KPSS 2010 Eğitim Bilimleri sınavı, kopyacılar sebebiyle yeniden yapıldı. Daha önceki sınavda 120 sorunun 120’sini de doğru yapanlardan eser yok. En fazla net 111 de kaldı.Sınav yeniden yapıldı, ancak sınav sonuçları KPSS adaylarını memnun etmedi veya memnun olmayanlar bir hayli fazla.
Bilindiği gibi son sınava 60 bin kişi katılmadı.Bu sayı önceki sınavda 15 bindi. Kopyacılar fırsat bulamadığı için standart sapma da değişti. Sınava giren 235 binde kaldı. Bütün bu verilere rağmen, pek çok aday bir önceki sınava göre netlerini artırdığı halde daha düşük puan geldiğini söylemektedir. Bu durumda olan adaylar derhal ÖSYM Başkanlığına başvurarak bu durumun sebebini sormalıdır. ÖSYM Başkanlığı her dilekçeye tatmin edici bir cevap vermek zorundadır. ÖSYM Başkanlığı her dilekçeye matbu cevap vererek, baştan savma anlayışını terk etmeli, adayların kafasında oluşan tüm problemleri aydınlatmalıdır. ÖSYM bunu yapmaya mecburdur. Ayrıca, ÖSYM internet sayfasında son sınavla ilgili bol örneklerle dolu açıklamaları internet sayfasında yayınlamalıdır.
Bugün ÖSYM Başkanının en önemli görevi, kaybettikleri güveni yeniden sağlamaktır. Bu güveni sağlamanın en önemli yolu, sınava giren adayların kafasında oluşan soru işaretlerini ortadan kaldırmak, hata varsa açık yüreklilikle düzeltmektir. Bunları yapmayan, kapalı kapılar ardında kararlar alan, her eleştiriye kulak tıkayan ÖSYM içine düştüğü çukurdan çıkamayacağı gibi, çocuklarımızın geleceği ile oynayan, onları ciddiye almayan bir kurum olarak anılmaya devam edecektir.
İkinci önemli konu, iptal edilen sınavda yüksek puan alan, ancak ikinci sınavda puanını 3-5 puan düşürenlerin içine düştüğü durumdur. İkini sınavda hakkıyla puanını artıranlar olduğu gibi, maalesef düşürenler de olmuştur. Atanacak öğretmen sayısı 30 bin olduğu sürece puanını düşüren bu öğretmenlerin atanması mümkün değildir. İlk sınavda hakkıyla puan alan bu adayların, ikinci sınavda puanlarını 3-5 puan düşürmeleri atanamama sonucunu doğurmamalıdır. Kopyacıların, hırsızların oluşturduğu girdabın kurbanları bu çocuklarımız olmamalıdır. Buna müsaade edilmemelidir. Ne yapılmalıdır?
Enteresan bir durumla karşı karşıyayız. Bu olayların başladığı tarihten buyana İktidar partisi hiçbir sorumluluk almamıştır. İktidar yaşanan onca rezalete rağmen, sanki bütün bu yaşananların dışında gibi davranmayı tercih etmiştir. Kopya hırsızlığına karışanların bulunması bir yana, bu hırsızlar sebebiyle mağdur olan öğretmenlerin yaşadığı travma görmezden gelinmiştir. Yaşanabilecek muhtemel hak kayıplarını gören Türk Eğitim Sen Sayın Başbakana, bir mektup göndererek, elde bulunan 70 bin boş öğretmen kadrosunu kullanmasını istemiş, bugüne kadar başvurumuza bir cevap gelmediği gibi, 70 bin değil ama bu haksızlığı gidermek için bir 20 bin ilave daha yaparak, 30 bini 50 bin yapacağız diye bir açıklama bile yapılmamıştır.
Bu değerlendirmemiz siyasi bir değerlendirme asla değildir. Hak kaybına ve büyük mağduriyete uğrayan KPSS adaylarının yaşadıklarını siyasi kaygılar güderek istismar etmek en büyük ahlaksızlıktır. Ancak, bütün bu yaşananlara siyaseten sessiz kalmak, doğruları söylememek de ahlaksızlıktır. En büyük ahlaksızlık ta, siyasi sorumluluğu yerine getirmemek, binlerce evladımızın yaşadığı acıyı görmezden gelmek, yok saymaktır, feryatlara kulak tıkamaktır.
Mehmet Akif, Hz. Ömerin adaletini,”Kenarı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, Adli ilahi benden sorar onu.” Diyerek, anlatıyor. Bu büyük kopya hırsızlığının sorumlusu hakkıyla puan almış olanlar değildir, ancak bedelini hakkıyla puan alanlar ödemektedir. Puanını 3-5 puan düşürenlerin atanmaması sonucuyla karşı karşıya kalması, Dicle kenarında bir kurdun koyunu kapmasından daha küçük bir olay değildir, İlahi adalet bunun hesabını kimden soracaktır, elbette siyasi sorumluluğunu yerine getirmeyenlerden, yaşanan bu büyük rezaleti görmezden gelenlerden.
Bütün bu sebeplerle, Sayın Başbakana bir daha sesleniyoruz, Sayın Başbakan, bir türlü ortaya çıkarılamayan hırsızlar sebebiyle binlerce evladımız atanma hakkına sahipken, ikinci sınava girmek zorunda kalarak atanma hakkını çok küçük puan kayıplarıyla kaybetmektedir. Yaşanan bu dramın tek çözümü atanacak öğretmen sayısının 30 bin değil, biraz daha artırılmasıdır. Elinizde kullanmaya açık 70 bin boş öğretmen kadrosu bulunmaktadır. Sizden haksızlığa uğrayan bu gençlerimiz adına siyasi sorumluluğunuzu yerine getirmenizi istiyoruz. Devri iktidarınızda olan bu büyük hırsızlık sizin iktidarınız döneminde vuku bulduğundan, binlerce gencimizin yaşadığı acıları en aza indirmek sorumluluğu da size aittir. Bu sorumluluğu yerine getirmenin en kolay yolu, bu atama döneminde atanacak öğretmen sayısını artırmaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 30 bin atamayı 70 bin yapacak güçtedir.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ