Saygıdeğer Basın mensupları,
Bugün 2005 – 2006 Eğitim Öğretim yılının son günü. Ülke genelinde 17 milyon Bursa’mızda 400 Bin civarında gencimiz karne aldılar. Dün ise ÖSS sınavı yapıldı ve yüz binlerce gencimiz evladımız yine umutsuzluğa çaresizliğe ve kimsesizliğe mahkum oldu. Dünkü ÖSS nin son ÖSS olmasını temenni ediyoruz..
Her geçen gün gelecek sağlayamadığımız gençlerimizin hem madden hem manen yok olduklarını artık toplumun bütün kesimleri kabul etmektedir. Bu kadar olumsuzluklara maruz kaldığı yetmezmiş gibi Özellikle AB uyum yasaları ve AB süreci ile birlikte gençlerimiz ciddi bir misyoner faaliyeti tehlikesi ile karşı karşıyadır. Konu Milli bütünlüğümüzü tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
Ülkemiz ve milletimiz tarih boyunca ekonomik-sosyal ve kültürel saldırıya maruz kalmıştır. Günümüzde de bu hususlar devam etmektedir. Haçlı zihniyeti Türk milletinin Anadolu topraklarında yerleşmesini asla içine sindirememiş, yüzyıllar süren haçlı seferleri düzenleyerek şehit kanları ile sulanarak vatan olan bu topraklardan çıkartmak istemiştir. Bunu başaramayınca dün olduğu gibi bugünde emellerini gerçekleştirebilmek için yeni stratejiler geliştirmişlerdir. Bu stratejilerden biriside misyonerlik faaliyetleridir.
Misyonerler Türkiye’de elini kolunu sallayarak propaganda yapıyor, adeta cirit atıyorlar. Türkiye'de yaşanan ekonomik istikrarsızlıklar ve krizler ise bu işin tuzu biberi olmaktadır. Geleceğe umutsuz bakan insanlar, özellikle genç nesiller, kolayca kandırılıyor. Bursa’mızda da bu tür faaliyetler yoğunluk arz etmektedir.
Bugün Türk Milli eğitim sistemi Türk çocuklarına hedef göstermek ve ideal kazandırmak noktasında tam bir acz içerisindedir. Her tür ve kademedeki eğitim gören gençlerimiz, büyük çoğunlukla idealizmden uzak, gayesi olmayan, günübirlik hevesler peşinde koşan ve gençlik enerjilerini büyük gayelere değil de daha çok gündelik arzularına yönlendirmiş bir durumdadırlar. Gençlerimiz Türk Milletinin hasletlerini istediğimiz manada üzerinde taşıyamıyor. Ne yazık ki gençlerimizin idolleri her biri birer ahlaksızlık abidesi olan sözde sanatçılarla en kısa yoldan en çok para yı kazanan topçular ve popçular olmuştur.
Oysa ki; Atatürk diyor ki; “ Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize; görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel, Türkiye'nin istiklaline, kendi benliğine milli ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.” demekteydi. Yine tarifi tartışılmakla ve yeterli olmamakla birlikte en azından uygulanmasını temenni ettiğimiz 1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNUnun Genel amaçlar bölümünün 1. maddesinde Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Millîyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları tabii davranışlar haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek; ifadesi yer almaktadır.
Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne zarar verir hale gelen misyonerlik faaliyetleri karşısında sessiz kalmamız söz konusu olamaz. Zira, Türkiye Kamu-Sen yola çıkarken salt ücret sendikacılığı yapmayacağını, ülke sendikacılığı yapacağını ilan etmiştir. Türkiye’mizi ilgilendiren her konuda Milli duruşuna dün olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.
Türkiye Kamu-Sen’in sorumlu sendikacılık anlayışı gereği Yaz tatiline giren gençlerimize zamanlarının büyük bölümlerini okuyarak geçirmelerini önerirken öncelikli olarak ta kutsal kitabımız Kuran- Kerim mealini okumalarını tavsiye ediyor T.C Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye Diyanet Vakfı nın neşrettiği Kuran-ı Kerim Meallerini yalnızca öğrenci kardeşlerimize hediye ediyoruz.
Bugün 2005 – 2006 Eğitim Öğretim yılının son günü. Ülke genelinde 17 milyon Bursa’mızda 400 Bin civarında gencimiz karne aldılar. Dün ise ÖSS sınavı yapıldı ve yüz binlerce gencimiz evladımız yine umutsuzluğa çaresizliğe ve kimsesizliğe mahkum oldu. Dünkü ÖSS nin son ÖSS olmasını temenni ediyoruz..
Her geçen gün gelecek sağlayamadığımız gençlerimizin hem madden hem manen yok olduklarını artık toplumun bütün kesimleri kabul etmektedir. Bu kadar olumsuzluklara maruz kaldığı yetmezmiş gibi Özellikle AB uyum yasaları ve AB süreci ile birlikte gençlerimiz ciddi bir misyoner faaliyeti tehlikesi ile karşı karşıyadır. Konu Milli bütünlüğümüzü tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
Ülkemiz ve milletimiz tarih boyunca ekonomik-sosyal ve kültürel saldırıya maruz kalmıştır. Günümüzde de bu hususlar devam etmektedir. Haçlı zihniyeti Türk milletinin Anadolu topraklarında yerleşmesini asla içine sindirememiş, yüzyıllar süren haçlı seferleri düzenleyerek şehit kanları ile sulanarak vatan olan bu topraklardan çıkartmak istemiştir. Bunu başaramayınca dün olduğu gibi bugünde emellerini gerçekleştirebilmek için yeni stratejiler geliştirmişlerdir. Bu stratejilerden biriside misyonerlik faaliyetleridir.
* Son üç yılda ücretsiz olarak dağıtılan İncil sayısı sekiz milyonu bulmuştur.
* Misyonerler İstanbul’da bazı radyo istasyonlarından Türkçe olarak Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Bazı kitabevlerinin de bizzat sahibi durumunda. Bu yayınevleri bölücü nitelikli Türkiye haritaları yayınladıkları halde haklarında herhangi bir işlem yapılmıyor.
* Son bir yıl içinde sadece İstanbul’da 19 kilise açıldı. Üstelik bu kiliselerin açıldığı yerlerde Hıristiyan vatandaşlar yaşamıyor.
* Propaganda faaliyetlerini özellikle lise son sınıf ve üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırıyor. Maddi gücü olmayan vatandaşlar da iş ve para vaadiyle Hıristiyan yapılıyor. Misyonerler, Müslüman ülkelerdeki her sorunu da “fırsat” olarak kullanıp taraftar kazanmaya çalışıyor.
* Türkiye’de Hristiyan cemaatinin sayısının 50-55 bin olarak tahmin edilmekte olduğu bilindiği halde, misyonerlik faaliyetleri kapsamında 300’den fazla kilise, çok sayıda kitapevi, 1 kütüphane, 6 dergi, onlarca vakıf, yayınevleri, 5 radyo, çok sayıda manastır, 2 kafe, 1 acente, 1 mahfil, 7 şirket, 1 otel, 1 tercüme bürosu, 7 gazete, 1 tarihi eser, 2 müze, 4 harabe, 1 kale, ve onlarca dernek bulunduğu bilinmektedir.
Misyonerler Türkiye’de elini kolunu sallayarak propaganda yapıyor, adeta cirit atıyorlar. Türkiye'de yaşanan ekonomik istikrarsızlıklar ve krizler ise bu işin tuzu biberi olmaktadır. Geleceğe umutsuz bakan insanlar, özellikle genç nesiller, kolayca kandırılıyor. Bursa’mızda da bu tür faaliyetler yoğunluk arz etmektedir.
Bugün Türk Milli eğitim sistemi Türk çocuklarına hedef göstermek ve ideal kazandırmak noktasında tam bir acz içerisindedir. Her tür ve kademedeki eğitim gören gençlerimiz, büyük çoğunlukla idealizmden uzak, gayesi olmayan, günübirlik hevesler peşinde koşan ve gençlik enerjilerini büyük gayelere değil de daha çok gündelik arzularına yönlendirmiş bir durumdadırlar. Gençlerimiz Türk Milletinin hasletlerini istediğimiz manada üzerinde taşıyamıyor. Ne yazık ki gençlerimizin idolleri her biri birer ahlaksızlık abidesi olan sözde sanatçılarla en kısa yoldan en çok para yı kazanan topçular ve popçular olmuştur.
Oysa ki; Atatürk diyor ki; “ Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize; görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel, Türkiye'nin istiklaline, kendi benliğine milli ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.” demekteydi. Yine tarifi tartışılmakla ve yeterli olmamakla birlikte en azından uygulanmasını temenni ettiğimiz 1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNUnun Genel amaçlar bölümünün 1. maddesinde Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Millîyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları tabii davranışlar haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek; ifadesi yer almaktadır.
Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne zarar verir hale gelen misyonerlik faaliyetleri karşısında sessiz kalmamız söz konusu olamaz. Zira, Türkiye Kamu-Sen yola çıkarken salt ücret sendikacılığı yapmayacağını, ülke sendikacılığı yapacağını ilan etmiştir. Türkiye’mizi ilgilendiren her konuda Milli duruşuna dün olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.
Türkiye Kamu-Sen’in sorumlu sendikacılık anlayışı gereği Yaz tatiline giren gençlerimize zamanlarının büyük bölümlerini okuyarak geçirmelerini önerirken öncelikli olarak ta kutsal kitabımız Kuran- Kerim mealini okumalarını tavsiye ediyor T.C Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye Diyanet Vakfı nın neşrettiği Kuran-ı Kerim Meallerini yalnızca öğrenci kardeşlerimize hediye ediyoruz.
Saygılarımızla..