Bakanlığa gönderdiğimiz 26.01.2011 tarih ve 326 sayılı yazımızla, 11.03.2010 tarihinden bu yana görevlendirme yoluyla çalışan geçici şube müdürlerinin sayılarının illere göre ayrı ayrı tespit edilerek tarafımıza bildirilmesini talep etmiştik.
MEB Personel Genel Müdürlüğünün 07.02.2011 tarih ve 8368 sayılı cevabi yazısı ekinde yer alan listede, görevlendirme yoluyla çalışan şube müdürü sayılarının illere göre dağılımı yer almaktadır. Bu listede, 58 ilde toplam 250 şube müdürünün görevlendirme yoluyla çalışmakta olduğu görülmektedir.
MEB Personel Genel Müdürlüğünün 03.02.2011 tarih ve 7767 sayılı yazısı ekinde tarafımıza bildirilen listede toplam 559 şube müdürünün kadrolu 2002 yılından itibaren görev yaptığı kayıtlıdır. 559 kişinin isminin yer aldığı 559 kişilik listenin tanzim edildiği tarih 31/01/2011’dir.
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK’un 17/05/2010 tarihli basın açıklamasında “Türkiye genelinde şube müdürü norm sayısı bin 995’tir. Kadrolu çalışan sayısı bin 75, norm kadro dışında geçici görevlendirme ile çalışan sayısı ise bin 134’tür. Araştırmadan da görüleceği üzere geçici görevlendirme ile çalışanların sayısı, kadrolu çalışanların sayısından fazladır. Şube müdürü norm sayısı bin 995 iken; geçici görevlendirme ile çalışanlarla ile birlikte Türkiye genelinde şube müdürü sayısı 2 bin 209’dur.” Şeklindeki açıklamasının üzerinden az bir zaman geçmiş olmasına karşın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 11/03/2011 tarihinden itibaren 250 kişinin daha görevlendirmesi yapılmıştır.
Türk Eğitim Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığına konuya ilişkin defalarca yazı göndererek bu uygulamalara son verilmesini istedik. Buna karşılık Bakanlık, gerekli çalışmaları yapmak yerine, kariyer ve liyakat ilkelerini, bu konuda mevcut yargı kararlarını da hiçe sayarak, özellikle seçimlerin yaklaştığı bugünlerde bazı çevrelere çıkar sağlamak adına hukuk dışı uygulamalarına devam etmektedir.
04.03.2006 tarih ve 26098 sayılı resmi gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan, belirli sürelerde eğitim kurumlarında müdürlük yapanlara şube müdürü olarak atanabilme hakkı tanıyan hüküm, Danıştay 2. Dairesi’nin 2009/602 E. Sayılı ve 12.05.2009 tarihli kararı ile iptal edilmiştir.
Bahsi geçen kararda, “Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği uyarınca, merkez ve taşra teşkilatı şube müdürlüklerinin görevde yükselmeye tabi kadrolar olması, bu kadrolara atanabilmek için aranan genel ve özel şartlara sahip kişilerin görevde yükselme eğitimi sonrasında yapılan görevde yükselme sınavında başarılı olmaları gerektiğinin kurala bağlanması karşısında, bazı görevlerde bulunmuş olan ya da bu unvanları bir şekilde almış olanların merkez ve taşra şube müdürlüğüne sınavsız atanmasını öngören, Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasının c bendi ile getirilen düzenlemenin, anılan görevlere atanmada eşit koşullara tabi olma ilkesini ihlal edici nitelikte bulunduğundan hukuka uygun olmadığı..” ibarelerine yer verilmiştir.
Danıştay kararı uyarınca, şube müdürlüğüne atanabilmek için yöneticilik görevi yapmış olmak dahi yeterli sayılmayarak, sınavı kazanmış olma şartı getirilmiştir. Buna karşılık Milli Eğitim Bakanlığınca, devleti zarara uğratacak şekilde şube müdürlüğüne geçici görevlendirmeler yapılmakta, kariyer ve liyakat gibi idare hukukunun temel prensiplerine aykırı hareket edilmektedir. Devlet Memurlarının Geçici Görevlendirme Yönetmeliği madde:4/a “Görevin gerektirdiği şartlara sahip olması ve yapılacak işin mesleği ile ilgili bulunması,” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca asaleten atanma şartlarına haiz olan kişiler geçici olarak görevlendirilebilmektedir. Ancak; bakanlık tarafından bu durum görmezden gelinerek ihtiyaç olmamasına karşın sadece birilerinin yakını oldukları gerekçesi ile hak etmedikleri makamlarda, hak etmedikleri ücretleri alarak devleti zarara uğratmaktadırlar. Ekonomik krizin tüm etkilerinin yaşandığı ülkemizde göz göre göre ben yaptım oldu mantığı ile hareket eden şüphelinin yaptığı hukuka aykırılığa dur denilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu ve buna benzer yandaş kayırmacı işlemler meşru hale gelecek ve devletimizi zarara uğratmaya devam edilecektir.
Türk Eğitim Sen olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen şube müdürü görevlendirmelerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz.