Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Engelliler haftası dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
“Ülkemizde yüksek oranda engelli vatandaşımız olmasına rağmen, sosyal yaşamda ve çalışma hayatında engelli vatandaşlarımızı aynı yoğunlukta göremiyoruz” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Gerekli şartlar ve düzenlemeler yapılarak engelli vatandaşlarımızın toplumdan kendilerini soyutlamalarının önüne geçilmelidir” dedi.
Genel Başkan İsmail Koncuk mesajında;
“Bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, iyileştirme, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye engelli denilmektedir.
Bu bakımdan sağlık, yalnızca hasta veya engelli olmamak değil fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam anlamıyla iyi olmak anlamı taşımaktadır. Bu değerlendirmelere göre ülkemizde 8 milyon dolayında engelli vatandaşımızın olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz ki, bu rakam ülkemizde her yüz kişiden on birinin çeşitli nedenlerle kendi kendine yetemeyecek durumda olduğunu ortaya koymaktadır.
Ülkemizde bu denli yüksek oranda engelli vatandaşımız olmasına rağmen, sosyal yaşamda ve çalışma hayatında engelli vatandaşlarımızı aynı yoğunlukta göremiyoruz. Gerek fiziki ortamın ve yaşam alanlarımızın engelli vatandaşlarımızın rahat hareket etmeleri ve cemiyet hayatına katılabilmeleri için gerekli şartları taşımıyor olması, gerekse söz konusu vatandaşlarımızın çalışma hayatında yeterince yer edinmelerini sağlayacak özel eğitim ve istihdam imkânlarının sınırlı olması, bugün engelli vatandaşlarımızın toplumdan soyutlanmasına ve kaderleriyle baş başa kalmalarına neden olmuştur.
Engelli vatandaşlarımızın sosyal yaşama ve çalışma hayatına kazandırılması için çıkarılan kanunlarda belirlenen istihdam zorunluluğu alt sınır üzerinden uygulanmaktadır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen %3 engelli çalıştırma zorunluluğu engellilerin işe alınması için azami bir sınır teşkil etmemeli, aksine asgari bir sınır olarak belirlenmelidir. Kamu kurum ve kuruluşlarında dahi engelli memur kadrosu açığı bulunmaktadır. Kamu istihdamında dahi engelli çalıştırma zorunluluğu, alt sınırdan uygulanırken özel sektörden engelli istihdamını artırmasını beklemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
Ayrıca Devlet, öncelikli olarak tüm engelli vatandaşlarımızın kendi kendilerine yetecek ve her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bir gelire kavuşturulmasını sağlamak zorundadır. Bununla birlikte fiziki alanları ve işyerlerini de engelli vatandaşlarımıza göre dizayn etmeli, engelli vatandaşlarımıza yeni engeller çıkarılmamalıdır. Bu nedenle yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan diğer personelimizle birlikte engelli çalışanlarımızın da bir defaya mahsus olarak genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi, engelli personelimizin durumlarına uygun çalışma ortamına kavuşması bakımından önemli bir adım olacaktır. Bizler de engelliliği acınacak bir durum olarak görmekten vazgeçip her sağlıklı bireyin, bir gün engelli hale gelebileceği gerçeğini kabul ederek bu bilinçle hareket etmeliyiz.
Engelli vatandaşlarımız siyasette, sivil toplum örgütlerinde, sosyal ve kültürel yaşamda, çalışma hayatında diğer insanlar ile eşit bireyler olduklarını bilmeli, bu doğrultuda hayatın her alanında kendilerine yer edinmelidirler.
Engellilerimizin sorunlarını önemseyip, çağdaş hizmet modellerini geliştirerek engelli vatandaşlarımızı yalnızca tüketen değil, üreten ve bağımsız yaşayabilen insanlar haline getirilmesini hedeflemeliyiz. Unutulmamalıdır ki, her insan bir engelli adayıdır. Onları anlamak, onlarla bütünleşmek toplum kurallarının bir gereğidir.
Bu duygu ve düşüncelerle engelli vatandaşlarımızın tüm sorunlarının çözülmesini diliyor, Engelliler Haftası’nı kutluyor, tüm engelli vatandaşlarımıza mutlu bir ömür diliyorum.” dedi.