Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen
Genel Başkanı İsmail Koncuk, Hilvan ziyaretinden sonra Şanlıurfa’nın Siverek
İlçesine geçti. Genel Başkanı ilçe girişinde kalabalık bir grup eğitim çalışanı
karşıladı. Genel Başkan İsmail Koncuk’a Siverek ziyaretinde Genel Sekreter Musa
Akkaş, Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, Şanlıurfa Şube
Başkanı Hikmet Karakuş, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ve Hilvan İlçe Temsilciliği
Yönetim Kurulu Üyeleri eşlik etti.
Genel Başkan İsmail Koncuk, burada
Türk Eğitim-Sen Siverek İlçe Temsilciliği hizmet binasının açılışını yaptı.
Genel Başkan Koncuk, “Düz duvar yıkılmaz. Bedeli ne olursa olsun hep doğruları
yapın, doğruları söyleyin. Sendikamıza ve eğitim çalışanlarına hayırlı
hizmetler sunmanıza vesile olması dileklerimle açılışımızı yapıyorum.
Bismillahirramanirahim” diyerek kurdelayı kesti.
İlçe Temsilciliği hizmet binasının
açılışına katılan eğitim çalışanları ile sohbet eden Koncuk, çalışanların
sorunlarını dinledi. Daha sonra Mimar Sinan İlkokulu/ Ortaokulu ve Selçuk
İlkokulu’nu ziyaret eden Genel Başkan İsmail Koncuk ve beraberindeki heyet, bu
okullarda görev yapan eğitim çalışanları ile biraraya geldi.
Ziyaretlerde kendisine yöneltilen
soruları cevaplandıran Genel Başkan İsmail Koncuk, iş güvencemiz üzerinde oynanan
oyunlara dikkat çekti. Koncuk şunları söyledi: “İş güvencemiz tehdit altındadır.
Yaklaşık iki senedir bu konuya dikkat çekiyorum, her konuşmamda üstüne basa
basa anlatıyorum.
Anayasa değişikliği ile ilgili
çalışmalar devam ediyor. Anayasa’da değiştirilmek istenen maddelerden birisi
128. maddedir. Anayasanın 128. maddesi “Devletin
asli ve sürekli işleri devlet memurları ve kamu görevlileri eliyle görülür”
der. Geçtiğimiz günlerde Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na iktidar partisinin
milletvekilleri tarafından bir teklif verildi. Bu teklif Anayasa’nın 128.
maddesinin “Devletin işleri çalışanlar eliyle görülür” şeklinde
değiştirilmesiydi. Bunun adı esnek istihdam modelidir. Esnek istihdam modeli, part-time,
çağrı usulüyle ya da parça başı işi gibi yöntemlerin kullanıldığı bir istihdam modelidir.
Yani taşeronlaşmadır, çocuklarımızın köleleştirilmesi, iliğinin kemiğinin
sömürülmesidir.
Bakınız; 2002 yılında kamuda
15 bin olan taşeron işçi sayısı bugün 500 bine çıkmıştır. Belediyeleri dahil
ettiğimizde taşeron işçi sayısı 1 milyon 67 bindir. Özel sektörü
dahil ettiğimizde bu rakam 2.5 milyona ulaşmaktadır.
Öte yandan başkanlık
sistemini getirmek ve yerel yönetimleri güçlendirmek istiyorlar. Başkanlık
sistemi, eyalet sistemini öngörmektedir. Eyalet sisteminde ise kadrolu devlet
memurluğu kavramı yoktur. Bu nedenle esnek istihdam modeli getirilmesi istenmektedir.
Kamu için düşünürsek taşeron firma patronları tarafından sömürülen 500 bin
gencimiz aslında kadrolu kamu görevlisi olarak çalışması gereken gençlerimizdir.
Tüm bunların üstüne
ülkemizde devlet memuru sayısının fazla olduğunu iddia ediyorlar. Bunu kim
diyorsa koca bir yalancıdır. Sizlere bazı ülkelerden örnekler vereyim:
Finlandiya’da 9 vatandaşa bir devlet memuru, Fransa’da 12 vatandaşa bir devlet
memuru, ABD’de 13 vatandaşa bir devlet memuru, Türkiye’de ise 29 vatandaşa bir
devlet memuru düşmektedir. Türkiye’de, Finlandiya ölçeğinde hizmet verebilmek
için 6.5-7 milyon memur olması gerekmektedir. Dolayısıyla ‘ülkemizde devlet
memuru sayısı fazla’ şeklindeki ifade koca bir yalandır.
Çalışanların uyanık
olması gerekir. Kamu çalışanları sendikal tercihlerini yaparken; sendikaların
söylemlerini, çalışma yöntemlerini, mücadelelerini, icraatlarını incelesinler.
Mücadele hırsızlarına, kazanımlarımızı siyasi iktidarlara peşkeş çeken yapılara
fırsat vermesinler.”
Kamuda serbest kıyafet tartışmalarına da değinen KONCUK, çalışanlar ile ilgili serbest kıyafet uygulamasını eskiden beri desteklediklerini söyleyerek, şöyle kaydetti: “Ancak sınırsız bir özgürlük olmaz. Genel ahlaki kuralların dışına çıkmamak lazım. Kamu çalışanları başörtüsüyle mi çalışmak istiyor, çalışsın. Artık bu tartışmaları bitirelim. Ayrıca başörtüsünü de birilerinin istismarından kurtaralım. Yeter artık. Nedir başörtülü kızlarımızın, bacılarımızın istismarcıların elinden çektiği? Ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılımı Suudi Arabistan’ın bile gerisindedir. Birileri çıkmış ‘biz başörtüsü problemini Anayasa’da çözeceğiz’ diyor. Bu durum; olası bir referandumda işgüvencemizi tanımlayan 128. maddeyi, Türklüğü tanımlayan 66. maddeyi, başkanlık sistemine geçiş ile ilgili düzenlemeyi başörtüsünün arkasına gizleme tezgahıdır. Kılık-kıyafet ile ilgili tüm sorunlar Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’te yapılacak değişiklikle çözülür. Biz diyoruz ki; hodri meydan. Değiştirin yönetmeliği desteklemeyen namerttir.”
| |