Yaşadığımız bu anlar
mazi olduğunda; bugünlerimiz, “bir zamanlar…” diye başlayan cümlelerle anılmaya
başlandığında, eminim ki, mücadelemiz Türkiye’nin sendikal geçmişinde takdirle
ve imrenerek yad edilecek.
Özellikle on yılı
aşkındır muhatap olduğumuz çirkin ve olumsuz konjonktüre rağmen, Türkiye
Kamu-Sen ve bağlı sendikalarının ortaya koyduğu direnç ve etkinliğin, sadece sıradan
sendikal faaliyetlerle sergilenemeyeceğinin dost düşman herkes farkında.
Gerek kamu
çalışanlarının hak mücadelesi ve gerekse toplumsal gelişmeler sözkonusu
olduğunda Türkiye Kamu-Sen, hem memurların hem de milletimizin cesur ve gür
sesi olarak hep önde olmuştur.
Konfederasyonumuz ve
bağlı tüm sendikaları, hem mesleki hem de milli konularda üstün bir performans
sergilemektedir.
AKP’nin iktidar olduğu
tarihten bugüne kadar önemli bir mücadele ortaya koyan sendikalarımız, iktidar
partisinin ve onun tetikçiliğini yapan sözde sendikanın her türlü ahlaksız
saldırılarına karşı sürekli büyümeyi başarabilmiştir.
Buna en bariz örnek de
işte Türk Eğitim-Sen’in geldiği noktadır. AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında
125.863 olan üye sayısı bugün 225.250 sayısına ulaşmıştır. Yani yüzbin net
artış gerçekleştirilmiştir. Yüzbin net artış demek, sendikamızın, son onbir
yıllık sürede yaklaşık ikiyüzbin eğitim çalışanını üye olarak kaydetmiş olması
demektir.
Böyle bir dönemde yüzbinlerce
insanı üye kaydeden Türk Eğitim-Sen, sendikacılığın gereklerini yerine
getirdiği için iltifat görüyor demektir. Günlük bir gazetede köşe yazarlığı
yapan İsrafil Kumbasar gibilerin iltifatlar dizdiği sözde sendikalar gibi
çalışanları tehdit ederek, onlara ulufe dağıtarak, Hükümetin ve bürokrasinin
güç ve cazibesini tepe tepe kullanarak üye sayısını artırmıyor. Hele ki, kamu
çalışanlarının şahsiyetlerini un ufak ederek, korkutarak, sindirerek safına
çekmeye hiç çalışmıyor.
Devletin imkanlarını,
kendi siyasi ve sosyal rantı için ölçüsüzce, arsızca ve sınırsızca kullanan bir
iktidara ve o iktidarın yalakalığına talip olanlara rağmen, sürekli büyüyen bir
sendikayı ve konfederasyonu eleştirirken mesnetli konuşmak lazım.
İsrafil efendi, bizim
on yıldır kora kor dişe diş mücadele ettiğimiz sözde sendikayı dahi kıskandıracak
meyanda görüşlerini yazıya dökmüş. İnanın, bir Memur Sen ya da bir AKP
yöneticisi dahi Kamu-Sen’i eleştirirken bu derece seviyesizleşemez diye
düşünüyorum.
Başbakan dahil tek bir
AKP’li çıkıp İsrafil efendi gibi “Siz hiç Türkiye Kamu Sen’in 2003 yılından
sonra hafızalarda yer edebilecek ‘etkili’ bir eylem ortaya koyduğunu duydunuz
mu?” şeklinde akla ziyan bir saçmalığı gevelemez.
Kardeşim sen uzayda mı
yaşıyorsun?
AKP iktidarı süresince,
bizden başka sahaya inen tek bir ciddi kuruluş mu kaldı?
Dünün iktidarlar
devirip Hükümetler kuran sivil toplum kuruluşları teslim bayrağını çekmişken,
Kodaman kodaman
patronlar süklüm püklüm Hazretlerinin önünde divan dururken,
Sivil, gayr-i sivil
bütün bürokrasi Tayyip Erdoğan’ın kılıyız sloganları atarken,
Alanda da, masada da,
ülkenin her köşesinde de onurlu duruşu tavizsiz sergileyen tek sivil toplum kuruluşu
Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarıdır.
Daha geçtiğimiz yıl Toplu
Sözleşme sürecinde iş bırakma eylemi yaparak kamuda hayatı durduran Türkiye
Kamu-Sen değil miydi? Kamu çalışanlarının talepleri ve hakları için AKP
iktidarı süresince onlarca miting, yüzlerce eylem ortaya koyan, üç defa iş
bırakma eylemi gerçekleştiren Papua Yeni
Gine Kamu Çalışanları Sendikası mıydı?
“Kamu çalışanlarının
meseleleri ile ilgili ‘tutarlı’ bir plan veya proje geliştirdiğine şahit
oldunuz mu?” diyerek Konfederasyonumuzu suçlayan İsrafil efendi, o kadar cahil
ve çalışma hayatının meselelerinden o kadar uzaksın ki; sendika kanununu çıktığı
tarihten itibaren Hükümetle yapılan pazarlıklarda elde edilen düzinelerce
kazanımın altında Türkiye Kamu-Sen emektarlarının alın teri olduğundan
bihabersin. Bugün çalışma hayatının rutini haline gelen bir çok uygulamanın,
Türkiye Kamu-Sen’in projelendirerek gündeme getirdiği ve hayata geçirilmesini sağladığı
hususlar olduğundan haberin bile yok.
Masa başı kalemşörlüğünden
ibaret milliyetçilik pozlarınla Türkiye Kamu-Sen’i eleştiren sen, bu teşkilatın
mensuplarının, kar kış demeden, gece gündüz demeden memleketin ve milletin
meselelerine sahip çıktığını görmekten acizsin. Sen sıcak büronda kahveni
yudumlayarak ahkam milliyetçiliği yaparken; bu teşkilatın devlet memuru olan
neferleri yurdun dört bir yanında alanlara iniyor, her milli meselede taraf
oluyordu. “En tepedeki zat” ve “sendika ağası” diyerek alay ve hakaret etmeye
cüret ettiğin Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, her rengin hizaya
durduğu sırada, kendisine Akillik teklifi gelmesini dahi hakaret telakki ederek
elinin tersiyle itiyor ve milli duruşundan taviz vermiyordu.
Açılım melaneti olur
Türkiye Kamu-Sen meydana iner,
Doğu Türkistan ve
Kerkük’teki soydaşlarımızın dramında Türkiye Kamu-Sen meydana iner,
Yeni Anayasa üzerinden
milletin varlığı tehdit edilir Türkiye Kamu-Sen meydana iner,
Terör örgütü azarak
evlatlarımızı toprağa düşürdüğünde herkes sus pus olur Türkiye Kamu-Sen meydana
iner,
Bayrağımıza hakaret
edilir Türkiye Kamu-Sen meydana iner,
Habur rezaleti yaşanır
Türkiye Kamu-Sen meydana iner,
Ermeni soykırımı
iddiaları gündeme getirilir Türkiye Kamu-Sen meydana iner,
…
Ama tüm bunlara rağmen
bir utanmaz çıkıp, yüzü kızarmadan Türkiye Kamu-Sen’i “iktidarın işbirlikçi
politikalarına karşı ciddi bir direnç ortaya koyamamakla” ve “kabuğuna çekilip
varlığı ile yokluğu belli olmayan” bir durumda olmakla itham etmekte.
Bu ithamın sahibi ya
gözü görmez kulakları duymaz bir engellidir; ya da sipariş usulü bir yazı
kaleme almış bir tetikçidir!
Adam(!) hızını alamamış
bir de “Türkiye Kamu Sen yöneticileri, sanki iktidar partisi ile anlaşmışlar
gibi birer ‘sendikacı’ değil de ‘bürokrat’ izlemini veren bir tutum ortaya koydular.”
Diyerek sendikamız yöneticilerine karşı hakaret etmekten geri durmamış.
Zillete bak hele!
Mevcut Hükümeti
neredeyse huzursuz edebilen tek sivil toplum kuruluşu Türkiye Kamu-Sen
kalmışken, ve bizzat en üst ağızdan Kamu-Sen’i bitirin kardeşim diye talimatlar
verilirken, adam çıkmış ağzından ne akıtıyor!
İsrafil efendi,
vicdansızca iftira attığın bu sendika yöneticilerinin kaçını tanıyorsun?
Hayat mücadelelerini,
geçmişlerini, kariyerlerini biliyor musun? Bu yaşlarına gelene kadar hangi
bedelleri ödeyerek yaşadıklarını, hayatlarındaki tercihlerine vakıf mısın? Bu teşkilatın
Genel Başkanından en uçtaki işyeri temsilcisine kadar bütün yöneticilerinin
iktidara karşı ortaya koydukları kesif mücadeleyi biliyor musun da utanmadan
“iktidar partisi ile anlaşmışlar gibi” diyerek seviyesizce hakarette bulunuyorsun?
Sipariş üstüne kaleme
aldığın belli olan bu zırvalarını oruç sonrasına bıraksaydın bari. Nasıl bir
vicdan, insaf ve inanç sahibisin ki; şu mübarek Ramazan günlerinde sıkılmadan
utanmadan iftira ve hakaretler sallıyorsun.
Yazıklar olsun sana!
Yazıklar olsun senin
gibi ölçüsüze zemin verenlere.
TALİP
GEYLAN
(Bütün Türkiye Kamu-Sen üyesi arkadaşlarımdan
ricam odur ki; yukarıdaki yazımızda acizane ifade etmeye çalıştığımız
gerçekleri İsrafil efendi ve gazetesine, bize ve mübarek Ramazan günlerine yakışır bir üslup ile bildirelim ki, doğru
bilgilensin.
Telefon
: (212) 452 40 40 / Belgegeçer : (212) 452 40 55
E-posta :yenicag@yenicaggazetesi.com.tr / israfilkumbasar@yenicaggazetesi.com.tr
İsrafil Kumbasar cep Tel: 0532 6363580 / Ahmet
Çelik (Gazetenin Sahibi) cep tel: 0532 3124030)