Sendikamıza ulaşan tepkiler dinmek bilmemektedir. Çok basit özlük hakları konusunda dahi hiç bir tedbir ortaya koymayan, bir gayret sarfetmeyen MEB’in bu derece mutsuz kıldığı öğretmen, hizmetli ve memurla başarılı oldum demesi imkansızdır.
Milli Eğitim Bakanlığının hemen hemen bütün uygulamalarında ortak tavır, eğitim çalışanlarını mutsuz etmek ve hukuka uygunsuzluk olmuştur. Eğitim çalışanlarının artık MEB’den umudu kalmadığı gibi sokaktaki vatandaş nezdinde de MEB güvenirliğini kaybetmiştir.
*Sayıları 25 binleri bulan vekaletle görevlendirme asal atama haline dönüştürülmüştür. Asaleten atama devri son beş yılda kapanmış, kimin ne yaptığı belirsizdir. Her ilde aynı konuda farklı uygulamalar ortaya konarak uygulama birliği dahi sağlanamamıştır. Şube müdürlüğü atamalarının neye göre, hangi mevzuat doğrultusunda yapıldığı belli değildir. Kendi adamlarını korumak için valiliklere yetki verilmiş, valilikler, istediği okulun yöneticiliğini boş olarak duyurmuş, istemediği yerleri duyuruya çıkarmamıştır. Bir gecede kapalı kapılar ardında on binlerce yönetici ataması yapılmıştır. Kazanılmış haklar yok sayılmıştır. Bu devirde yandaş kayırmacılığı aleni hale gelmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, liyakat, kaabiliyet sahibi olmak yerine, bir takım yer ve merkezlerden referans istenir olmuştur.
*Öğretmen eşler birbirinden ayrı illerde veya ilçelerde görevlendirilerek kutsal aile bütünlüğü göz önüne alınmamıştır. Elektronik ortamda yapılan tayin ve atamalarda bir çok şaibe ortaya atılmış, MEB’den doyurucu cevaplar gelmemiştir. Öğretmenlerin atanmasına esas olan 2007 ve 2008 sıraları çalıştırılmamış, mahkeme kararları işlevsiz bırakılmış ve tepkiler görmezden gelinmiştir.
*Öğretmenlik farklı tanımlarla ifade edilir olmuş, sözleşmeli, kadrolu gibi hukuk devletine hiç de yakışmayan, farklı statülerde öğretmenlik ihdas edilmiş, atama bekleyen on binlerce öğretmen adayına rağmen, öğretmen ihtiyacı, 300-500 YTL ye çalıştırılan, ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılır hale gelmiştir. Geleceğinden emin olmayan, hiç bir hakka sahip olmayan sözleşmeli öğretmenlerle başarılı olunamayacağı bir türlü görülememiştir. Oluşan tüm tepkilere rağmen sözleşmeli öğretmen görevlendirmeleri son hızla devam ettirilmiştir. Sözleşmeli öğretmen görevlendirilmesi ile de yetinilmemiş, ücretli olarak çalışmak zorunda bırakılan, alenen sömürülen öğretmen adayı sayısı 100 bini geçmiştir.
*Öğretmenlerin ek ders alması bile sindirilememiş, hangi sistemle öğretmenin en az ücret almasını sağlayabilirim düşüncesiyle yeni yeni sistemler ihdas edilmiştir. Master ve doktora yapanlar adeta cezalandırılmış, bu başarıları sebebiyle aldıkları %25 ve %40 oranında daha fazla aldıkları ek ders ücretleri kesilmiştir. Ek dersler konusunda büyük haksızlıklar yaşanırken, MEB, düzeltmek adına bir girişimde bulunmamıştır.
*Ek ödemelerde şube müdürleri, ilköğretim müfettişleri ve şeflerin Maliye Bakanlığı tarafından hakları gasp edilirken Milli Eğitim Bakanlığı olayı seyretmekten başka bir tavır ortaya koymamıştır. Milli eğitimin her meselesi Maliye Bakanlığına havale edilir olmuş, eğitim öğretimin geleceği ile ilgili Maliye Bakanlığı kararlar verir hale gelmiştir. Kurum İdari Kurullarında MEB’in de altına imza attığı kararlar hayata geçirilmeyerek, verilen sözlere sadık kalınmamıştır.
*Öğretmen dışındaki, hizmetli, memur, teknisyen vb. personelin görev tanımları bile yapılmamış, tayin ve yer değiştirmelerinde bir yönetmelik hala çıkarılmamıştır. Okullarımızda hizmetli, memur ihtiyacı had safhaya çıkmış ama MEB bu problemlere çözüm üretememiştir.
Kısaca, bu dönemde eğitim çalışanları mutsuz umutsuz bırakılmış, eğitim ve öğretimle ilgili değişiklikler yapılırken eğitim çalışanlarının varlığı asla düşünülmemiştir. Eğitimde başarının temelinde, öğretmeni, diğer eğitim çalışanlarını kazanmanın en önemli tedbir olduğu bütün gayret ve çalışmalarımıza rağmen Milli Eğitim Bakanlığına anlatılamamıştır.
Türk Eğitim Sen olarak, bütün, bu ve burada anlatamadığımız eksikleri ve kusurları her paltformda dile getirmeye devam edeceğiz. Haksızlığı, hukuksuzluğu ilke edinmiş kim olursa olsun, hangi makamda bulunursa bulunsun isim isim deşifre edecek, her türlü mücadeleyi bundan sonra da ortaya koyacağız.
Eğitim davasını millet olarak kazanmak zorundayız. Bu sebeple, eğitim, öğretimin tüm unsurlarını beraberce düşünerek geleceğe emin adımlarla yürüyebiliriz. Mutsuz, umutsuz kıldığınız eğitim çalışanları ile, yandaş kazanma arsusuyla yapılan hukuksuzluklarla eğitimimizin problemlerini çözmek imkansızdır. Bu kafayla nereye, sorusunu bu ülkeyi iyi yönetiyorum iddiasındaki herkes sorup cevaplandırmalıdır.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ