Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK’un, sendikamızın MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile ilgili açtığı davayı kamuoyuna duyurdu.
TÜRK EĞİTİM-SEN, MEB ÖĞRETMENLERİNİN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİNE DAVA AÇTI
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 06.05.2010 gün ve 27573 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte büyük ümitlerle bu yönetmeliği bekleyen binlerce öğretmen hüsrana uğramıştır. Bu nedenle Türk Eğitim Sen olarak şubelerimizden ve üyelerimizden gelen tepkileri göz önünde bulundurarak yönetmeliğe dava açtık. Bu yönetmeliğe dava açma gerekçelerimizden bazıları şunlardır:
· Zorunlu hizmet affı getirilmesine rağmen, zorunlu hizmet bölgelerinde çalışan öğretmenler bu aftan fiili olarak yararlandırılamamaktadır. 3 yıl çalışma süresini doldurmayan öğretmenlere tayin isteyebilme hakkı bile çok görülmüştür.
· Birçok bölgede MEB’in tespitine göre, 141 bin norm kadro açığı bulunmasına rağmen, son derece az kadro boş olarak gösterilmiştir. Bu durumda birçok öğretmenin tayin isteği gerçekleştirilemeyecektir.
· Yönetmelikte Bakanlık, hiçbir hak vermediği sözleşmelilere, kılavuzlarla herhangi bir kurala bağlı kalmaksızın sadece özür grubu yer değişikliği hakkı vermektedir. Sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanların bu görevlerinin atama olarak değerlendirilmediği görevlendirme olarak değerlendirildiği net bir biçimde görülmektedir.
Yönetmelikte, atamaya esas alınacak hizmet sürelerinin hesabında, askerlik dâhil aylıksız izinli olarak geçen hizmet süreleri dikkate alınmaz” hükmü uyarınca askerlikte geçen süreler hizmet süresinden sayılmamaktadır.
· Yönetmelikte öğretmenlik kadrolarına sadece yılda bir defaya mahsus atama yapılacaktır. Ancak, binlerce atanmayı bekleyen kişi varken yılda sadece bir defa atama yapılması atanmayı bekleyen yaklaşık 300 bin’in üzerinde gence yapılmış büyük bir haksızlıktır. Açık kadrolara sadece bir defa atama yapmak bu kadroların dolmaması durumunda açığı ücretli olarak görevlendirilenlere kapatmak anlamına gelmektedir. Bu durumda, emekli olan, ölen, kurum değiştiren binlerce öğretmenin yerine atama yapılamayacaktır. Eğitim, öğretimde aksamalar meydana gelecektir.
· Yönetmelikte, idare tarafından görevlendirilmesi yapılan kişilerin bulundukları eğitim kurumunda ya da ilde çalışılması gereken sürenin hesabında, öğretmenlerin kadrolarının bulunduğu eğitim kurumunda veya ilde fiilen öğretmen olarak geçirdikleri süreler dikkate alınarak görevlendirme ile çalıştıkları kurumlardaki hizmet süreleri görmezden gelinmektedir.
· Yönetmelikte, lisansüstü öğrenim görenlerin zorunlu çalışma yükümlülüklerinin ertelenmesi yasaklanmaktadır. Bu düzenleme açıkça öğretmenlerin alanlarında ya da alanları dışında kendilerini geliştirmelerinin engellenmesidir.
Eğitim ve Öğretimin kalitesinin artırılması için lisansüstü öğrenim görmeye teşvik edilmesi gerekli iken bu şekilde bir işlemin yapılması hele ki eğitim ve öğretim için var olan bir bakanlığa hiç yakışmamaktadır.
Türk Eğitim-Sen, 1) “Tanımlar” başlıklı 4/n maddesinde yer alan “atanan kişiler” ibaresinin sözleşmeli öğretmeleri kapsamadığı gerekçesi ile eksik düzenlemenin, 2) 9/2 maddesinin, 3)14/4. maddesinde yer alan “…askerlik dahil…” ibarelerinin, 4) 15/3. maddesinde yer alan “…askerlik dahil…” ibarelerinin, 5) 19/1. maddesinde yer alan “…bir defa…” ibaresinin, 6) 26/1. maddesinde yer alan “…en az üç yıl…”ibarelerinin, 7) 26/2. maddesinin, 8) 26/4. maddesinin, 9) 28/3. maddesinin “…toplam 3 yıl süreyle….” İbaresinin, 10) 32/ç maddesinin, 11) 33/3. maddesinin, 12) 34/1. Maddesinin İl içi ve iller arası isteğe bağlı yer değiştirmeler ile zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerin sadece Haziran ayında gerçekleştirilmesine ilişkin eksik düzenlemenin, 13)35/3. maddesinin, 14)35/4. maddesinin, 15)38/1. maddesinin “….zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlayan öğretmenler…” ibaresinin, 16)38/2. maddesinin “…norm kadro açığı….” İbaresinin, 17)40/2 maddesinde yer alan “…yerleşim yeri dışındaki…” ibaresinin 18) 40/3 maddesinde yer alan “..özür durumu da dahil olmak üzere…” ibaresinin, 19)45/2 maddesinin, 20)45/3. maddesinin yürütmesinin durdurulması ve devamında iptalini istemiştir.
Sendikalardan görüş istemesine rağmen, sendikaların görüşlerini hiçe sayarak bu yönetmeliği hazırlayan Bakanlığa, en güzel cevabı Danıştay verecektir. MEB Yönetmelik öncesinde sendikalarla toplantılar yapmış, birçok konuda mutabakat sağlanmış, ancak mutabakata varılan konular yönetmeliğe yansıtılmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, sendikalarla göstermelik toplantılar yapmış, ancak yönetmeliği tamamen kendi görüşleri doğrultusunda hazırlamıştır. Problem çözmesi gereken MEB, problemin ta kendisi olmuştur. MEB bu yaklaşımı ile hem sendikaları hem de öğretmenleri yok saymıştır. Türk Eğitim-Sen, haksız uygulamalara karşı dün ve bugün olduğu gibi, yarın da mücadele edecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.