Türkiye
Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'un Çanakkale Zaferi'nin 98. yıldönümü
nedeniyle yayımladığı mesajdır.
"Dünyada eşi benzeri görülmemiş çetin
ve kanlı bir savaşa sahne olan, toprağın her zerresinin şehit kanlarıyla
sulandığı, metre kareye tam 6 bin merminin düştüğü, bir toplumun millete
dönüştüğü büyük Çanakkale Zaferi’nin 98. yılını yaşıyoruz.
Tarih olayları
yazar; kahramanlar ise tarihi… Birkaç dakika içerisinde öleceğini bile bile en
ufak bir tereddüt dahi göstermeden ileri atılan ve şehadete koşan Çanakkale
kahramanları, Türk milletine biçilen kefeni parçalayıp atarak tarihi yeniden
şekillendirdiler; Türk tarihini kanlarıyla yazdılar. Her şeyin bitti sanıldığı
yerde “Türk milleti son sözünü söylemeden hiçbir şey bitmez” dediler.
Çanakkale’nin kahramanları, umudun bittiği
yerde imanın; gücün tükendiği yerde azmin; silahın olmadığı yerde yüreğin her
türlü olumsuzluğu yenebileceğini ispat ettiler. O şehitler ki, ellerinde
Kur’an, son Peygamber kılavuz, öğünleri kuru ekmek, katıkları bir yudum su,
parolaları vatan, işaretleri namustu.
Çanakkale’de yeşeren ruh, Kuvay-i
Milliye’yi harekete geçiren güce dönüşerek, bizlere bugünkü devletimizi ve
cennet vatanımızı hediye etmiştir. Kazanımlarımız ve oluşturduğumuz demokratik
devlet yapımız, eğer yüzyıldır istikrarsızlık içerisinde kıvranan yakın
coğrafyamızda yaşayanların hayallerini süsleyecek erdemler barındırıyorsa, bunu
devletimizi kuran kahramanlara borçluyuz. Bu günümüzü bizlere hediye edenlere
olan minnet borcumuzu, devletimize sahip çıkarak ve milletimizi aydınlık
yarınlara taşıyarak ödemek zorundayız.
Bilinmelidir ki bu Devlet, Malazgirt’te
başlayan, Miryokefalon’da adı konan, Çanakkale’de kıyama duran, Sakarya’da
destanlaşan bir mücadeleyle yüz binlerce şehidin kanı karşılığında, sonsuza dek
elde ettiği kutsal vatan toprakları üzerinde kurulmuştur. Bu devletin adı
Türkiye Cumhuriyeti; bu vatanın adı da Türkiye’dir.
Buradan sonra ne gidilecek başka bir yurt
ne de verilecek bir karış toprak yoktur. Bu vatan ve bu devlet, bir süreliğine
iktidara sahip olanların çapulcularla oturdukları masalarda peşkeş çekilecek
meze değil; bir mezar taşı dahi olmayan, toprakla haşrolmuş şehitlerin son
sözü, gazilerin gelecek nesillere bıraktığı emanetidir.
Bugün ne yazık ki bebek katillerinin
şehitlerimizden ve gazilerimizden daha fazla itibar gördüğü, bölünmüş bir
toplum projesinin bu millete umut olarak dayatıldığı acı bir dönemi
yaşamaktayız. Bütün tarihçiler Çanakkale Savaşı’nın ülkemizde millet olma
bilincini yeşerttiği konusunda hemfikirken, bugün ağır bedeller ödeyerek
ulaştığımız millet olma olgusunun çökertildiği, milliyetçiliğin ayaklar altına
alındığı ve birlikteliğimizin tahrip edilmek istendiği acı bir dönemi yaşamaktayız.
Görüyoruz ki devletimize, milletimizin
bölünmez bütünlüğüne karşı saldırıların, milli değerlerimize edilen
hakaretlerin prim yaptığı, makbul sayıldığı, teröristlerin Devletimizle
protokol imzalayacak konuma geldiği bu günlerde; değerlerimize sahip çıkmak,
vatan müdafaası derecesinde hayati önem kazanmıştır.
Hiç kuşkusuz ki Çanakkale şehitleri,
Kurtuluş Savaşı şehitleri, terör şehitleri canları pahasına korudukları
vatanın, kanları bedeliyle kurdukları devletin bir gün teröristlerle pazarlık
konusu yapılmasını hazmedemezlerdi.
Açlıktan ağaç kabuklarını yiyerek, kanayan
yaralarını ay ışığıyla sararak, süngülerini kan gölünde parlatarak, yastık
diyerek taşlara baş koyarak vatan yaptıkları topraklarda, eli kanlı
teröristlerin omuzlarda taşınmasına rıza göstermezlerdi.
Sedyeyle taşınmadan, teneşire konmadan,
tabutlara girmeden, ölmeden mezara konan yiğitler, katillerinin baş tacı
yapılmasını kabullenemezlerdi.
Gözlerini kırpmadan yardan, anadan, serden
geçen şehitler, devletlerinden ve milli kimliklerinden asla vazgeçmezlerdi.
Ülkemizi bölmek için yıllardır
kendilerini emperyalist devletlerin maşası olarak kullandıran, beşikteki
bebekten hastanedeki doktora, okuldaki öğretmenden sınırdaki Mehmetçiğe kadar
on binlerce evladımızı kahpe tuzaklara düşüren teröristlerle pazarlık yapanlar,
yalnızca bugünün değil Malazgirt, Mohaç, Conkbayırı, Kocaçimen, Arıburnu,
Anafartalar, Seddülbahir, Kilitbahir şehitlerinin de kemiklerini sızlatıyorlar.
Bugün bebek katillerinin talimatlarıyla
Anayasa hazırlayan, rejim değişikliğine soyunan, Türk adını bu vatandan silmeye
çalışan yetkililer, yarın Ruz-i Mahşer’de bu millet namerde boyun eğmesin diye
şehit olan Yarbay Refik Bey’in, Yarbay Ahmet Şevki Bey’in, tamamı şehit olan
57. Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’in, Kınalı Hasan’ın, Yahya Çavuş’un
yüzüne nasıl bakacaklar?
Her türlü olumsuzluğa rağmen 98 yıl önce,
dünyanın dört bir yanından gelen emperyalist Haçlı ordusuna karşı duruşumuz ve
onları geldikleri gibi gönderişimiz, bugünün düşmanlarına tarihimizden alınacak
ibret dolu bir ders ve gelecek için bizlere umut kaynağı olmaktadır.
Milli değerlerimize karşı girişilen
saldırılar içerisinde bizi biz yapan, Türk milletinin olmazsa olmazı
bayrağımıza, dilimize, İstiklal Marşımıza ve zaferlerimize sımsıkı sarılmak,
her zamankinden daha gerekli hale gelmiştir. Unutulmamalıdır ki, tarihini
bilmeyen, geçmişine sahip çıkmayan, kültürel değerlerinin farkında olmayan
toplumlar, birlik içinde yaşayamazlar. Milletler tarihini, kahramanlarını,
hainlerini, dostunu, düşmanını çok iyi bilmek zorundadır.
Bizler hayatımızın her anında, bu vatan
için canlarını, mallarını, sağlıklarını ve rahatlarını feda eyleyen ecdadımızın
aziz hatıralarını yaşatmak, emanetlerine sahip çıkmakla mükellefiz.
Bugün milletimizi bölmek, Türk adını bu
topraklardan kazımak isteyenlere Türkiye Kamu-Sen olarak bir kez daha
hatırlatmak istiyoruz ki; mucizeler yaratan bir milletin çocukları olan bizler,
vatanımız ve milletimiz üzerinde hain emeller besleyenlere karşı kullanacak bir
tek silahımız olmasa bile onlara dünyayı dar edecek inanca ve iradeye sahibiz.
Buna inanmayanlar için Çanakkale, bir abide gibi tarihin şanlı sayfalarında
parlamaktadır.
Bu vesile ile Türk milletinin Çanakkale
Zaferi’ni ve Şehitler Haftası’nı bir kez daha kutluyor, vatanı, milleti, ülkesi
ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen şehitlerimize; emanetlerine sahip
çıkacağımıza dair Türkiye Kamu-Sen olarak söz veriyoruz. Şehitlerimize
minnettarız, ruhları şad olsun. Onlar, her şeyin bitti sanıldığı bir anda,
küllerinden doğarak son sözü söylediler ve bu topraklara Türk mührünü vurdular.
Bugün de her şeyin bitti sanıldığı bir dönem yaşıyoruz ama bilinmelidir ki,
Türk milleti henüz son sözünü söylemedi."
İsmail
KONCUK
GENEL
BAŞKAN