KİBİR İNSANLIĞI VE SENDİKACILIĞI ÖLDÜRDÜ …..

 

 

Kibir: büyüklenmek, büyüklük taslamak, kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak,  sadece kendisini büyük görmek, kendisini herkesten üstün, diğer insanları ise değersiz kıymetsiz, hor ve hakir görmek, her zaman kendisinin hakim ve haklı olduğunu, etrafında bulunanların kendisine itaat ve hizmet için bulunduğunu düşünmektir.

Kibir, şeytani bir hastalıktır. O kibirdir ki, şeytanın Hz. Adem’e secde etmesini engellemiş ve cennetten kovulmasına vesile olmuştur.

İslam dininde kibir yasaklanmış, Kuran’ı Kerim’de, “’Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da asla dağlara erişemezsin’’ (İsra/37)denilerek sert ifadeler kullanılmıştır. Yüce Resul de ’’Kalbinde hardal tanesi ağırlığınca kibir bulunan kimse cennete giremez.’’ buyurarak kibrin ne kadar kötü bir şey olduğunu bildirmiştir.

Abese suresinde Allah’ü Teala peygamberimize hitaben, “’Yanına kör bir kimse geldi diye(peygamber)yüzünü asıp çevirdi.’’ buyurmaktadır. Bütün müfessirler bu ayetin nüzul sebebinin “’Ümmü Mektum isminde bir ama Sahabenin Resul’e yaklaşarak bir soru sorduğunu, o anda Kureyş’in ileri gelenlerine İslam’ı anlatmakta olan peygamberimizin Kureyşlilerin Müslüman olmasıyla İslam’a daha çok hizmet edeceklerini düşünerek bu kişinin lafını kesmesinden dolayı hoşnutsuzluğunu belirtmesi’’ üzerine bu ayet-i kerimenin nazil olduğunu ifade etmektedirler.

Bunun gibi İslam dininde  kibrin ne kadar kötü olduğunu, insanı insanlıktan çıkaracağını anlatan ifadelerin çok olduğunu görmek mümkündür.

Günümüze geldiğimizde kibirli insanların çoğaldığını, kendini bulunduğu makamlara çıkaranları unutarak kendisini dev aynasında görenlerin zirveye ulaştığını, kendine karşı yapılan yağcılıkları ödüllendiren , kendini peygamber görenleri cezalandırmayan, hadisler sadece peygambere ait olan sözler olduğu halde falancanın kendisi adına ‘’hadisidir’’ diyenler olduğu halde ses çıkarmayan, koltuğunda kalma karşılığında haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytanların bol olduğu, İslam’ın  adaletli paylaşım emrini sülale paylaşımına çeviren yöneticilerin  çok olduğu bir dönemi yaşamaktayız.

Bütün bunlar, böyle yönetici ve idareciler yetmezmiş gibi, bir de bu aralarda kendini beğenmiş, küstah, iplerinin başkasının elinde olduğunu bildiği halde, varlık sebebinin kendinden değil sahibinden kaynaklandığını unutarak  kendini bir şey zanneden, kendini herkesten büyük gören, Cenab-ı Hakk’ın “ Eşrefi Mahlukat’’ olarak yarattığı insan oğlunu aşağılayarak “hayvanlar bile anladı bazı insanlar anlamadı’’ diyebilen, halbuki hayvanların ancak kendisi gibi hemcinslerini  anladığını unutan sendikacılar türedi.

Yazısı turası olmayan , bulunduğu makamı kimlerin kendisine ikram ettiğini unutan, ’’Fatiha’’ suresini hafife alan, milli  değerlerden öcü görmüş gibi korkan, ülkeyi bölme projelerinde sahibinin sesi olmak  için diyet ödeme adına her türlü saçmalığı, Makyavalistçe uygulamayı yadırgamayan bu zevat, kendisini buraya getirenlerin bir gün ipini nereye çekeceğini unutmuş görünmektedir.

Buradan sesleniyorum ey şeytanın dostları, kendisini yüksekte görerek, kendisi gibi düşünmeyenlere hakaret edenler, bu dünya geçicidir. Dün sizin yerinizde başkaları vardı. Bugün siz varsınız ama yarın yine başkaları olacak.

Firavun da bir zamanlar kendini o kadar güçlü görmüştü ki haşa’’ allahlık iddiasında’’ bulunmuştu. Bir sinek burnundan girerek geberene kadar başına yalvararak tokmakla  kafasına  vurdurmak zorunda kaldı.   Kibrini  yerle bir etmeye bir sinek yetti ve cehennemi boyladı.

Şunu hiç unutmayınız ki, bu dünya şimdiye kadar kimseye kalmadığı gibi size de kalmaz.

Bir atasözünde, ‘’Duvara dayanma yıkılır insana güvenme ölür ‘’ demişlerdir.

Bir gün bir başka bir varlıkta sizin kibrinizi ve enaniyetinizi yok etmeye yeter. Sizin adaletsizliklerinizi, kendiniz gibi düşünmeyenlere yaptığınız haksızlık ve hukuksuzlukları burnunuzdan getirecek biri çıkar ve burnunuzdan fitil fitil getirir.

Unutmayınız ki, Cenabı Hakkın buyurduğu gibi bu  kibrinizle ‘’ne yeri yarabilirsiniz ne de dağlardan yüksek olabilirsiniz.’’

 

 

 

 

 

 

Son Haberler

DYK’DA GÖREV ALAN MEMURLARA ÜCRET ÖDENMELİDİR

Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2024 ve 2025 Yıllarını Kapsayan 7....

MEB BÜTÇESİ İHTİYAÇLARI KARŞILAYACAK MI?

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, MEB Bütçesi hakkında yaptığı değerlendirmedir.

ATATÜRK, TÜRKİYE’DİR!

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıdır.

AKADEMİK ZAM PAS GEÇİLMESİN!

Genel Başkanımız Talip Geylan, ekonomik koşullarından dolayı, başarılı öğrencilerin akademisyenliği değil, geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ettiğini kaydederek, bu durumun Türk akademisinin geleceği açısından önemli bir zafiyet doğuracağını söyledi.