakta, birçok yerde ihtiyaçlar pedagojik formasyonu olmayan meslek yüksek okulu mezunları ücretli öğretmenlerle ve öğretmen ihtiyacı farklı alanlardaki branşlarla giderilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın imzası ile 81 il valiliğine ve il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen 14 Kasım 2008 tarihli 104376 sayılı “Öğretmen Açığı” başlıklı genelgesi nedeniyle öğretmen açığı tam olarak ortaya konulamamaktadır.
Mevcut Öğrenci sayıları ve öğretmen sayıları üzerinden gidilerek OECD ülkeleri bazı alındığında ilköğretimde 216 bin 52, ortaöğretimde 98 bin 453 toplamda 314 Bin 505 Öğretmen Açığı bulunmaktadır.