MAARİF MÜFETTİŞLERİ İLE İLGİLİ KANUN TASARISI, TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR DOĞURACAKTIR

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, 01.06.2016 tarihinde yaptığı basın açıklamasıdır.

TBMM Başkanlığına sevk edilen “MEB Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile MEB denetim sisteminde değişikliğe gidilmektedir.

MEB Denetim sisteminde mevcut haliyle sorunlar olduğu ve yeni bir yapılanma gerekliliği açıktır.  Daha önce aynı konuda yapılacak yasal düzenlemelerde Sendikamız bakanlık merkez teşkilatına bağlı çalışma merkezleri oluşturulması şeklinde bir yapılanma önermiş ancak bu önerimiz. Aradan geçen iki yıllık sürede yaşanan sorunlar haklılığımızı ortaya koymuştur.

Tasarının 6. maddesi ile MEB’de halen Rehberlik ve Denetim Başkanlığı şeklinde faaliyette bulunan birim “Teftiş Kurulu Başkanlığına” dönüştürülmekte, İl Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesinde bulunan Maarif Müfettişleri Başkanlıkları kaldırılarak, müfettişlerin çalışma merkezlerinde görev yapması öngörülmektedir.

Tasarının bu maddesi daha önce sendikamızca da teklif edilen bir öneri olup, bu değişikliği olumlu bulmaktayız.

Tasarının 13. maddesi ile yapılan düzenleme ile  halen Maarif Müfettişi unvanı ile görev yapmakta olanlar  “Eğitim Uzmanı” kadrolarına geçirilmektedir. Yapılacak olan mülakat sonucunda diğer Bakanlık Müfettişleri ile Maarif Müfettişleri arasından tasarının Ek-4 Sayılı Listesinde belirtilen 500 Bakanlık Maarif Müfettişi alımı yapılması planlanmaktadır.

1.      Maarif Müfettişlerinin, 657 Sayılı DMK’da kariyer meslek sınıfı olarak yer alan “müfettiş” kadrosundan kariyer meslek olmayan “Eğitim Uzmanlığı” kadrosuna alınması, tasarıda amaçlanan hedefle bağdaşmadığı gibi “ kariyer” ve “liyakat” ilkelerine aykırı bir düzenlemedir.  Denetimle ilgili görevler ortadan kalkmadığı sürece müfettişlik kadrolu personelin başka unvanlı kadrolara yasa yoluyla da olsa aktarmak Anayasa ile güvence altına alınan temel ve sosyal haklar açısından hukuka aykırılık oluşturacaktır.

2.      Devlet, mesleğe girdikten sonra personelin çalışma şartlarını veya unvanını hak kaybı yaratacak şekilde tek taraflı olarak değiştiremez.  Şu anda MEB’e bağlı 2500 civarında Maarif Müfettişi görev yapmakta olup, çoğu belli bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra dönemin mevzuat şartlarına göre dört yıllık ikinci bir fakülte bitirmek, seçme ve yeterlik sınavlarını kazanmak gibi bazı özel koşulları yerine getirerek mesleğe girmiştir. Meslek içinde, zorunlu bölge hizmeti gibi çeşitli yükümlülüklere tabi tutulmuştur.  Bunların yok sayılarak sonradan yapılan düzenleme ile unvanlarının alınması kazınılmış hakların ihlali anlamına gelmektedir.

3.      Devlette devamlılık esas olup daha önce Devlet tarafından atanan Maarif Müfettişlerinin Eğitim uzmanı olarak atanacak olmaları şeklindeki söz konusu tasarı ile getirilecek olan düzenleme hukuk devleti olmanın bir gereği olan hukuki  öngörülebilirlik ilkesine de aykırıdır.

4.      Tasarının genel gerekçesinde “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından veya Milli Eğitim Bakanlığı denetimine sunulan hizmetlerin etkili, ekonomik ve verimli sürdürülmesinin sağlanması, denetim hizmetlerinin tek elden yürütülerek, eğitim hizmetlerinde muhtemel hataların giderilmesi, eksikliklerin tamamlanması ve hizmet sunumundan beklenen kalite düzeyinin yakalanması, hizmet alanındaki bütün kurumların düzenli aralıklarla denetlenmesi ve bu hizmeti sunanlara etkin olarak rehberlik yapılması, eğitim öğretim, yönetim ve denetim hizmetlerinin yerel etkilerden uzak, çağdaş bilimin öngördüğü nesnel olgulara dayalı olarak sürdürülmesi, amaçlanmakta olup  bu amaçların yerinde olduğu açıktır. Ancak, bu işlerin yürütülmesinde mevcut 2507 Maarif Müfettişi sayısı bile yetersiz iken müfettiş sayısının 500’e düşürülmesi yönündeki düzenleme genel gerekçedeki hedeflerle çelişmektedir.

Ülkemizde, kamu ve özel yetmiş binin üzerinde kurum, bir milyonun üzerinde personel ile otuz milyon öğrenci ve kursiyerin eğitimi müfettişlerce denetlenmektedir. Tasarıda belirlenen 500 Bakanlık Maarif Müfettişi ile ülke genelinde bu işin yürütülmesi imkansızdır. Bu değişiklik kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırıdır.

Bu düzenleme ile yetişmiş insan kaynağının atıl hale getirilmesinde de kamu yararının olmadığı açıktır.

5.      Böyle bir düzenleme, açıktır ki, ne demokratik ne de çağdaş devlet gerekleriyle bağdaştırılabilir. Bu durum, her şeyden önce Türkiye’nin de altına imza koyarak tarafı olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kararlarıyla da  açık çelişki oluşturacaktır.

6.      Bu düzenleme ile müfettişlerin uzman yapılıp içlerinden 500 Bakanlık maarif müfettişi alınması, bir ötekileştirme hareketi olup, çalışanları ayrıştırıcı ve bölücü bir icraat olacaktır.

7.      Bu tasarının geçmesi halinde, Bakanlığın gözetim ve denetiminde olan 70 bin civarında kurumda  yeterli ve etkili denetim yapılamayacak, yaşanılan usulsüzlükler artacaktır. 

8.       Bu dönem eğitim alanında öğrenci niteliğinin geliştirilmesine yönelik olarak, ağırlıklı bir çalışma yapılması yönündeki yaklaşımın gerçekleştirilebilmesi için, programların tanıtımı, öğretmenlerin yetiştirilmesi, program uygulamalarının takibi hususlarında yetişmiş işgücü olan maarif müfettişlerine ihtiyaç olacağı açıktır.  500 müfettiş ile böyle bir hizmetin yürütülmesi mümkün değildir.

9.      Stajyer öğretmenlerin performans değerlendirmesi v.b. birçok iş ve işlemin maarif müfettişleri marifetiyle yapıldığı düşünüldüğünde bu düzenleme ile birçok konuda boşluklar doğacaktır.

10.  Ülkemizdeki özel öğretim kurumlarının açılması, kapatılması, reski ve özel tüm personelin inceleme ve soruşturma işlerinin uzman olan müfettişler yerine muhakkiklere bırakılması telafisi güç zararlara neden olacaktır. Yapılan araştırmalarda muhakkikler tarafından yapılan birçok inceleme ve soruşturmanın hukuksal yönden problemli olduğu görülmüştür. İşin ehli olmayan kişilerce yapılacak incelemelerin devlete olan güveni sarsacağı da açıktır.

Tasarıda belirtilen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi, etkili, hukuki ve adil bir düzenlemeyle mümkündür.  Bunun için;

1. Maarif müfettişlerinin tamamının Bakanlık Maarif Müfettişliğine alınması,

                  2.  Bu yapılamaz ise maarif müfettişlerinin yine kariyer bir meslek olan Milli Eğitim Uzmanlığı kadrolarına geçirilmesi,

                  3.  Bu da yapılamaz ise gerek uygulamada gerekse hukuki açıdan sorunlar doğuracağı aşikar olan denetime ilişkin maddelerin tasarıdan çekilerek, gerekçede belirtilen hedefleri gerçekleştirebilecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Son Haberler

ÖMK KILAVUZU YAYINLANSIN, ÖĞRETMENLERİMİZ DAHA FAZLA MAĞDUR EDİLMESİN!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Bengü Türk Tv’de “Söz Hakkı” programına katılarak, eğitim gündemine dair önemli açıklamalar yaptı.

5. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI EĞİTİM BİLİMLERİ VE SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ

Türk Eğitim-Sen ve Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği işbirliğinde “Ziya Gökalp’in Vefatının 100. Yılı Anısına” 21-24 Kasım 2024 tarihinde Antalya/Türkiye’de düzenlenen 5. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi, yüz yüze çevrimiçi oturumlar şeklinde başarı ile gerçekleştirilmiştir.

VARLIĞINI TÜRK MİLLETİNİN VARLIĞINA ADAYAN KADINLARIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Türk Eğitim Sen Kadın Komisyonları Eğitim ve İstişare Toplantısı, “Türkiye Yüzyılı Eğitimle İnşa Edilecek” temasıyla 05-08.12.2024 tarihinde Antalya’da gerçekleştirildi.

ORTAK KIYMETLERİMİZE HUSUMET BESLEYENLERE ÇOCUKLARIMIZ EMANET EDİLEMEZ!

Tokat’ın Niksar ilçesinde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Şakir Bolat’ın, “Halep'ten gelenler geri dönüyor. Artık Selanik'ten gelenler de geri dönsün" paylaşımını kendi sosyal medya hesabında paylaşmasının ardından Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Bolat hakkında idari soruşturma başlattı ve Bolat’ı görevden uzaklaştırıldı.