Ataması yapılmayan öğretmenler, Türk
Eğitim-Sen Genel Merkezini ziyaret etti. Genel Sekreter Musa Akkaş ile görüşen
Türkiye’nin farklı illerinden gelen öğretmenler; en verimli, en üretken
çağlarında diplomalı işsiz olduklarını, psikolojilerinin bozulduğunu, ülkeyi
yönetenlerin bu feryatları duyması gerektiğini söyledi. Şubat ayında atama
yapılması gerektiğini de ifade eden öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde
yapacakları eyleme destek istedi. Ataması yapılmayan öğretmenler, sendikamıza ve Genel Başkanımız İsmail Koncuk'a da her zaman yanlarında olduğu için teşekkür etti.
Genel Sekreter Musa Akkaş da, “Ataması yapılmayan öğretmenler çok iyi bilirler ki, Türk Eğitim-Sen her zaman onların yanında yer almıştır. Yapacağınız her eyleme, her açıklamaya dün ve bugün olduğu gibi yarın da destek vereceğiz. Bu noktada sendikamız Teknik ve Mesleki Eğitim mezunlarının 18 Kasım 2012 Pazar günü saat 11:00’da Maltepe köprüsü altından Milli Eğitim Bakanlığı’na yapacağı yürüyüşe de destek verecektir” dedi.
Akkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “350
bin civarında ataması yapılmayan öğretmenin acısı hepimizin içindedir. Bu konu
herkesi ilgilendirmelidir. Ülkeyi yönetenlerin bu sorunu çözmesi gerekir. 2002
yılından bugüne gereken tedbirler alınsaydı, bugün ataması yapılmayan öğretmen
konusunu konuşmuyor olacaktık. Sayın Başbakan geçen hafta sonu Kızılcahamam’da
yapılan toplantıda ataması yapılmayan öğretmenlerden bahsetmiştir. Ataması
yapılmayan öğretmenlerin Türkiye genelinde ortaya koyduğu eylemler Başbakan’ı
bu konuda konuşmak zorunda bırakmıştır. Bu anlamda haklarına sahip çıkan
ataması yapılmayan öğretmenleri kutluyoruz. Ancak daha ciddi, ses getiren, Hükümete
geri adım attıracak, büyük katılım sağlanacak eylemleri hayata geçirmek gerekir.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer önceleri 120 bin öğretmen ihtiyacımız olduğunu
söylerken, şimdi tekli eğitimle derslik başına 30 öğrencinin olduğu ve
ilköğretim, ortaokul ve lisede bütün okullaşma oranı yüzde 100'e çıktığı bir
durumda bugünkü öğretmene ek 120 bin öğretmene ihtiyaç olduğunu söylemiştir. Bu
son derece yanlış bir tespittir. OECD ülkelerini baz aldığımızda öğretmen açığımız
181 bin 275’dir. Ülkemizde öğretmen açığı ücretli öğretmen istihdam edilerek
kapatılmaya çalışılmaktadır. Ücretli öğretmenlik; sosyal devletten, taşeron
devlete geçişin belgesidir. Üstelik iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları,
açık öğretim mezunları, su ürünleri mezunları ücretli öğretmenlik
yapabilmektedir. Öğretmen açığını böylesine ucube bir istihdam şekli ile
kapatmaya çalışmak, ülkeyi yönetenlerin bir ayıbıdır. Okullarda kadrolu
öğretmenler istihdam edilmelidir. Öğretmen ataması yapmama gerekçesi olarak ‘kadro
yok’ mazeretine sığınılmamalıdır. Her eğitim fakültesi mezunu öğretmen olarak
atanabilmelidir. Mezun sayısı fazla ise bunun tedbiri alınmalıydı. Öte yandan
Başbakan, ‘son 10 yıllık dönemde Hükümet olarak 358 bin öğretmen aldık’ diyor.
Başbakanın bilip de söylemediği rakamlar var. Aynı dönemde 180 bin civarı
emekli olan, istifa eden, kurum değiştiren öğretmenler var. Bunlar dikkate
alındığında aslında ataması yapılan öğretmen sayısının fazla olmadığını
göreceksiniz. Başbakan, ‘her üniversite mezununu atama gibi bir mecburiyetimiz
yok’ diyor. Eğitim fakültelerinin amacı, MEB’e bağlı okul ve kurumlara öğretmen
yetiştirmektir. Bu gençler öğretmen olmak için bu okulları tercih etmiştir.
Dolayısıyla bu gençlerin hepsini istihdam etmek zorundasınız."