Her canlının bir ömrü olduğu gibi kelebeklerin de bir ömrü vardır.Kelebekler hakkında çeşitli değişik bilgiler olmasına rağmen net ve en önemli bilgi kelebeklerin ömrünün kısa olmasıdır.
Kelebeklerin ömrü çeşitli evrelerden oluşmaktadır. Yumurta dönemi, larva dönemi ve en önemlisi o rengarenk , zerafeti ve güzelliği ile insanoğlunu büyüleyen ve gözünü kamaştıran kelebek halidir. Bu dönem hemen herkesin ittifak ettiği gibi çok kısa olup bir veya iki gün olduğu bilinmektedir. Kelebeklerin en olgun, en güzel oldukları ve hayatlarını yaşayabilecekleri bir dönemdir bu dönem.
Kelebekler bu en güzel, en kıymetli dönemlerini günlerini gün etmek ve beslenmek yerine nesillerinin devamı için mücadele ederek geçirir ve ölüp giderler.
Ahsen-i Takvim olarak yaratılmış,yeryüzünün halifesi kılınmış,yaratılış gayesine uygun yaşadığında melekelerin üzerinde olan insanoğlunun da bir yaratılış gayesi vardır ve olmalıdır.
İnsanoğlunun yaradılış gayesi: Yaradanına olan borçlarını yerine getirmek için emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmak, neslinin devamı için yaşadığı topluma, ailesine ve milletine karşı sorumluluklarını yerine getirmektir.
İslam dini sadece 32 farzdan ibaret değildir. İnsanoğlunun görevi; doğduğu günden ölümüne kadar olan hayatının bütün bölümlerinde yaratılış gayesine uygun yaşamak, Allah’ın bütün farzlarına, vaciplerine uymak, peygamberin o güzel sünnetini takip etmek ve yasaklarından sakınmaktır.
Sakınılması gerekenlerin başında: İçki,kumar,zina,kul hakkı yemek,hırsızlık yapmak,yetim hakkı yemek,yalan söylemek,insanlarla alay etmek,kibirlenmek, Müslümanlara iftira atmak, Allahın haramlarını helal, helallerini haram yapmak,güçlüyüm diye zulmetmek,rüşvet almak ve vermek gibi haramlar gelmektedir.Yapması gerekenler de:Adaletli davranmak,söz verdiğinde sözünde durmak,emanete ihanet etmemek, akrabaya devlet malından değil kendi malından yardım etmek,israf etmemek,iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, Allahtan başkasına secde etmemek gibi emirlerdir.
Yapılması emredilenlerin başında 32 farz gelmektedir.
32 farzı yapmak insanoğlunun görevidir ama sadece bir kısmıdır.Bunları yapmakla insanoğlunun görevi bitmez bitemez.
Günümüz İslam anlayışı maalesef 32 farzdan ibaret olarak görülmekte,32 farzı yerine getirenler kendilerini diğer Müslümanlardan daha üstün görmekte, bu anlayışta olan diğer Müslümanlar da bunların haramları çiğnemesine, helalleri haram, haramları helal yapmasına göz yummaktadırlar.
Bir Müslüman’ın haram fiilleri işlerken bunun haram olduğunu kabul ederek ve günah olduğunu bilerek işlemesi günahkar olmasını gerektirirken; yaptıkları günahlar ve işledikleri haramlara kılıf hazırlayarak haramları normal davranışmış gibi göstermesi, helal kabul etmesi veya göz yumması Allah korusun insanın kafir olmasına ve küfre girmesine sebep olmaktadır.
Günümüzde ‘benim hırsızım iyidir, şimdiye kadar başkaları çaldı biraz da onlar çalsın, çalıyorlar ama yatırım yapıyorlar’’ mantığı da yukarı da bahsedilen küfre gitme sebeplerindendir.
Halbuki İslam’ın ve Peygamberimizin bunlar hakkındaki davranışı’’hırsızlığı yapan kızım Fatıma bile olsa elini keserim’’ mantığı ve davranışıdır.
Diğer nemelazımcı ve menfaatçi davranışlar ve göz yummalar şeytanın amellerinden başka bir şey değildir.
Yüce Resul bir hadisinde’’Müslüman: Elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kişidir’’ buyurmaktadır.
Dünya malı ve makamları için haksızlığa göz yumanlar ve haksızlık yapanlar, sadece siyasi tercihinden ve sendika üyeliğinden dolayı haram işleyenlere göz yumanlar, kul hakkı yiyenler, makam ve mevki için eğilenler sizin elinizden ve dilinizden Müslümanlar emin midir acaba?
Kelebeklerde ve tüm canlılarda olduğu gibi insanoğlunun da takdir edilmiş bir ömrü vardır.
Ecelin ne zaman, nerede ve nasıl geleceğini Allahtan başka kimse de bilmemektedir.
Şu üç günlük dünyada makam ve mevki için yamulanlar!
Siz görevlendirme müdürlük ve müdür yardımcılığı için sendikasını değiştirenler!
Ülke bölünme aşamasında iken hala hırsızlara, bölücülere kul hakkı yiyenlere destek olanlar,
Memurun en büyük kazanımı olan ‘’iş güvencesi’’nin kaldırılması iktidarca her fırsatta dile getirilirken ses çıkarmayanlar.
Siz ey kul hakkı yiyen emek hırsızları,
İslam’a göre yaşamak yerine hırsızlığa namussuzluğa kılıf uyduran dilsiz şeytanlar.
Siz dünyayı ‘’ben yarattım’’ düşüncesiyle iktidara güvenerek böbürlenen firavunlar, nemrutlar.
Siz ‘’güç bizde’’ diyerek sadece sendika tercihinden dolayı insanlara zulmeden zalimler.
Siz Türkiye’nin elit kesimi olan eğitim çalışanları, Vatanını, Bayrağını seven dinimize ve dindarlara saygı duyuyoruz diyenler:
Ülke ne hala geldi hala farkına varmadınız mı?
13 yıldır uyuşturucu kullanımı artmış , neredeyse mahalle aralarında seyyar tezgahlara düşmüş,
Uyuşturucu kullanma yaşı ilkokula inmiş,
Zina suç olmaktan çıktığı için sokağa inmiş,
Yıllardır birlikte mezhebini meşrebini merak etmeden yaşayan bu millet 35 etnik kökene ayrılmış ve düşmanlık körüklenmiş,
Millet birbirine düşürülmüş, cinayet ve cinnet kat kat artmış,
Siyaset camiye ve kışlaya sokulmuş,
Camilerde cemaat birbirine düşürülmüş,
Allah korkusunun yerini iktidar korkusu almış,
Hırsıza hırsız diyemeyen, rüşvete ve yolsuzluğa göz yuman alim geçinenler türemiş,
Adalet ve hukuk bitirilmiş, yalan ve iftiradan beslenenler rağbet görür hale gelmiş,
Milli olan, Türk’e ve Türk milletine ait olan her şeye savaş açılmışken,
Haksızlığa, hukuksuzluğa ve zulme daha ne kadar göz yumacaksınız.
Ne zamana kadar zulme boyun eğecek müdürlük, müdür yardımcılığı için ükenin, kendinin ve neslinin geleceğini tehlikeye atmaya devam edeceksiniz.
Ne zaman iktidar yerine Allahtan korkacaksınız.
Kelebekler kadar cesur ve fedakar olma zamanı gelmedi mi hala?