Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, toplu sözleşmedeki hak gaspına ilişkin açıklamasıdır.
2016 ve 2017 yıllarında kamu görevlilerine ve emeklilerine verilecek zam ve tazminatlara ilişkin toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayında anlaşmayla sonuçlanmıştı.
Toplu görüşmelerde Hükümet, 2016 yılı için ilk teklif olarak %4+4 zam önerisinde bulunmuş, daha sonra bu teklifini %6+5 olarak revize etmişti. Yapılan anlaşmaya göre 2016 yılında kamu görevlilerinin kümülatif olarak %11,3 maaş zammı alması öngörülmüştü.
Ancak 2015 yılı toplu sözleşme metninin detaylı incelenmesi sonucunda kamu görevlilerinin bu konuda da aldatıldığı ortaya çıktı. Buna göre 2013 toplu sözleşmesinde 2015 yılının ikinci yarısı için memurlara verilmesi kararlaştırılmış olan enflasyon farkının %1,8’i; 2015 toplu sözleşmesinin 8. maddesi ile adeta çalındı ve 2016 yılı zammı gibi gösterildi. Öyle ki, 2013 yılında imzalanan toplu sözleşmeye göre 2015’de memurlara %3+3 zam verildi. Yine aynı sözleşmedeki maddeye göre 2015 yılı enflasyonunun, aynı dönemde memurlara verilen %3+3 zammın kümülatif toplamı olan %6,1’i geçmesi durumunda memurlara enflasyon farkı verileceği hükme bağlandı. Ancak ne hikmetse, 2015 yılı toplu sözleşmesinin kapsamında olmamasına rağmen Memur-Sen ve Hükümet, yeni bir kararla, memurlara ve emeklilere enflasyon farkı verilmesi için; ilk altı aylık zam oranı olan %3, ilk altı ay için ortaya çıkan %1,76 enflasyon farkı ödemesi ve ikinci altı ay için verilen %3 maaş zammının kümülatif toplamı olan %7,9 oranının baz alınması üzerinde anlaştı.
2013 toplu sözleşmesine göre, 2015 yılında enflasyonun %7,9 çıkması durumunda memurlara %1,8 oranında enflasyon farkı verilmesi gerekirken yeni imzalanan toplu sözleşmeye göre verilmeyecek. Örneğin 2015’de yıllık enflasyonun %9 çıkması durumunda 2013 toplu sözleşmesine göre %2,9 enflasyon farkı alması gereken bir memur, 2015 toplu sözleşmesine göre ancak %1,1 enflasyon farkı alabilecek. Böylelikle memurlar her şart altında %1,8 zarar etmiş olacak.
Bu hükümdeki art niyet, 2016 ve 2017 yılları için öngörülen enflasyon farkı uygulamasında da açıkça görülüyor. 2016 ve 2017 yıllarında- eğer Memur-Sen ileride bu hakkı da gasp etmezse- kamu görevlileri, altışar aylık dönemde gerçekleşen enflasyonun, aynı dönemde verilen zammı aşması halinde enflasyon farkı alabilecekler.
Buradan da görüldüğü üzere bu yılki toplu sözleşmede, enflasyon farkı için 2015 yılına özel bir uygulama getirilmiş ve kamu görevlilerinin %1,8’lik enflasyon farkı hakkı, sanki 2016 yılında Hükümetin verdiği, Memur-Sen’in kazandığı ek bir zam gibi gösterilmiş. Buna göre Hükümetin %4+4’lük ilk zam teklifinin üzerine memurun zaten daha önce belirlenmiş enflasyon zammı eklendiğinde hiç pazarlık yapılmasına gerek kalmadan 2016 yılı için %6+4’lük bir orana ulaşılıyor. Öyle ise Hükümetin ilk teklifine yalnızca %1,2’lik bir artış yapılarak sözde tarihi toplu sözleşme imzalanmış ve memurun hakkı bir kere daha gasp edilmiş oluyor.
Sosyal yardımlarla birlikte hesap edildiğinde en düşük dereceli memur maaşının 2.200 TL; ortalama memur maaşının 2.620 TL dolayında olduğu düşünüldüğünde, %1,8’lik gasp en düşük memur maaşında aylık 40 TL; ortalama memur maaşında ise aylık 47 TL’ye denk gelmektedir.
Memurlara toplu sözleşmede düşük maaş zammı verilmesi, pazarlığın bir unsuru olarak Kanunun sendikalara verdiği tüm yetkilerin ve imkânların (Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurmak, eylem yapmak gibi) kullanılması koşuluyla, bir nebze olsun kabul edilebilir bir durum. Ancak, kapsam dışına çıkarak toplu sözleşmeye geriye dönük maddeler ekleyip, memurlarının haklarının gasp edilmesi ve buradan kaçırılan paranın sanki yeni bir zammış gibi gösterilerek kamuoyunun ve kamu görevlilerimizin aldatılması, ahlak dışı bir davranış olarak algılanır. Bu etik dışı davranış asla kabul edilemez.
4688 sayılı Kanunun 28. maddesi, toplu sözleşmelerin gelecek 2 yıl için yapılacağını hükme bağlıyor. Yani 2013 yılında yapılan toplu sözleşme 2014 ve 2015 yıllarını içeriyordu ve bu yıllar hakkında karar verildi. 2015 toplu sözleşmesi ise 2016 ve 2017 yıllarını kapsamak zorunda. Dolayısıyla 2015 toplu sözleşmesiyle geriye dönük olarak memurların haklarını gasp edecek bir değişikliğe imza atmak kabul edilemez. Memur-Sen, öncelikli olarak 2013 yılında imza altına aldığı bu maddenin 2015 yılında hem de memurların aleyhine olacak şekilde neden değiştirilmesine göz yumduğunu açıklamak zorundadır.
Bununla birlikte yine Memur-Sen’in yetkili olması durumunda, bu toplu sözleşmede memurlar lehine alınmış kararları bir başka toplu sözleşme ile iptal etmeyeceğinden nasıl emin olacağız?
2016 ve 2017 yıllarına ilişkin enflasyon farkı ödemesi hükümlerine baktığımızda, yalnızca 2015 yılı için istisnai bir düzenleme getirilerek kamu görevlilerinin %1,8’lik enflasyon farkı hakkının çalındığını açıkça görüyoruz.
Eğer kamu görevlileri ve emeklilerinin 2015 yılından doğan %1,8’lik enflasyon farkı hakkının çalınarak, 2016 yılı zammına eklendiğinden, imza attığı toplu sözleşmenin kamu görevlilerine ne getirdiğinden, hangi haklarını çaldığından Memur-Sen’in haberi yoksa, REZALET!
Eğer Memur-Sen, hem Hükümeti erken seçim öncesinde kurtarmak hem de kendisini pazarlık yapmış ve ek bir zam almış gibi göstermek için bu durumu bilerek kendi iradesiyle imzalamışsa, İHANET!
Eğer, Memur-Sen’e bir yerlerden emir gelmiş ve “Koş Ali, bak bu memur; sat Ali, sat. Bak Ali, bu toplu sözleşme. İmzala Ali, imzala” denmişse, FELAKET!
Bizler de bu konuda yetkilendirilmiş konfederasyondan bir açıklama bekliyor ve “Gel Ali, kendine gel!” diyoruz