TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI İSMAİL KONCUK’UN HAKKARİ’DE ŞEHİT DÜŞEN ASKERLERİMİZLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
KONCUK: KLİŞE AÇIKLAMALAR ACIMIZI DİNDİRMİYOR
Zor günlerden geçiyoruz. Acı günler yaşıyoruz. Olayları doğru algılamak zorundayız. Diyarbakır’da, Beytüşşebap’ta verdiğimiz şehitlerin acısıyla yüreklerimiz yanarken, Hakkari’den gelen yedi şehidimizin haberiyle bir kez daha sarsıldık.
Terörist başının yakalanmasıyla bitme noktasına gelen terör sorununun; “Kürt sorunu” olarak tanımlanmasıyla başlayan ve açılım tartışmalarıyla beslenen güdümlü siyaset sonucunda yeniden hortlaması dikkatlerden kaçmamaktadır.
Bu noktada, verilen bunca şehidin ardından klişe açıklamalarla yetinilmemesi, bu terör belasının mutlak surette son bulması ve sorumlularının bulunarak, en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Bu vesile ile saldırılarda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar; ailelerine, devletimize, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.
Eli kanlı teröristlerin kahpece düzenlediği eylemler tüm hızıyla sürerken, siyasilerin Ortadoğu’yu dizayn etme çabasına girmeleri, ülkemizi yönetenlerin, ülkemiz gündeminden ne denli uzak bir hayal âleminde yaşadığının açık bir göstergesidir.
Ülkemizdeki eli kanlı terör örgütünün dış mihraklar ve devletler tarafından desteklendiği bilinen gerçektir. İnsanlığa sığmayan, hiçbir haklı gerekçesi olamayacak, hain saldırıların taşeronları da failleri de bellidir. Bu ülkenin, kahramanları da hainleri de bellidir.
Türkiye Kamu-Sen olarak uyarıyoruz:
Her terör eylemi sonrasında, terörist faaliyetleri kınamak yerine, terörle mücadele eden kurumları eleştirerek, adeta olanlardan güvenlik güçlerimizi sorumlu tutmaya çalışanlar;
Oluk oluk şehit kanı akarken, oturdukları sırça köşklerden barış ve demokrasi naraları atanlar;
Dağdan inen teröristleri davul zurna eşliğinde karşılayanlar;
Devletin hakim ve savcılarını teröristin ayağına gönderenler;
Ekmeğini yediği, varlığını borçlu olduğu devletin kurumlarını içten içe yıpratanlar;
Terörle mücadele yerine teröristle müzakereye soyunanlar, bulundukları yeri bir kez daha gözden geçirsinler. Birçoğunun kalem tutan ellerine, şehitlerimizin kanları bulaşmıştır.
Bilinmelidir ki, onlarca yıldır bütün insani değerleri ayaklar altına alan, katliamlarıyla kanımızı donduran terör örgütüyle müzakere yapılması, canileri cesaretlendirmekte, destekçilerini umutlandırmakta, şehitlerimizin ise kemiklerini sızlatmaktadır.
Terörist başının yakalanmasının ardından faaliyetlerini donduran, 2002 yılında yok olma noktasına gelen terör örgütü, açılım süreci ile yeniden palazlandırılmıştır. Ne yazık ki, akan şehit kanları dahi açılım rüyasına yatarak terörü sonlandıracağını sananları, müzakere yaparak dağdaki teröristi yola getireceğine inananları, gaflet uykusundan bir türlü uyandıramamaktadır.
Bizler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bu ülkeyi, atalarımız canlarını vererek ve aziz kanlarını dökerek vatan yapmışlar ve bize emanet etmişlerdir. Ülkemizde huzur içinde yaşamaktayken, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef alan, aziz milletimin asker, polis ve diğer kamu görevlilerini şehit eden, vatandaşlarımızın kundaktaki çocuklarını dahi katleden, yakan, ülke topraklarının bir kısmını bölerek ayrı bir devlet kurmayı hedefleyen ve kendi iradesi ile dağa çıkan örgüt mensuplarının cezalandırılması öncelikle şehitlerimizin, ülkemizin, milletimizin ve vatandaş olarak bizlerin en doğal talebidir.
Bugün gelinen noktada, teröristle müzakere yapanlar, bu yetkiyi asla bizlerden, bu toprakları kanlarıyla sulayan şehitlerimizden ve onların ailelerinden almamıştır. Terörle mücadele her zeminde ve her zaman, sürekli olarak yürütülmesi gereken çok yönlü bir faaliyet iken, terörle mücadeleye başlamak için Ramazan sonrasına randevu veren anlayışın bir an önce kendine gelmesi gerekmektedir.
Teröre ve teröriste tepki gösterenlerin kandan beslenenler olarak takdim edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Askerimize kurşun sıkan ellerin öpüldüğü, milletin meclisinde İmralı’nın sözcülüğünün yapıldığı, hainler konuşurken, vatandaşın susturulduğu, Mehmetler toprağa düşerken televizyonlarda dansöz oynatıldığı, şehit cenazesinde “şehitler ölmez” diyenlere soruşturma açıldığı, müttefik kılığındaki düşmanların kol gezdiği, teröristle mücadele eden kurumların yıpratıldığı bir ortam yaratanlar, şimdi eserleri ile övünüyorlar mı? Doğrusu merak ediyoruz.
İnanıyoruz ki, Türk milleti kendisine yapılan iyiliği de kötülüğü de hainliği de asla unutmayacak; kim olursa olsun teröriste ve bunların yardakçılarına hak ettiği cevabı mutlaka verecektir.
Bilinmelidir ki; her şehit haberinden sonra yetkililerin gelenek haline gelen sığ açıklamaları, artık Türk milletini tatmin etmemekte, acımızı dindirmemektedir. Sağduyumuzu kaybetmeden ama kimseye taviz vermeden, terörle mücadelede en etkin önlemler alınmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak, bu milletin sırtından nemalanıp, bu milletin evlatlarını vuranları; eli kanlı, his yoksulu sırtlanların eline silah, silahına mermi verenleri; katilleri alkışlayan şakşakçıları, mecliste oturan diyalogcuları, sokaktaki vurdumduymazları, terörü, teröristi, hainleri ve tüm destekçilerini lanetliyoruz.
Bu topraklar için toprağa düşen, bir hilal uğruna, gençliğinin baharında batan tüm güneşlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun.